07 Şubat 2016 11:55

Farklı Gözüksek De Aynıyız

Paylaş

Hazan İLİK
İstanbul

Bu sene liseye başlayan Nazlıcan ve Tanya ile birlikteyiz. Nazlıcan Sultangazi Cumhuriyet Anadolu Lisesi’nde, Tanya Gazi Mahallesi’ndeki Turizm Otelcilik Lisesi’nde. Ikisi de geçen sene TEOG’lu bir yıl geçirdiler. Bu nedenle TEOG’tan istediği puanı alamadığından intihar eden Berrin hakkında konuşmak için ikisiyle biraraya geldik. Ilk olarak onlara bunu nasıl karşıladıklarını sordum. Nazlıcan; ”Ben aslında ilk duyduğumda pek şaşırmadım. Kurtuluş yolu olarak düşünmüş olabilir. Buna şaşırmıyor olmak çok kötü bir durum.” Demesi; “Sizi 13 yaşındaki birinin sınavdan düşük aldığı için intihar etmesine şaşırmayacak duruma getiren nedir?” sorumu beraberinde getirdi. Tanya; “Çevremdeki insanlar sınavdan yüksek alamazsak hayatımızın mahvolacağını söylüyordu. Artık annemle bile konuşmamaya başlamıştım. Eve gelince odama geçip bu kadar alırsam ne olur, daha düşük alırsam nereye giderim diye düşünüp hesaplar yapıyordum.” Nazlıcan da ilk sınavdan sonra sınavının nasıl geçtiğini soran kimseyle konuşmadığını söylüyor: “Gittiğim dersanede sürekli dini sohbetler oluyordu, sadece bir kez ders çalışırım diye gitmiştim. Buna rağmen artık ben bile onların anlattıklarına inanmaya, sınavdan önce okunmuş bir şeyler mi yiyip içsem diye ciddi ciddi düşünmeye başlamıştım. Korkunun yarattığı bir çaresizlikti aslında.” “Bir de rekabet mevzusu var.” diye tekrar söze giriyor Tanya. Ve aslında çoğu şeyi özetleyebilecek bir cümle kuruyor: “Sınav sonucumu görünce ilk aklıma gelen benim ne yapacağım değil, en yakın arkadaşımın kaç aldığı olmuştu. Hemen onun da puanına bakmıştım.” Nazlıcan devam ediyor: “Ben de en yakın arkadaşımı bir yere çağırdığımda bana benim gibi olmak istemediğini, ders çalışması gerektiğini söylemişti. Arkadaşlarımla sürekli aramızda bir rekabet durumu vardı.”
‘PARASINA GÖRE MESLEK SEÇ’
Sınavdan sonraki ilk bir haftalarının nasıl geçtiğini soruyorum. Tanya sonuçlar açıklandıktan sonra bir hafta ağladığını söylüyor. Ikinci sınavı iyi geçmesine rağmen beklediğinden düşük gelmiş sonuç. “İnsanın emeğinin karşılığını alamaması daha kötü hissettiriyor. Sırf bu yüzden hiç istemediğim turizm otelcilik lisesine başladım. Bunu ilk defa size söyleyeceğim ama ben tıp okumak istiyorum. Bana sürekli Türkçe yapabildiğimi söyledikleri için ben de hayalimden vazgeçtim ve kimseye bundan bahsetmedim. Zaten biliyorum, ülkemizde tıp okumak için iyi bir liseye gitmek de yetmiyor. TEOG bitse YGS,LYS,TUS...”  Nazlıcan devam ediyor: “Babam tekstil işçisi ve iş yerinde kendi işi dışında da işler yapıyor. Ben de spiker olmak istiyordum ama para kazanamam diye vazgeçtim. Para kazanmanın ne kadar zor olduğunu babamdan görüyorum çünkü. Açıkçası çoğumuz da parasına göre meslek tercih etmeyi düşünüyoruz.” Bu sınavların yerine ne gelmeli diye sorduğumda kızların kafasında net bir fikir olmadığını görüyorum.  Ama sınavların kesinlikle kaldırılması ve herkesin kendi yetenek ve isteklerine göre olan okullara gitmesi konusunda hemfikirler. İkisi de bir insanın hayallerinden vazgeçirilmesinin acımasızca olduğunu düşünüyor. Konuşmayı sonlandırırken Kocaeli'de 15 yaşında bir çocuk işçinin iş cinayetinde yaşamını yitirdiğini öğreniyoruz. Kafalarımızda 13 yaşında sınava hazırlanırken ya da 15 yaşında işçi olarak çalışırken bizi öldüren nedenlerin ne olduğu dönmeye başlıyor. 13 yaşından 15 yaşına, Bursa’dan Kocaeli’ye, dersane sıralarından fabrikalara...
Farklı gibi görünsek de aramızda bir bağlantı mı vardı yoksa?


GÜZEL GELECEK BİZE KALSIN

Ekinsu CEMGİL
Mersin

Sınav sistemi her yıl olduğu gibi öğrencilerin canını yakmaya devam ediyor. Hayatımızın her aşamasında sınavlarla karşı karşıya kalıyoruz. İlkokuldan liseye geçerken sınav, liseden üniversiteye geçerken sınav, mesleğimize başlayacağımız da yine sınav! Sürekli arkadaşlarımızı ezerek yukarıya çıkmak öğretiliyor okullarda. Biz de birkaç arkadaşımızla eğitim sistemini konuştuk. Meslek lisesi öğrencisi bir arkadaşımız Şilan. Eğitim sisteminin bir oyun olduğunu düşünüyor; 'Kapitalist düzenin bize karşı oynadığı bir oyundur' diyor. Mevcut eğitim sistemine karşı çıkıyor, on üç on dört yaşındaki çocukları intihara sürükleyen bir eğitim sistemini kabul edemeyeceğini anlatıyor bize. Sadece bu yaştakilerin de değil, kendisi de dahil çoğu lise öğrencisinin sınav stresi, aile baskısı ile yaşadığını söylüyor. Sırf bunların bile psikolojik olarak ağır bir yük olduğunu düşünüyor. Hayata ilişkin ne istersin diye sorduğumuzda 'sınav sistemi kapitalistlere kalsın, güzel bir gelecek ise bize' diyerek cevap veriyor.

ÖNCEKİ HABER

Temel Liseye Geçmiş Olsak Da Taleplerimizden Vazgeçmedik

SONRAKİ HABER

Taş atölyeler müze olacak

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...