12 Aralık 2015 14:08

İzmir’de mikro milliyetçi yapı tayin edici

Ben buraya gelip de şehrin tarihi ile ilgili bir şeyler öğrenmek istediğimde ilk olarak Anafartalar Karakolunun tarihini anlattılar. O karakol 1920’lere kadar Alsancak’a eski adıyla Punta’ya fesli, çarşaflı Türklerin geçişinin yasak olduğu bölge, koruma bölgesi imiş. Anafartalar Caddesi sınır, Sefarad Yahudileri var bölgede.

Paylaş

Adem NAKÇI*

İzmir’de mikromilliyetçi bir yapı söz konusu. Bunu yıllardır gazetecilik yaptığım bu şehirde, içinde bulunduğum basın camiası, mesleğim gereği takip ettiğim siyasi partilerdeki yapılar ve gözlemlerime dayanarak söylüyorum. Kürt olmanın ‘farklılığı’nı sıkça yaşadım diyebilirim. Bana yeri geldi, “Çok şey bilme, klasik Kürt ol, midye sat, gevrek sat” dediler. Kafadaki Kürt imajı gevrek, midye satan birisi. Bir nevi kast sistemi, üste bir türlü çıkamama durumu var ve bunu sana da entegre ediyor. Örneğin bu kentte bir partinin ilçe başkanının gidip başka bir ilçe başkanına, “Abi yeter artık bu partiyi doğululardan, Kürtlerden temizleyelim” dediğini biliyorum. Teklif eden kişi Bitlisli, teklif ettiği de Elazığlı idi.
İzmir’den bakanlar için Ankara’nın öteki tarafındaki herkes Kürt, Arap da, Çerkes de. Dolayısı ile oradaki mücadeleye ister ‘bölücü hareket’ de, ister ‘özgürlük mücadelesi’ de, ister ‘hak talebi’ de, buradaki insan Kürtlerle Türkler kavga ediyor, savaşıyor diye bakıyor. Yakın çevremden ya da siyaset içerisindeki perspektiften gördüğüm bu.
Buraya cenazeler geldiğinde de hamasi duygular, mikromilliyetçilik devreye giriyor. Mahalledeki doğulular da ise bir panik havası oluyor, ‘ne olur’, ‘ne derler’ diye.
Niye ölenlerin hepsi belli bir zümreye ait, kimse buna bakmıyor. Net bir şekilde, ‘Bu iş çözülsün, çözülürse iyi olur’ diyen görmedim. Bununla ilgili birkaç şey söylendiği vakit, direk karşına, ‘PKK bir terör örgütü müdür, değil midir?’ sorusu çıkıyor, ama sorun bu değil ki. Kendilerince bir dünya çizmişler, onun dışına çıkmıyorlar.
‘İzmirlilik’ diye bir kavram var. Bölgede insanlar ölür kimse tepki göstermez. Ben konuştuğumda da ‘boşver bunları’ derler. Ya Göztepe-Karşıyaka rekabeti muhabbeti yaparlar ya da, ‘Şuradan bir simit versene’ dediğinde, ‘Gevrek o simit değil’ derler. Mikromilliyetçilik dediğim bu, İzmir milliyetçiliği. İzmirli olmak ayrı bir şey. Bir de buraya gelen insanı da kendi içine otomatikman adapte ediyor. Kendine uymadığı zaman dışarıda tutuyor.
Ben buraya gelip de şehrin tarihi ile ilgili birşeyler öğrenmek istediğimde ilk olarak Anafartalar Karakolunun tarihini anlattılar. O karakol 1920’lere kadar Alsancak’a eski adıyla Punta’ya fesli, çarşaflı Türklerin geçişinin yasak olduğu bölge, koruma bölgesi imiş. Anafartalar Caddesi sınır, Sefarad Yahudileri var bölgede. Oteller sokağı da Sebatayistlerin olduğu bölgeler. Bu tarafta da Levantenler, Rumlar. Kimse diğerinin bölgesine girmiyor, bu görevi de Osmanlının polisi yapıyor. İzmir’de ta o dönemden kalma mikromilliyetçi yapı var.
Buradaki basın camiasını düşünüyorum, barış meselesine dair köşe yazan bir-iki kişiyi geçmez. Kente yön verenlere bakıyorsun, barışı tartışan, konu edinen, dolu dolu ya da yarı dolu bir yazı okumadım. O eksiği gidermek için de örneğin bana geliyorlar, ‘Sen Kürt’sün, Kürtler ayrılsa ne olur?’ diye soruyorlar. Kitabı açıp, ‘Bu sorunun tarihsel süreci nedir, ne değildir, niye böyledir?’ diye sorgulayan, araştırma yapan yok.
