08 Kasım 2015 07:20

‘Yürek kaç yılda unutur anımsamayı?’

Paylaş

Nilay ÖZER

Şiirin ve Umudun Yorulmaz İğnesi Sennur Sezer adlı çalışmada hakkındaki yazıların, kendisiyle yapılmış söyleşilerin belirleyici olanlarının bir araya getirilmesine önayak olmuştur Sezer. Bu kitaptaki yazı ve söyleşilerin büyük kısmı onun şiirine yetersiz ve yanlış bakıldığına, edebiyat ve eleştiri dünyamızın pek de geliştirici olmadığına kanıt niteliğindedir. Eylemciliği, anneliği, işçiliği, bir kadın olarak görevleri, arkadaşlıkları ön planda tutulmuştur, imgelemi, üslubu çoğunlukla geride. Toplumcu şiirin kendisinden, sosyalist ya da toplumcu gerçekçiliğin kitabi bilgisinden, “kadın deneyimi”nin sınırlı olanaklarından kaynaklanan sorunlar vardır elbette. 1900’lerin başından itibaren Avrupa, Amerika ve Rusya’da neredeyse eş zamanlı olarak ortaya çıkan modernist-avangard eğilimlere, Nâzım Hikmet’in fütürist, konstrüktivist çıkışına rağmen, Türkiye’de 1940 Toplumcu Kuşağı’nın bireysel estetik seçimler yapmak konusundaki kaygıları nettir. 

MODERN BİREYİN ŞİİRİNDEN BEKLENTİLERİ KARŞILAYAN KEŞİFLER

Sennur Sezer’in şiirleri toplumcu bir kimlikle şiire dair özerk bir alan yaratma becerisini ilk kitaplarda çok da yakalayamaz bu yüzden. Sesimi Arıyorum’dan sonra bir kitaptaki birkaç şiirde, bazen bir şiirin üç beş satırında kendini göstermeye başlar. Toplumcu şiiri aynı zamanda kişisel, yadırgatıcı ve estetik kılmanın yollarını geliştirmek mümkündür. Sezer’in şiiri bu mümkünü deneyimde, kişiselleştirilmiş nesnelerde, empati yeteneği gelişmiş anlatıcı öznede, şiirle anlatının buluştuğu aralıkta, duyu verilerinin yarattığı yaratıcı düşünce ve çağrışımlara odaklanıp genel olanı terk ettiği noktada yakalar. Kirlenmiş Kâğıtlar (1999) bütün bunları örnekleyecek malzeme açısından en zengin kitaplarından biridir Sezer’in. Kitabın ilk şiiri “Eksik Şiir”, dizelerin sayfada yerleşme biçimi ve ritmiyle dikkat çeker önce. Mırıldanır gibi, düzyazısal, düşünce şiirine doğru yolunu sağlamlaştırır şair. Düşüncenin ve gerçekliğin şiirle buluşması Tanzimat şairlerinden beri gündemdedir elbette ama bunu modernist reflekslerle buluşturmak hele ki toplumcu şiirde her zaman başarılan iş değil. “Eksik duygularla yazılıyor şiir. Gövdesine sığmayıp çatlayan cam bardaklar. Ufalanan ekmek. Gövdeni bir yabancı gibi sevebileceğini bilmek” gibi dizeler, dış dünyanın nasıl kişiselleştirildiğini örnekler. Bu dizelerde dikkat çeken başka bir şey bir atmosferin kesintisiz betimlemesi, süren düşünceler yerine farklı atmosferleri temsil eden kesitlerin montajlanması, imgelerin somut ve soyut dünyalar arasında ilk kez Sezer tarafından tasarlanmış bir alegorik düzlem ortaya koymasıdır. Şiir, şiir olalı geçerli bir ilke şüphesiz. Sezer, “Notlar” başlıklı şiirde yine modern bireyin şiirinden beklentileri karşılayan keşiflerle ilerler: “Tıkanıp kalıyorum / bilmem neden / bir bedenin ayrıntılarına düşen / gölgeyi ve ışığı izlerken”. “Dize uçları / yalnız özel korkuları deşiyor / eşsiz kuruntuları” satırları tam da anlatıcı öznenin bireysel algılara ve deneyimlere vurgusudur. “Şimdi ve burada” deneyimlenen her ne ise bunun şiirini yazmayı denemiştir Sezer. Zaman, mekan, duyular ve düşünceler her birey için tarihsel toplumsal alanın bireysel algılanması bağlamında sonsuz kesitle, şiir için sonsuz malzemeyle doludur artık. 

SAHİCİ İNSANLIK HALLERİNE UYGUN KESİTLER

Aynı şiirin “Dün bedestende geri alınmaz şeyler sattım” dizesiyle başlayan VII. parçası kitabın zirvesi sayılabilir. Borç alacak bir arkadaşı olmayan anlatıcı anılarını satmak zorunda kalmıştır. Sahici insanlık hallerini, üzerinde sosyal ve ekonomik analizler yapmaya uygun kesitler olarak şiire taşıyan Sezer empati kurma yetisi yüksek bir anlatıcı özneye varır. “Başkalarının Eskilerini Giyenin Şarkısı” gibi şiirlerde yoksulların dünyasını kuran dekoru ve sözcükleri kullanması şiirleri “nesnel karşılık” açısından ikna edici kılar. Direnç Şiirleri’ndeki anlatıcının söyleme gücü gelişmiştir iyice. Dizeye bakış açısı da değişmiştir şairin. “Yürek kaç yılda unutur anımsamayı?”, okuru durduran bir güce sahiptir. 

Sennur Sezer’i ölümle yan yana düşünmedim hiç. Yine de düşünmem. Dünya, üzerinde yaşanabilir bir yer olabilsin diyedir emeği. Ondan öğrendiklerimizi insanlarla paylaşmak boynumuzun borcu olsun.

ÖNCEKİ HABER

Panait Istrati: Trajik bir neşe, yaşlı bir çocuk

SONRAKİ HABER

‘Hayata gülümseyerek bakmak’ ve çocuk kitaplarıyla hayatı tanımak...

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...