07 Şubat 2016 11:18

Klasikler Dışarı Wattpad'ler İçeri

Paylaş

Halil BANDIRMA
İzmir

Bilgi kavramı ilk çağlardan bu yana insanlığın başucu tartışması olmuş ender olgulardan sayılabilir. Öyle ki her çağ yeni bir bilgi dağılımı ve yeniliği üzerine inşa edilmiştir desek yanlış olmaz. Şüphesiz bahse konu süreç yaşamın deneyime, deneyimin öğretiye, öğretinin de bilgiye dönüşümü ve ortaklaşabildiğimiz iletişim yöntemleri ile sonraki kuşaklara aktarılması bugün dönüp baktığımızda akan ve aktıkça uzayan, yol alan dolu bir nehir görünümü veren insanlık tarihinin ta kendisidir.

KORUMALI VATANDAŞLAR

Okumak ve yazmak insanoğlunun sorumluluğu oldu tarih boyunca. Peki ya genç olmak bu sorumluluğun neresinde duruyor olabilir? Pedagojide ortaklaşılan bir tanım olarak genç olan öğrenendir; algısı açık ve derin olan, zihni değiştirici ve geliştirici çalışandır. Bu sebeptendir ki toplumun genç kesimleri egemenler tarafından sürekli bir kuşatma altına alınır ve kontrol altında tutma çabasına maruz kalır. Nitekim bunun en açık örneği genç olanı, öğrenci olanı hem ‘koruma altına alınması gereken vatandaş’ statüsünde görürken, hem de sınavlı adaletsiz ve sermaye çıkarlarına göre şekillendirilmiş bir eğitim politikasına teslim etmektir. Ki bu sadece eğitim anlayışıyla sınırlı kalmayan kuşatma gençliği geleceksizlik ile tehdit ederek yoz alışkanlıklara sürüklemektedir. Şüphesiz böylesi bir yaşam alanında gençliğin okuma ve yazma eğilimi de buna uygun şekillenmektedir.

LİSELİLER FANTASTİK KURGU, ÜNİVERSİTELİLER AŞK ROMANLARI OKUYOR

İzmir’de yaygın satış yapan kitapçıların kişisel değerlendirmelerine göre yılda ortalama 6-8 kitap okuyan gençler okuma tercihleriyle dikkat çekiyor. 600 bin genç nüfusa sahip olan İzmir’de orta son ve lise birinci ve ikinci sınıf öğrencilerinin ilgisi son yıllarda popülerlerleşmiş ‘wattpad’ uygulamasında yoğunlaşıyor. Bu sosyal paylaşım ağı her kullanıcının bir hikaye yayınlamasına ve yayınlanan her hikayeyi okuyabilmesine imkan tanıyor. Elbette bu uygulama gün içinde ciddi bir zaman aldığı için birçok genç okul ödevi dışında bir roman ya da öykü okumuyor. Dünya ve Türk Klasikleri gitgide bu yaş grubu içerisinde popülerliğini yitiriyor. Bu tespitin analizine geçmeden önce yaşça daha büyük gençlerin okuma alışkanlıklarını da bakalım. Lise üçüncü ve dördüncü sınıf öğrencileri çoğunlukla kitapçılardan test kitabı satın alırken, az bir kısmı da fantastik kurguda ısrarcı oluyor. Üniversite gençliği ise KPSS kitaplarının yanı sıra çoğunlukla ‘aşk’ kitaplarını tercih ediyor. Bu bilgileri aldığımız arkadaşların özel bir tespiti daha var. O da 90’lı yıllarda gençliğin daha çok şiir ve edebi eserlere yönelirken, şimdilerde çoğunlukla aşk temalı tinsel huzur ve fantastik romanlara yöneldiği üzerine olduğu yönünde. Bu verilerin toplamına bakacak olursak; WattPad tutkunu gençlerin hikayelerinin genelinde yer alan, erkeklerin paralı, hırslı, güçlü şekillendirilmesi, kadınların ise tutkulu, hırçın ama kesinlikle güzel olarak betimlenmesi bu yaş grubunun bir hayal dünyası yarattığı ve bugünün mevcut koşullarında büyüklerin propaganda ettiği değerlere göre şekil alan bir gelecek çizdikleri görülüyor. Ayrıca edebiyat geçmişimizin bilimsel değeri de bu yaş grubunda etkisini yitiriyor.

SABAHATTİN ALİ Mİ KPSS KİTAPÇIĞI MI?

Ayrıca bu yaş grubu gençlerin başka bir ortak özelliği de kendilerini tanımlayamama ve ifade edememe olarak karşımıza çıkıyor. Üniversite gençliğinin okuma alışkanlıkları ağırlıklı olarak liberalleşen öğrenci hayatının bir aynası gibi içe dönük, aşk temalı ve ağır bir yalnızlık çerçevesinde şekilleniyor. ‘Kalabalıklar içerisindeki yalnızlık’ birçok üniversitelinin iç dünyasından çıkmıyor. Son sınıf ve mezun üniversiteliler ise birkaç yılını KPSS’ye çalışmakla geçiren ve bu yüzden tüm hayatından soyutlaşan bir tekrar sürecinin sınırlarında oluşturuyor okuma alışkanlıklarını. Gelecek sıkıntısı, işsiz kalma korkusu, maddi açmazlar bir bir omuzlarda hissedilirken garanti iş gözüyle bakılan devlet memurluğu hayatın en önemli engeli olarak görülüyor. Bu yüzden Sabahattin Ali yerine KPSS test kitabı başucunda yer alıyor.
 

‘YENİ’ DÜZEN; ‘YENİ’ JARGON

İnsanlık tarihinin birikimini öğrenmek geçmişten bugüne önemini yitirmekle beraber yeni bir jargon oluşmaktadır. Şüphesiz ülkemizin genel toplumsal hareketi bu alışkanlıklarda önemli bir yer tutmaktadır. Toplumsal mücadelelerin yükseldiği her dönemde toplumcu gerçekçi edebi akımının başucu olduğu görülmekteyken, bilişim dünyasının yaygınlaştığı ve mevcut sistemin temel argümanı olarak “refah dolu bir dünya” reklamının artık her alanda göze sokulduğu bir dönemde, geleceksizlik ile tehdit edilen gençler kendilerini daha soyut ve idealist felsefe ile örülmüş bir dünyada var etmeye çalışıyor. Ne dersiniz sizce de klasikler dışarı ‘watpadd’ içeri mi?
Araştırma: Ayten İpteş - Deniz Türeoğlu


HEART OF DARKNESS

Dilek Köksal
Pamukkale Üniversitesi

Aslen Polonyalı bir ailenin oğlu olan Joseph Conrad'ın Karanlığın Yüreği adlı romanı İngiliz Edebiyatı'nın en önemli eserleri arasında yer alır. Ayrıca Sömürgecilik Edebiyatı'nın da en önemli eserleri arasında yer alan roman, ilk bakışta Kongo'ya olan denizcilik deneyimlerini anlatan bir roman olarak bilinse de, Freud'un bakış açısına göre değerlendirirsek insanoğlunun bilinçaltına yapılan bir deneyimi anlatan bir romandır. Roman Marlow ve bilinmeyen bir anlatıcı tarafından anlatılır. Marlow'un yaşadığı olaylar ve Kurtz ile tanışmasını anlatır. Kurtz, Avrupa sömürgeci anlayışının sadece bir günah keçisidir. Aslında amaç Kongo'yu medeni hale getirmek ya da eğitip aydınlatmak değildir, amaç Kongo'daki fildişini yerlilerin elinden almaktır. Kurtz bunu yerlileri sömürerek, kendi gücünü (Avrupa'nın gücünü) onların üstünde göstererek yerlileri hazin bir hal içine sokar. Oradaki siyahi insanlar ve Avrupalı beyaz insanlardan hangisinin daha medeni olduğu tartışılır. Conrad siyah ve beyaz renklerini metaforik olarak kullanmıştır. Aslında Avrupalı beyazların kalbi siyahtır ve siyah insanların kalbi beyazdır. Çünkü kendi halinde, kendi kültüründe, kendi doğal ortamında yaşamak ne zaman kötü bir şey oldu ki? Kurtz bunun en can alıcı örneğidir. Kalbinin karanlığına yenik düşen Kurtz sonunda ölür. Marlow, Kurtz'un ölümüne şahit olur ve aslında gerçeği görür. Karanlığın yüreğinde yani Konga'daki karanlık kalpli insanlar orayı karartmıştır. Roman dönemin Sömürgeci ve Emperyalist Avrupa'sına ağır bir eleştiridir. Bunu günümüze uyarlarsak hala sömürgeci ve emperyalist duygularla yapılan ağır hareketler gerçekleşmektedir. Mesela, Amerika sözde demokrasi getirmek amacıyla Irak'a girip, petrol kaynaklarını gasp ediyor. Amaç ne olursa olsun, yapılan ya da kılıf uydurulan niyetler apaçık göz önünde dururken buna şahit olmak can acıtıcı.

ÖNCEKİ HABER

Uykusuzluk Çekmenizin ya da Uyku Kalitenizin Kötü Olmasının 12 Şaşırtıcı Nedeni

SONRAKİ HABER

Nerede Kalmıştık?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...