Barışın olması için öncelikle her iki toplum içinde de bir dönüşüm olmalı. İki toplumu birbirinden uzaklaştıran keskin, savaşçı, ayrıştırmacı bir yapı var. İşi daha militarize eden, daha bir ölüm, ölmek üzerine kuran milliyetçi hava bu tarafta daha ağır. Kürt yapısında o kadar ağırlıkta değildi, son dönemlerde yükselmeye başladı. YDG-H’nın eylemleri, öz yönetim vs. Bu biraz da etki-tepki meselesi.
Geçen yıl İzmir’den 40 gazeteci olarak Türkiye Gazeteciler Federasyonunun toplantısı için Diyarbakır’a gittik. O gruba Diyarbakır’ı tanıtmayı görev edindim. Gece gündüz birlikte dolaştık, ‘Burada gece de hayat varmış’ demeye, ‘Niye o polisler kurtlar vadisi gibi geziyor’ demeye, sorgulamaya başladılar. Şimdi o arkadaşlar ‘Diyarbakır’a gidelim’ diyorlar bana. Burada yaşayan herkesin gidip orayı görmesi ve yaşaması gerekiyor.
Yaşamadan, bilmeden, araştırmadan sadece kulaktan dolma bilgilerle ve ‘Bu sorunun kaynağı nedir, çözümü nedir?’ diye bakılmadığı için çözüme de zor gidilir diye düşünüyorum. Tek çözüm, ‘Devlet üç-beş çapulcuyu ezecek’. Özal döneminden beri üç-beş çapulcu...
Suriyeliler konusunda da aynı şeyler geçerli. Suriyelileri botla kaçıran kim? Biziz, bu kentte yaşayanlar. Seri lastik bot üretimi yapılıyor, içine sünger konmuş can yelekleri satılıyor. ‘Bunları kaç kişi yazdı’ diye soruyorum, ‘Ya onlar da ülkelerini bırakıp gelmeseydi’ diyorlar.
İzmir’de işsizlik Türkiye ortalamasının çok üzerinde. ‘Aman ben buradaki İzmir bakışına aykırı davranmayayım, beni dışarı atmasınlar’ diye yaşıyorlar.
Sorunun çözümü de ekonomi ile olacak diye düşünüyorum. Özellikle ekonomik dara düştükten sonra, açmaza girdiğinde bu insanların niye buraya geldiğini, derdini daha net anlayacaklar. Ortadaki kavga aslında ne sınıf, ne millet, ne milliyet kavgası haline gelecek. Ortadaki kavga, yaşamını daha iyi idame ettirmek isteyenlerle bunu anlamamış olanların birbirlerini anlayacakları noktaya geldiğinde çözülür. Başka bir alternatif yok. PKK 1992’deki gibi değil. Avrupa Yerel Yönetim Şartı’nın tanınmasını istiyor, ‘ayrı bir devlet’ten ‘enteg-re yaşam’a gelinmiş durumda. Ama entegre yaşamı isterken de biat ederek gelmiyor, ‘Benim öz haklarım var’ diyor. Buradakilere nasıl televizyonlardan bir şey öğrenmemek dayatıldı ise oradaki insana da zorla bir şeyler öğrenmek dayatıldı.
Türkiye’de freni patlamış bir ekonomi var, sıcak paraya dayalı. Bu bitecek ve o zaman değişimler yaşanacak.  

* 1971 Şanlıurfa Hilvan doğumlu. Gazeteciliğe Diyarbakır’da başladı. Ulusal çapta yayın yapan gazete ve televizyonların bölge müdürlüğü, istihbarat şefliği gibi görevlerde bulundu. 2004 yılında geldiği İzmir’de Haberekspres, Ege Telgraf, Yenigün gazetelerinde çalıştı. Şu anda Gerçek Haberci isimli internet gazetesini çıkarıyor. Yedi yıldır İzmir’de siyasete ilişkin köşe yazıyor.

ÖNCEKİ HABER

CHP Milletvekili Zeynep Altıok Akatlı: Birlikte direnebilmeliyiz

SONRAKİ HABER

Van'da 4.2 büyüklüğünde deprem

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa