13 Eylül 2015 05:32

Cizîra Botan direnişi selamlıyor

Paylaş

Zehra DOĞAN

Yoğun patlamaların yaşandığı, keskin nişancıların tüm halkı hedef aldığı, ağır yaralıların, onlarca ölünün olduğu, sokağa çıkma yasağının bir türlü bitmediği, elektrik, su, internet, telefon aklınıza gelebilecek her şeyin kesildiği Cizira Botan’ın saldırıları en ağır şekilde yaşayan Nur Mahallesi’nden bunları yazıyorum. 8 günlük uykusuzluğun getirdiği yorgunlukla tanıklık ettiğim tarihi halk direnişini duyurmak için elimden sadece yazmak geliyor, hoş sırf sahibi HDP’li diye kitap dükkanlarının yakıldığı haberlerinin ardından bunları okuyabilecek kapasitenin yerin dibine vurduğu bir ülkede yaşadığımızı bilsem de yine de yazıyorum. 
Burada durumlar bildiğiniz gibi değil, şu ana kadar haberlerimizde tüm yansıttıklarımız az kalır. 15 aylık bebeğin cenazesinin camide koktuğu, kucağında bebeğiyle sokağa çıkan kadınların katledildiği, cenazelerin yerden alınmasına dahi izin verilmediği yerdir Cizre...

Her gece binlerce bomba atarların, ağır silahların altında annelerin ‘Ay dayé’ ağıtlarıyla genç kadınların serhildan türkülerine, çocukların tenekeden davullarıyla destek verdiği protestolarının gerçekleştiği, en büyük cümlesinin “Bu geceyi de atlatsak her şey düzelecek” olduğu fakat bir sonraki gecenin bin beter olduğu Nur mahallesinin bir gününü anlatmak sanırım birçok soruya cevap olacaktır.

Çatışmaların dinmesiyle kazma küreğe sarılan telaş içindeki  insanların arasından hendeklerin üzerinden “Bu hayat kurtarıyor” dedikleri brandayla kapatılmış ara sokaklara ilerliyoruz. Bizi görür görmez zafer işaretleriyle “Yaşasın Cizre direnişi” diye slogan atan çocuklar, boş kovanlarla bilye oynuyor. Bu manzaraya daha önce Rojava, Şengal ve Mahmur’da da şahit olmuştum, sanırım savaşın çocuklarının oyunları da yabancılara ilk refleksi de aynı oluyor.

Gruplar halinde yerlere serilen halıların üzerinde oturup stranlar eşliğinde zılgıt atan Cizrelilerle sohbetimiz başlıyor, dikkatimizi kaçışan torunlarını eteğinin altına saklamaya çalışan yaşlı bir anne çekiyor. Meryem anne 1992 Cizre Newrozu’nun en  büyük tanıklarından. “Bu doksanlardan da beter” diyen Meryem annenin doksanlar deyince gözleri doluyor, dalıyor uzaklara...

Köylerini basan askerlerin “Herkes meydana toplansın, bir açıklama yapacağız” emriyle meydanda toplananların gözlerinin önünde tüm evleri yakılıyor oracıkta, Meryem Ana için bitmek bilmeyen asıl trajedi işte o an başlamış. Sonrasında günler süren yürüyüşün ardından kendilerini atıvermişler Cizre’ye. Eşi ise başına gelecekleri bildiğinden yönünü dağlara veriyor, bir mağaraya sığınıp “Siz gidin” diyor. O günden bu güne eşinden bir haber yok.

O gün Cizre’ye doğru yola devam eden Meryem ana, burada da ilçe merkezinde toplandıktan sonra gözlerinin önünde yakınlarının taranarak katledildiğine tanıklık etmiş. “Yine de o günler bundan daha iyiydi kızım” diyen Meryem Ana, 1992 Newrozu’nu da en derin yaşayanlardan. “En güzel kıyafetlerimi giydim o gün” diyen Meryem Ana, onca imkansızlığa rağmen batıda inşaat işçisi kayınpederinin gönderdiği parayla aldığı son model siyah lastik ayakkabılarını o gün yaşanan kontra saldırılarından kaçarken kaybetmesinden yaşadığı üzüntüyü hâlâ hissettiğini söylüyor. Meryem Ana, “O gün kaçarken birçok kişi ve çocuk izdihamda öldü” diyor.

1990’ların  bir başka tanığı ise Zeynep Cağırga. Evlerine atılan havan topuyla ailesinden 7 kişinin bir anda katledildiğini söyleyen Zeynep Ana, şu anki saldırıların büyük bir katliamın habercisi olduğunu söylüyor. En çok olası bir saldırıya karşı eski deneyimlerinden yola çıkarak neden bir sığınak kazmadığından yakınıyor. 
Her sokakta neredeyse aynı hikayeye sahip insanların tekrar tekrar yaşadıkları saldırılara karşı büyük direnişine tanıklık etmeye devam ediyoruz. Gecenin ilerlemesiyle daha da artan top atışları altında Manolya sokağa geçiyoruz. Burada yine aynı manzara, silahların gölgesinde sokakta türküler söyleyen bir grubun arasında, Cizre’nin gencecik belediye başkanının kucağında yeni doğmuş çocuklar, hep bir ağızdan söylenen türkülere bomba atarların sesleri karışıyor. Her dakika yeni yaralı ve ölü sayısı geliyor. Az buçuk iğne yapmayı bilenin bile doktor sayıldığı mahallede kollarında ilk yardım çantasıyla, onurlu genç kadınlar bir o yana bir bu yana koşturuyor. En büyük sevinç ise dört bir yandan Cizre’ye yürüyüşe geçen siyasetçilerin ve  binlerin direnişi...

Bombardıman arttıkça doğum sancısı yükselen bir kadının evinden yükselen çığlıklarıyla son buluyor gece. Cizre yeni bir güne daha hazırlanırken, dün geceden yanan evlere doğru koşan gençler yangını söndürmeye çalışırken, mahalledeki tek jeneratörle kuyulardan su çekme mücadelesi başlıyor. İşte böyle geçiyor Cizre’de günler...

Her şey unutulur, biz bir şekilde başımızın çaresine bakacağız elbet ama tüm bunlara sebep olanlar, sessiz kalanlar yüzümüze acaba nasıl bakacak?

ÖNCEKİ HABER

Roboski’nin yavaş çekim hali: Cizre!

SONRAKİ HABER

‘Lan gardaş bu nasıl yara’

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...