03 Ocak 2016 00:50

2016’ya mektup

Paylaş

C. Hakkı ZARİÇ

Tek başına olmak istemiyor hiç kimse
yağma ederken rüzgâr korkunun geçitlerini

Yannis Ritsos

Sana gelmek, seninle buluşmak, seninle birlikte yaşamak, hayatı seninle paylaşmak için geride bıraktığımız zamana tanık olacağını biliyorum 2016. Ağır sözcükler, ağır cümleler geçiyor içimden; ama bunlarla seni zan altında bırakmanın nedeni yok. Yozlaşan ve gittikçe zorbalaşan bir güruhun kötülüğü çoğalttığı gerçeği var senden önceki yıllarda.
Dünyanın bütün meydanlarında geriye doğru sayarak gelişini kutladık, doğru. Unutmak istediklerimiz saklı kaldı geriye doğru giden her rakamda. Kalbimizin bütün yakalarına adlarını verdiğimiz nice insan bizimle doğrulup gelen zamana tanıklık etti kuşkusuz. Birikmiş nedenler seninle soru sormaya devam edecek 2016. Birikmiş sorulara yanıt aramak için seni de sorumlu tutacağız. İmlası, imzası ve ağzı bozuk insanlar çemkirdikçe alkışlayanların aldığı nefesten kuşku duyacağız seninle.
Yamananlar, diz kıranlar, gücün karşısında çark edenler yine olacak. Ekranın başına geçip sosyal medyadan caka satmanın, sıcak odaların, kahve buğusunun ötesine geçmemiz gerektiğini çarpacaksın yüzümüze. Göçük altında kalanların suçlandığı o çetrefil “fıtrat”ın siyahlığı yıllardır silinmedi yüzümüzden. Yerde yatana tekme atanları “mağdur” kılan devlet utanmadı varlığından.  
Şık giyimli katiller dolaşacak yüzünde, 2016. Bütün cinayetler kamu yararına işlenecek yine. Buzdolabında bekletilen çocuğun cesedi gömülmek için bekletilecek. Sokak ortasında vurulan masum insanlar ve yarı yaşını doldurmamış çocuklar kamu güvenliğini sağlamakla görevlilerin namlularından çıkan yasal mermilerle öldürülecek.
Aklımızın bir yerinde Özgecan’ın parçalanmış cesedi, sevgili 2016. Unutma! Ki unutursa kalbinin kuruyacağını yineleyen insanlar çorak bir vahanın hülyalı adımlarında eskiyor nicedir. Bundan olsa gerek, unutmanın bu kadarını yetersiz bulan devlet mezarlıkları bombalayarak hafızanın silik seyrinde kendini temize çekmeye çalışıyor.
Kalbimizin doğu yakası sokağa çıkma yasaklarının tankla sınandığı bir yıkım toplamı? Hangi cümle açıklayabilir insana bu yıkımı, ne hakla? Bütün bir yıl göz göze geleceğiz, zamanı birlikte tüketeceğiz 2016. Roboski yanıt bekleyen sorularla sımsıcak hâlâ. Buna rağmen devrilmiş masalardan yekinerek kalkanlar doğrulttuğu silahlarla bir halkın beyazlığına barut yanığıyla yanıt veriyor. Camilerden tarihi surlara, evlerden okullara kadar top ateşiyle yıkmakla kalmıyor, kanun tanımaz iktidar, haklılığını haykırıyor ekranlardan ve manşetlerden. Gerçeği yazanın ödülü zulüm. Cezaevleri gazetecilerle adlandırıyor kendisini nicedir. Yol ortasında keskin nişancıların hedefi olan masum insanlar gibi gazeteciler de “terörist” diye yaftalanarak terbiye edilmeye çalışılıyor. Ne yapmalı? Yokuşa mı sürmeli sözü 2016? Olanı masum kılıp öldürüleni mi suçlamalı?
Dilek Doğan’ın adını yaz bir yere 2016; “galoş” sözcüğünü duyduğun her yerde cinayet gelsin aklına. Öksürüklü bir Çarşamba değil kastettiğim, solmuş bir gülün defter yaprakları arasında kurutulmasından, biriktirilen sinema biletlerinin kaybolmasından bahsetmiyorum. Evinin orta yerinde polis kurşunuyla canına kastedilen bir insanın adını mıhla 52 haftana. Buz tutmuş bir ırmağı köprünün üstünden izleyen insanlara bundan bahset. Kartopu nedeniyle “kahraman esnaf”ın bıçakladığı Nuh Köklü’yü ziyarete git bir grev çadırında.
Hrant’ı vurdular. 100 yılı aşkın zaman geçti üstünden. Paramaz’dan Hrant’a uzanan bir ağıt zinciri dolaşıyor memleketin alnında. Gomidas’tan bir şarkı söyle 2016. Halide Edip “şarkı söylediğinde Tanrı onu dinlemek için aşağı inerdi,” dememiş miydi Gomidas için. Belki değil mutlak bunlar gün yüzüne çıkmadığı ve inkâr bir devlet geleneği olarak devam edegeldiği için Namık Tarancı bir sardunyanın kana bulanmış yapraklarıyla yatıyor sokak ortasında. Musa Anter’in hayaleti dolaşıyor karakol avlularında. Barışa Elçi’nin sesi yankılanıyor hâlâ kulaklarımızda.Rakel Dink ile Türkân Elçi aynı kardeşliğin göğüne bakıyor her sabah. Stadyumlar dolusu tekbir utancını masum kılma telaşında devlet. Kendinden olmayanın ölüsüne bile saygı duymayı aklından geçirmiyor.
De ki; Suruç oyuncakların ve kitapların bombalandığı bir gençlik kıyımıydı; sevinçle sınıra gidenlerin kanla bastırıldığı bir katliamdı.
Güneşlenmek için uzandığın kumsalda mülteci çocukların cesetleri karaya vurdu 2016. Ülkesiz kalan mültecileri vur dünyanın yüzüne. Cinayet şebekelerinden kaçmak zorunda bırakılan insanların, köle pazarında satılan kadınların, din adına ölümü kutsayanların tanığı ol, olmakla kalma!
Panzerin arkasına bağlanıp sürüklenen insanlardan kalan kederi sıcak tut. Boynunda bir kolye olmaktan öte anlam ifade etsin onların fotoğrafları.
Ankara’da barış için bir araya gelen yoldaşları kalbimizin sıcak toprağında konuk et. Paris’e Sur’dan haber ver sık sık. Gaza ve tazyikli suya inat üstüne yürümenin adımlarıyla adlandır sokakları.
Şiirler oku meydanlarda 2016. İşçilerle, memurlarla, öğretmenlerle, çocuklarla, öğrencilerle Nâzım’dan, Melih Cevdet’ten, Cemal Süreya’dan, Sennur Sezer’den, Gülten Akın’dan, Fikret Demirağ’dan şiirler oku. Bir köyün orta yerinde ya da nemli bir istasyonda umudu çoğaltan sözcükleri sırala Ritsos’tan, Neruda’dan… Barışın güneşli sabahları için, el ele birlikte, ırk ve cinsiyet ayrımı gözetmeden…
İsyana teşvikten yargılan. Hayatı savun. Birlikte olmanın bütün sokaklarında sesimiz yankılansın! Taşı avuçla 2016, taşı avuçla.

ÖNCEKİ HABER

Evlere çekilip ölü taklidi yapamayız

SONRAKİ HABER

‘Yeni’ anayasa ve Hitler’in İslamcı muhipleri

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...