04 Ocak 2016 00:56

Çapa Tıp Fakültesi emekçileri taşınma değil yerinde yapılandırma istiyorlar

Paylaş

Eylem NAZLIER
Eren YILMAZ
İstanbul

İstanbul Tıp Fakültesi, Fatih ilçesinin Çapa semtinde yer aldığından dolayı halk arasında daha çok Çapa Tıp Fakültesi olarak bilinir. Türkiye’nin en eski üniversitesi İstanbul Üniversitesi’nin iki tıp fakültesinden biridir. Türkiye’nin ilk tıp fakültesi olan Çapa’daki İstanbul Tıp Fakültesi’nin, alt yapı yetersizliği, depreme dayanıksız olması gibi nedenlerle başka bir yere taşınması planlanıyor. 

Çapa’nın, Sultangazi’de Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan devlet hastanesine taşınacağı, Cerrahpaşa’nın ise yeni binasına kavuşana kadar prefabrik yapıda hizmet vereceği belirtiliyor. İki hastanenin daha önce taşınmadan yerinde  yapılandırılacağı açıklanmıştı. Üniversite yönetiminin aldığı son karara sağlık çalışanları, öğrenciler ve akademisyenler tepkili. İstanbul Tıp Fakültesi taşınırsa 2 bin 500’ün üzerinde öğrenci, 4 binin üzerinde çalışan mağdur olacak. İstanbul Tıp Fakültesi taşınırsa, Çapa’ya geri dönmeyeceğini de belirten çalışanlar taşınma durumunda çok değerli olan arazisinin rant amacıyla kullanılacağını düşünüyorlar. 

'TOKİ, NEYİN KARŞILIĞINDA İNŞA EDECEK?'

İstanbul Tıp Fakültesi ve Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nin yıllardan beri çalışma mekanları olan binaları, hem deprem nedeniyle, hem de oldukça eski olma nedeniyle zaman içerisinde sıkıntı yaratmaya başladığını belirten İÜ Tıp Fakültesi Kardiyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Taner Gören, bu sebeplerden dolayı binaların yapılandırılması fakat yerinde yapılandırılması gerektiğini söylüyor.  Hastane yönetimin binaların yerinde yapılandırılacağını söylediklerini fakat bunun zaman içinde değiştiğini anlatan Gören, “Burda karşımıza çıkan sorun ‘bu binaları kim yapacak ve bunlar yıkılırken, yıkılan binalardaki bölümler nereye gidecek?’ sıkıntısıydı.  Türkiye’de  birçok kurum çok hızlı yenilenirken burada finans sorunu ortaya çıktı ve nihayet şöyle bir çözüm bulundu: Küçükçekmece gölünün  iki yanında, bunun  bir bölümünün  tarihi antik bir şehir diye bilinen ve şu anda hâlâ kazıların devam ettiği arsa var. Bu arazi 3 bin dönümlük bir arazi. İstanbul Üniversitesi, bu araziyi TOKİ’ye verecek. TOKİ bunun karşılığında hem Cerrahpaşa hem Çapa’da inşaat başlatacak.  Fakat bu verilen yer aslında tamamı birinci derecede sit alanıydı. Yıllar eçinde bir takım çalışmalar yapılarak bunun 600 dönümü birinci sit alanı olarak kaldı. Diğer kısımları sit alanından çıkartıldı. TOKİ’nin amacı buraya da inşaat yapmak. Ama burası aynı zamanda Endemik bitkilerin olduğu, kuşların geçiş yolu olan bir yer ve burada yapılaşmanın olmaması gerekir. 

'RANTA AÇILABİLİR'

Fakültenin Sultangazi’de Sağlık Bakanlığının yaptırdığı en fazla 900 yataklı olacak bir yere taşınacağını duyduklarını aktaran Gören, “Bizim şu an 1300 yatak kapasitemiz var. İstanbul Tıp Fakültesi böyle bir tarihi mekandan çıkacak, o hastaneye taşınacak. Bize ‘burası yapıldıktan sonra tekrar geri döneceksiniz’ deniyor. Bizim böyle bir umudumuz yok. Çünkü burası Tarihi Yarımada’nın içinde, çok değerli bir yerde ve burası ranta açılmak isteniyor” diye konuştu. 

‘ÖZERKLİK TEHLİKEYE GİRER’

Çapa’nın taşınmasına karşı çıkmalarının diğer bir nedeninin Sağlık Bakanlığı’na bağlanma tehlikesi olduğuna dikkat çeken Gören, “Taşınacağımız yer Sağlık Bakanlığı’na bağlı bir hastane. Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesinde Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne taşındı. Oraya taşındıklarında Sağlık Bakanlığı ile protokol imzalamak zorunda bırakıldılar. Marmara Üniversitesi adı Sağlık Bakanlığı Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi şeklinde değişti. Yani bizim de ismimiz Sağlık Bakanlığı İstanbul Tıp Fakültesi Sultan Gazi Eğitim ve Araştırma Hastanesi şeklini dönüştürülecek ve biz de Sağlık Bakanlığı ile bir protokol imzalamak zorunda bırakılacağız. Böyle olduğu zaman üniversitemiz  özerkliğini yitirmiş olacak. Bilim ancak özerk olduğu takdirde ilerleyebilir” uyarısında bulundu. 

'HASTA POPÜLASYONU DAĞILACAK'

Türkiye’de özellikle 2002 yılından bu yana sağlığın tamamen piyasaya açılmaya çalışıldığını, sağlıkta hizmetlerinde kârın daha önemli bir hale geldiğini dile getiren Gören sözlerini şöyle tamamladı: “Sürekli takip etmemiz gereken hastalıklarımız var. Biz bu hastalıkları takip ederken kayıtlar tutuyoruz, hastalık süreçlerinde gözlemde bulunuyoruz, bilimsel çalışmalar yapıyoruz. Başka ülkelerde görülmeyen hastalıklar bizim ülkemizde görülebiliyor. O hastalarla ilgili dünya tıbbına bilgi sağlayan çalışmalar da yapıyoruz. Bunlar aksayacak. Hasta popülasyonumuz dağılacak. Sultangazi’ye yakın olan hastalarımız gelebilecekler. Tıp fakültesini düşünün eğitim veren kocaman bir hastane. Şimdi soğuk algınlığı geçiren hastalar da oraya gelebilecekler ve biz daha çok hizmete ihtiyacı olan, ağır hastalıkları olan hastalara hizmet veremeyeceğiz, vermekte zorlanacağız.”

‘BAKANLIĞA DEVRİN ÖNÜNE GEÇİLMELİ’

Dr. Çoşkun Canıvar: “Çapa ve Cerrahpaşa’nın yapılandırılması 15-20 yıldır gündemde. Bizim açımızdan sağlık çalışanlarının, tıp öğrencilerinin, hasta ve hasta yakınlarının bu binalarda can güvenlikleri yok. Bir depremde bu binaların ağır hasar görmesi, yıkılması çok olası bir durum. Çapa ve Cerrapaşa’nın biran önce yeniden, yerinde yapılandırılmasını istiyoruz. Bu en önemli talebimiz. Çapa ve Cerrahpaşa’yı başka yerlere taşıyarak başka amaçlarla kullanma planları olduğunu biliyoruz. Burada yıllardır takip edilen kronik hastalıkları olan çok sayıda hasta var.Fakülte taşındığında bu hastaların tedavisi, takibi çok güç olacak. Buradaki binaların mecburen yıkılıp yapılması gerektiği için, siyasi iktidar ve üniversite yönetimi bunu fırsata çevirmenin peşindeler. Marmara Üniversitesinde yaşandığı gibi burayı da Sağlık Bakanlığı’na devrederek döner sermayesini peşindeler. Bu süreçte imzalanacak olan protokoller üniversitenin özerkliğine zarar vermemeli. Sağlık Bakanlığı’na devrin önüne geçilmesi gerekiyor.” 

'İŞ GÜVENCESİ TEHLİKEYE GİRECEK'

İstanbul Tıp Fakültesi SES İşyeri Temsilcisi Ersoy Adıgüzel: “İstanbul Fakültesi binalarının yaşlandığını, depreme dayanıksız olduğunu hem biz hem yönetim biliyor. Elbetteki binaların yenilenmesi gerektiğininde farkındayız. 24 saat sürmesi gereken sağlık hizmetinin aksamadan yapılabilmesi gerektiğini de düşünüyoruz. Birçok kez yönetimle yaptığımız toplantılarda, yapılacak projeyle ilgili bilgi vermelerini istedik. Önce ‘bir bölümde hizmet devam ederken, bir taraftan inşaat devam edcek. Daha sonra da biten bölüme taşınarak diğer taraf yapılacak’ dendi. Geçtiğimiz günlerde Dekan Bey taşınacağımızı ilk kez duyurdu. Nereye taşınacağımız hakkında da bir bilgi kirliği var. Biz çalışanlar olarak gerçekten kaygılıyız. Çocuklarımızın okul döneminde nereye yazdıracağımızı kestiremiyoruz, kreş sorunumuz var. Kadın arkadaşların kaygılarının bu konuda fazla olduğunu söyleyebilirim. Biz hem Millet hem Vatan caddelerinin arasında çok değerli olan bu arazinin peşkeş çekilmemesini istiyoruz. Dekan Bey, Sağlık Bakanlığı’ndan bir bütçe aldıklarını söylüyor. Fakat Üniversite hastaneleri YÖK’e bağlıdır. Bakanlığın bütçe ayırmasını, buranın bakanlığa bağlanması demek. Üniversite hastaneleri ve üniversiteler görece de olsa bir özerklik barındırıyordu kendi bünyesinde. Sağlık Bakanlığı’na devredilmesiyle birlikte, siyasi iktidarın güdümünde eğitim ve sağlık hizmeti sunacak bir kurum olacak kaygısı da taşıyoruz. Bakanlığa bağlanırsa Çapa Tıp Fakültesi’nin personeli, Kamu Hastane Birliği’nin personeli olacak. Dolayısıyla  iş güvenliği sıkıntısı olacak. 

'ÖĞRENCİLER MAĞDUR OLACAK'

5. sınıf öğrencisi Mahir Çapa: “Taşınma konusunu basından ya da üniversite asistanlardan, hocalardan öğrendik. 2010’da Kamu Hastane Birlikleri Yasası’nın yürürlüğe girmesiyle Sağlık Bakanlığı üniversite hastanelerini bünyesine almak, üniversite hastanelerinin özelliklerine ket vurma durumuna geldi. Bu bölge öğrencilerin yurtlarda kaldığı, evlerde kaldığı, hayatlarını sürdürdüğü bir bölge. Farklı bir yerdeki hayat koşullarına karşı hiçbir öğrenci arkadaşımızın bilgisi yok. Ayrıca şöyle bir şey var öncelikle söylenen temel tıp bilimlerle, kliniklerin ayrılması. Buda eğitimi ikiye böler ve öğrencilerin ikiye ayrılmasına neden olur. Bu ayrılma üniversitede ki sosyal yaşantıya doğrudan zarar veren bir durum.” 

'EN ÇOK KADIN ÇALIŞANLAR ETKİLENECEK'

Çapa’da çalışan taşeron kadın işçi Remziye Öz: “Burada çalışan personellerin durumları dikkate alınmayarak sadece yönetici konumundaki kişilerin bu karara varmış olması personellerin, öğrencilerin hayatlarını zorlaştıracak. Yöneticiler hâlâ bize bilgi vermiş değiller. Bunda en çok sıkıntı yaşayacak olanlar da özellikle biz kadınlar. Çünkü kadınların gündelik hayatta sorumlulukları biraz daha ağır. Evin sorumlulakları da bizim üzerimizde. Sultangazi’ye taşınacağı söyleniyor. Oraya varış mesafesi artı iş yerinden dönüş mesafesi düşündüğümüzde bizleri zorlayacak. Düzenimizi, herşeyimizi buraya göre oluşturduk. Bize açıklama yapan yok, herşeyi basından duyduk. Bu da yönetimin çalışana verdiği değerin göstergesidir.”

TAŞERON İŞÇİLER KAYGILI

Çapa’da çalışan taşeron işçi Kadir Ağsu: “Basından öğrendiğimiz kadarıyla taşınma işleminin elinde sonunda gerçekleşeceği. İstanbul Tıp Fakültesi’nde çalışanlardan tutun da, hastalarına kadar herkes haklarını arayan ve hakları için mücadele eden insanlar. Sırf bu yüzden burayı topyekün boşaltıp işlem bittikten sonra gelirsiniz diyorlar. Tamamen bütün yerleşkeleri size açıcağız demiyorlar. İnsanların aklında soru işareti artı biz taşeron işçiyiz. Taşınma işleminden sonra  binaların tekrar yapılmadığı halde adres değişikliğinden dolayı taşeron firmaların değişeceği ve bir daha burdaki taşeron işçilerle çalışmak istemeyeceğini biliyoruz. Biz iş güvencemiz olmadığı için yarın öbür gün yüzlerce işçinin işsiz kalacağını düşünüyoruz. Bizim sendika güvencemiz bile yok. Bütün bu kaygılardan uzak her şeyi şeffaf bir ortamda işçilerin, çalışanların, emekçilerin gözlerinin önünde yapmalı. 

ÖNCEKİ HABER

Yeni Türkiye’de yaşamak için en güvenli yer cezaevi

SONRAKİ HABER

Arçelik işçileri Türk Metal’e ve patrona öfkeli: Artan üretimin karşılığı çikolata

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...