06 Ocak 2016 16:26

Molliere tiyatrosu

Moliere yaşadığı dönemdeki burjuva sınıfın yaşam tarzını, kişiliklerini en iyi şekilde hicivleyen ve komedi ile harmanladığı bu eserleri tiyatro sahnesine taşıyan bir üstad. Sahip olduğu sivri dil ve yetenekli kalemi ile komedyanın önde gelen ismi olmayı başarmıştır. Yazdığı oyunlar kiliseler tarafından yasaklanmasına rağmen her yasağın ardından Moliere her yönden daha heybetli oyunlara imza atmıştır.

Paylaş

Ozan Özgün Çördük
Pamukkale Üniversitesi

380 yılı aşkın bir süre önce insanlara bildikleri sandıkları şeyin doğru olmdığını söyleyen bir adam, Akdeniz'in cadı çizmesindeki Pissa şehrinin sokaklarında dolaşmaktaydı. Sunduğu teoriler ile bilim dünyasına büyük katkı sağlayan bu adam Galileo Galilei idi. Galileo o dönemlerde yaptığı bilimsel çalışmalar nedeniyle engizisyon mahkemesi tarafından yargılanmasının sonucunda kilise ve bilim arasındaki derin çelişki ve savaşın en ünlü sembol isimlerinden biri olmuştur. Ancak aynı dönemde Pissa'dan 1069 km uzaklıktaki Paris'ten tiyatronun bir üstadı zamanının çelişkilerine attığı taşlar ile başarılı bir yaşamın başlangıcına adım atmıştır. Bu kişi üstad Molière'den başkası değildir.
EVRENSEL, ÇÜNKÜ...
Moliere yaşadığı dönemdeki burjuva sınıfın yaşam tarzını, kişiliklerini en iyi şekilde hicivleyen ve komedi ile harmanladığı bu eserleri tiyatro sahnesine taşıyan bir üstad. Sahip olduğu sivri dil ve yetenekli kalemi ile komedyanın önde gelen ismi olmayı başarmıştır. Yazdığı oyunlar kiliseler tarafından yasaklanmasına rağmen her yasağın ardından Moliere her yönden daha heybetli oyunlara imza atmıştır. En ünlü oyunlarından biri olan "Cimri" yazıldığı döneme ve bugüne damgasını vurmuş ünlü bir hiciv örneğidir. Moliere'in beş perdelik komedisi, zengin bir burjuva olan cimri Harpagon'un etrafında şekillenir. Moliere eserinde 17. yüzyıl Paris burjuvazisini ele alır. Parayı her şeyin üstünde bir değer atfeden, parayı yaşamının merkezine yerleştirip bütün insani değerleri hiçe sayan, kendisine yabanclışan bu insanları başarılı bir şekilde ortaya koyar. Para yüzünden özgürlüğünü kaybeden ve tamamen para etrafında şekillenen toplumsal ilişkileri komedi ile harmanlayarak bizlerin gözü önüne koyar. Bu eserin hala ünlü olmasındaki asıl sebep de bence tam burası, yani evrensel olması. Bu tür toplumsal çelişkiler, insanın kendine yabancılaşması ve para uğruna insani değerlerin hiçe sayılması sadece 17. yüzyıl Paris burjuvazisinin ve toplumunun analizi değil. O günlerden 21. yüzyıla kadar insanlık tarihinin bir meselesi olması, bu eseri evrensel kılan yegane şeydir herhalde. Galileo'nun 380 yıl sonra bugün hala konuşulmasının sebeplerinden biri ise bilimin hala o dönemdeki çelişkilere ve savaşa maruz kaldığı ve Galileo'nun bu günkü bilim insanlarının yaşamıyla paralel bir yaşam sürmesidir. Bu sorunlar ve çelişkiler hala hayatımızın merkezinde bizim tüm yaşamımızı etkilerken Moliere'in eserlerinin de bu derece ünlü olması ve bizlerin hayatına dokunmanın da ötesinde kucaklaması şaşırtıcı olmasa gerek.
ONUN SİLAHI TİYATROSU
Moliere'in diğer bir ünlü esere ise bana göre "Kibarlık Budalası" adlı eseridir.  Moliere bu oyununda ikiyüzlü, çıkarcı, para düşkünü insanları, tek derdi para kazanmak olan, para için her türlü kabalığa ses çıkarmayan hocaları (müzik, dans, kılıç, felsefe) diktiği uyduruk ve gülünç kıyafetleri bir şaheser olarak gösteren, müşterisine ait olan kumaştan kendisine de kıyafet diken terzi. Sevdiği kadınla arasını yapıyor görünerek yüklü miktarda borç alan, her fırsatta "Borcuma düşkün biriyim." demesine karşın hiçbir zaman borcunu ödemeyen, arkadaşının sevdiği kadına utanmadan kendisi kur yapan Dorante'yi çok sert bir biçimde eleştirir. Molière için tiyatro öylesine güçlü bir silahtır ki, toplumsal yaşamı kirleten, insanları çürüten sistemi, olanca çirkinlikleriyle sahneye çıkarır. O dönemde yaşayan birine göre oldukça cesaretli biri olan Moliere ve onu önemli kılan toplumun ve insanların kirlenen yaşantılarına sessiz kalmayıp tiyatro ile bu yaşam tarzına meydan okuması. Tabi kalkanlı, kılıçlı yüce bir savaşçı olarak aklımızda canlanmasın hemen, Moliere sanatın ve insan olmanın gerektirdiklerini yapan  ünlü bir üstad.
ADINA NE DERSEN DE
1859 yılında İvan Goncharov ise yaşadığı dönemdeki Rus aristokrasini Oblomov olarak nitelemiş ve oblomovluk bu eserin ardından aşırı tembelliğin bir ifadesi olarak kullanılmaya başlamıştır. Başlıkları değişmiş elbet bazen Cimri, bazen Kibarlık Budalası bazen ise Oblomov olarak çıkmış karşımıza egemen sınıflar. İsmi ister Oblomov ister burjuvazi ister aristokrasi istersek de entelijensiya diyelim sonuçta onlar Molliere'in eserlerinde oldukça iyi betimlenmiştir. Bazen bilim insanlarını yargılayıp idama mahküm eden, bazen ise iki yüzlü, çıkarcı ve para düşkünü olarak tarihin sayfalarında yer almışlardır. Onların bu çürümüş tavırları ise kitap sayfalarına yazılmış, tiyatro sahnelerinde yankılanmış ya da şiirlerde ki uyakların arsında belirmiş ve sanatla teşhir edilmiştir. Molliere'nin yapıtlarının dönemin tiyatrocularının diyaframlarından güçlü bir sesle çıkması, tüm Fransız halkını ve dünyayı sarsmaya yetmiştir. Bu o kadar güçlü bir ses ki hala bu hicivli sesler sayesinde titreyen su birikintilerini görmek mümkün.

 

ÖNCEKİ HABER

Ankara Kadın Platformu: Daha kaç kişi öldürülecek?

SONRAKİ HABER

Kim barış istemez ki?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa