11 Şubat 2016 14:50

Bülent FALAKAOĞLU

TÜSİAD 46’ncı Genel Kurul toplantısından bol mesaj verildi, hükümete çağrı yapıldı. Bugün İstanbul’da gerçekleştirilen Genel Kurulda ekonomiden savaşa birçok sorun tespiti yapıldı. Sorunların çözümü için, çoğu maddeleri TÜSİAD’ın önerisiyle örtüşen, hükümetin mali eylem planı adres gösterildi.

TÜSİAD Başkanı Cansen Başaran Symes’in konuşmasındaki “ifade ve düşünce özgürlüğü” vurgusu, “Özgürlükçü laiklik” tanımlaması, “yolsuzluk” iması, “sıkıntılı hukuk” göndermesi şöyle yorumlandı: “TÜSİAD hükümeti topa tuttu”, “Hükümete sert eleştiri”.

Oysa TÜSİAD Başkanının yaptığı hükümeti topa tutmaktan çok, hükümet ile çıkar ortaklığına işaret etmek, sorunlar karşısında ortak çözüme odaklanmaktı.

Başkan Cansen Başaran Symes ekonomik olarak özetle şu tespiti yaptı: Dünya ekonomisi kötü. İhracat yapamıyoruz, Dışarıdan yatırıma gelecek paranın da önünü açmıyoruz. Enflasyon ve işsizlik yüksek. Buna bir çözüm bulmalıyız.”  

TÜSİAD Başkanının yaptığı, “Çözüm bulmazsak hükümet de sermaye de zarar görür” tadında bir uyarı aslında. Çözüm için hükümetin reform kararlığı ve mali eylem planını acilen hayata geçirmesi isteniyor.

REFORM DENEN NE?

Başkanı Symes, “Hükümetin reform konusunda kararlı tutumunu görmekten memnunuz” diyor.

Peki bahsi geçen o kararlı tutum nedir?

Kıdem tazminatının fona devredilip patronlar için yük olmaktan çıkarılması. Özel istihdam bürolarının yasallaştırılarak, patronu sürekli işçi çalıştırma derdinden kurtarılması. Patronun ihtiyaç halinde işçiyi köle gibi pazarlayan bürolardan bulmasının önünün açılması. Daha esnek çalışma düzeninin kurumsallaştırılması vb.

Böylece işçiler ucuz ve geçici çalışacak ama işsiz sayılmayacak.  

“Ama yine de tüm bunlar yetmez” diyor TÜSİAD Başkanı.

“Hükümetin reform konusunda kararlı tutumunu görmekten memnunuz, ancak...” diye devam ediyor. Sözünün devamında şu tespiti yapıyor: “İçinde bulunduğumuz ekonomik durum, altını çiziyorum, eylem planının uygulanmasını zorunlu kılıyor.”

Kastedilen Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun, 6 ay ve 1 yıl içerisinde gerçekleştirileceğini duyurduğu “Hükümetin 2016 Eylem Planı”.

O planda ne var?
* Temel hak ve hürriyetler alanındaki onaylanmış uluslararası sözleşmelere uygun demokratikleşme...
* Etkin, verimli bir vergi sistemi...
* Bölge Kalkınma İdarelerinin daha etkin hale getirilmesi...
* AR-GE ve yenilik faaliyetlerinin artırılmasına yönelik destek sağlayan kurumlar arasında koordinasyonun güçlendirilmesi vs.

Yani hükümet arsaları, KİT’leri sermayeye açacak. Yatırımları rahatlatacak vergi sistemi getirecek. Teşviklerle sermayeye kaynak aktaracak. İşçi maliyetlerini de en aza indirecek. Ama sermayeye iştahlandırmak için de kamu da şeffaf olacak (İhaleleri eşit şartlarda yapacak).

DEMOKRASİ VURGUSUNUN ÖZÜ

Yurt içi sermaye hareketi için ‘şeffaflık’ ve ‘reform’ istenirken, yurt dışından gelecek sermaye için de daha ‘özgürlükçü’, ‘çoğulcu’ bir ortam vurgusu yapıldı.

Yani diyor ki TÜSİAD... Hükümetin de sermayenin de çıkarları ortak, sorunları aşmak için programları da ortak (Ortaklığın kanıtı Symes’in, ‘eylem planındaki bir dizi konu zaten TÜSİAD’ın gündeminde var” sözü) ama programların hayata geçmesi, çözümün hızlanması için de “çok seslilik” lazım.

“Hükümeti topa tuttu” denilen demokrasi talebinin özü bu!

SAVAŞA DA DEĞİNDİLER

Demokrasi için, barış için imza veren üniversite hocalarının işlerine son verilmesine, haklarında dava açılmasına tek laf gelmedi.
Oysa aynı TÜSİAD sermaye birikimi için Avrupa Birliği uyumunu elzem gördüğü Van 100.Yıl Üniversitesi Rektörü Yücel Aşkın’ın tutuklu yargılanması konusunda, rektöre reva görülen muameleyi ve uzun gözaltı süresini tasvip etmenin mümkün olmadığını açıkça söylemişti.

Orhan Pamuk davasında ‘Yasalar böyle ne yapalım’ bakış açısı yerine çağdaş demokrasinin savunulmasını vurgulamıştı.

O zaman daha demokrat olduğu için değil, sermayenin ve hükümetin çıkarlarının Avrupa Birliğiyle uyumdan geçtiği için!

Kurulda, “PKK’nin silah bırakması ve yeniden barış sürecine dönülmesi” çağrısı... “Ölen çocuğa her birlikte üzülelim. Çocuklarımıza huzur, refah ve barış içinde birlikte yaşayacakları bir gelecek bırakalım” vurgusu yapıldı.

Ekonomik ve sınıfsal nedenlerle AKP’nin savaş politikasının ardında dizilen TÜSİAD belli ki uluslararası güçlerle karşı karşıya getiren, işleri daha da berbat edebilecek savaş çılgınlığına temkinli!


TÜSİAD’IN SIRALADIĞI SORUNLAR

Kurulda şu sorunlar sıralandı:
* Küresel ekonomide en kötüsü geride kaldı denemez. Küresel büyüme motorları olağanüstü yavaşladı.
* Gelir dağılımı olağanüstü bozuldu
*Türkiye dışa açık bir ekonomi olması nedeniyle, dış talep yetersizliğinden büyük darbe gördü.
* Türkiye sanayileşmesini tamamlamamış bir ülke olarak, mevcut işsizlik rakamlarını bu seviyelerde tutmak için, büyümesini en azından yüzde 5 seviyesinde tutmak zorundadır.
* Göz göre göre artan enflasyonu iyi irdelemek ve bu artışa dur demek gerekmektedir.
* İfade ve düşünce özgürlüğüne dair tahammülsüzlüğü aşmalıyız. Özgürlükçü laiklik, toplumun gelişmişliğinin olmazsa olmazıdır.
* Yatırım artmıyor, cari işlemler açığı yüksek, enflasyon göz göre göre artıyor, yolsuzluklar var, hukuk sıkıntılı.

Evrensel'i Takip Et