1 Mart 2007 01:00

EMEK GÜNLÜĞÜ


Askerlik yapanlar bilir, görev süreniz boyunca yapılacak her şey kurallara bağlıdır. Yazılan kuralların dışına çıktığınız andan itibaren, çiğnediğiniz kuralın karşılığında hangi yaptırım varsa, buna uygun disiplin cezası alırsınız. Görev süreniz boyunca tam bir disiplin içinde olmanız, yapılacaklar ve yapılmayacaklar için her yerde levhalara yazılı uyarılar, çerçeveye alınmış talimatlar görürsünüz. Kullanma talimatı kesindir, bunun dışına çıkamazsınız. Burada yapılmak istenen her şeyin kontrol altına tutulması ve yapılanların bir disiplin içinde, ahenkle yapılmasıdır. Kurallar genelde alt kademe için konulur, çoğunluk ve genel olan onlardır. Üst kademenin nasıl olduğunun ve kurallara ve kaidelere ne kadar uyduğunu kimse bilmez. Askerlik yapanlar değişir, komutanlar değişir, fakat kural ve kaideler, uyarılar hep kalır. Askerlik bittiğinde yeni bir kişilik ve insan olarak dönersiniz. Belki yaşamınız boyunca buradaki uyarılar, talimatlar ve disiplin etkili olacak ve buna göre şekilleneceksiniz.
Fabrika da böyledir, işyerlerinde iş yasası olmasına rağmen, patronlar kendi kafalarına göre icatlarda bulunarak kurallar koyarlar. İşyerinde herkesin göreceği şekildi uyarı levhaları asılır. İş güvenliği, işyerinin çalışma esaslarına göre tabelalar ve levhalar konur. Yine bazı yerlerde bir şeye dair kullanma talimatı asılır.
Genelde patron kendi makinelerine zarar gelmesin diye bunları yapar. İşçinin güvenliği için, kılını kıpırdatmaz. Örneğin işyerinde baret takılması gerekiyorsa, baretsiz çalışma diye uyarı vardır. Fakat baretin kendisi yoktur, bu patron için bir maliyet getirir. Eldivensiz, maskesiz, gözlüksüz çalışma gibi uyarılar bulunur, yine bunlar alınmaz. İş kazası olduğunda ben uyarımı yapmıştım diye, tutanaklara geçilir. Her işyerinde bunlar yaşanır. Bazı fabrikalarda işçiyi sahiplendirmek için, fabrika hepimizin, fabrika senindir yazıları bulunur. Fakat bırakın fabrikanın işçinin olması, çalıştığının karşılığını bile alamaz. İşte fabrikalardaki ortalama durum böyledir.
Geçenlerde elime, Yıldız Kalıp Sanayi ve Ticaret A.Ş. işyerinde, işçilere imzalatılmak üzere hazırlanan bir yazı geçti. Üç başlık etrafında hazırlanan kurallar manzumesi, işçileri kışla disiplinine uyduracak kadar var. Birinci başlık, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili yasaklar ve bu yasaklara aykırı fiiller. Burada hangi musluktan su içilebilir, hangisinden içilmez, fabrika içinde, görevi dışında geçilmeyecek yer tarifi de içeren 40 madde alt alta sıralanmış.
İkinci bölümde, iş disiplini ile ilgili yasaklar ve bu yasaklara aykırı fiiller yer alıyor. Burada fabrikanın hangi kapısından girileceği, nereden çıkılacağı, soyunma dolaplarının aranmasına karşı çıkmak, belirlenen servis duraklarının dışında araçlara binmek ve inmek, gibi 29 madde yazılmış. Üçüncü ve son başlık, genel iş sağlığı ve güvenliği konuları yer alıyor. Burada 66 madde sıralanmış. Bu maddelerin okunması ve yorumlanması ayrı bir dert. Konan kurallar ve yasaklar kimin için konmuş, neden konmuş, hangi yasaya dayanarak hazırlanmış belli değil. Patron kendince yasa hazırlamış ve işçileri imzalatarak uymalarının istiyor ve yapılacak hatalardan işçileri sorumlu tutuyor. En son imzalatılan bölüm şöyle, “Görevimle ilgili olarak verilen, çalışanlar için geçerli yasal düzenlemelere ve şirket iç yönetmenliğinden kaynaklanan sağlık ve güvenlik kurallarını içeren dokümanı aldım. İş sağlığı ve güvenliği konularında yetkililerce verilecek tüm kural ve talimatlara aynen uymayı kabul ettiğimi, bu kurallara uymamamdan kaynaklanacak kaza ve mesleki hastalıklar ile; şirket çalışanlarına, üretim ve tesislerine vereceğim zarar ve hasardan kişisel sorumluluğum olacağını ve bu nedenle uygulanacak tedbirleri kabul edeceğimi, arz ve beyan ederim.
Patron son noktayı koyuyor, bütün koyduğum kurallara uyacaksın ve yapılan ve yapılacak her yanlışın sorumluluğunu peşin kabul edeceksin. Patronun hiçbir sorumluluğu yok, tek sorumluluğu talimat yazmak ve işçiye imzalatmak. Fabrikadaki ağır çalışma koşulları, düşük ücret, nuh nebiden kalma servisler ile işe gidip, gelmenin fazlaca bir önemi yoktur. Yıldız kalıp sitesi incelendiğinde 1969 yılında küçük bir atölyeden başlayarak, gelmiş olduğu noktayı görmek mümkün. Alınan kalite belgeleri ve ödüller. İşçiye reva görülen ise kölece çalışma koşulları ve dayatılan kışla disiplini. Ne hükümet, ne de çalışma bakanı bunları görmüyor. Onların gördüğü tek şey yasaların daha çok esnek hale getirilmesi. Sendikalar ve işçiler bunu görmeli ve buna göre mücadele etmeli.
Seyit Aslan

Evrensel'i Takip Et