1 Mart 2007 01:00

GÜNLÜK


Sinemanın önemli filmlerinden birisidir Otomatik Portakal.
Gerçi, yönetmen Stanley Kubrick’in filmde ortaya koyduğu mesajla, kitabın vermek istediği arasında dağlar kadar fark vardır.
Kitabın yazarı Anthony Burgess, aslında kitabı sosyalizme saldırı olarak yazmıştır.
Burgess, 1960’lı yılların başında Sovyetler Birliği’ne gezi yapmış…
Ve orada “birey şiddetini göremeyince” pek bir duygulanmış…
İnsanlık adına kaleme sarılmıştır!
Maksat birey kurtulsun!
Yani yazar demeye çalışmıştır ki;
‘Sovyetler Birliği’nde devlet çok fena ve gaddar…
İnsanlara…
Gençlere hiç özgürlük tanımıyor…
Öyle baskıcı ki…
İnsanlar şiddet yapmaya bile fırsat bulamıyor!
İşte kitapta ve filmde söz edilen beyin yıkama hikayesi budur.
“Sovyet diktatörlüğü” beyin yıkamış, kaba kuvvetle şiddeti bastırmıştır…
Yoksa ortalık çok fena olacaktır!
Ama bu bile, insanın makineleştirilmesidir ki…
Bireysel özgürlükler bakımında çok sakıncası vardır!’
Yani yazar Sovyetlerde şiddet göremeyince, bunun normal olmadığı sonucuna varmış…
Şiddetin olmamasını bile sosyalizme kötülük olarak yazmış!
Belli, kararlı bir arkadaşmış!
***
Kubrick, kitabı sinemalaştırırken bu yoruma itibar etmemiş…
O, filminde bambaşka bir yorum getirip, geleceğin şiddet toplumu olacağı mesajını vermiş.

Ama öyle görünüyor ki, dünyanın içinde bulunduğu durum Kubrick’in öngörülerini çok fazla aşmıştır.
Irak’ta her gün yüzlerce insan paramparça olmakta…
Ve bizler artık bu haberlere dikkatli bile bakmamaktayız!
Bomba patlamış insanlar parçalanmış.
Kollar bacaklar havada uçuşmuş.
Ne kadar da doğal ve sıradan!
Ya da bizim memlekette sokaklar mayın tarlası gibidir artık;
Karşınıza ne çıkacağı…
Kimlerin saldırısına uğrayacağınız belirsizdir!
Liseler bile şiddet merkezleri haline gelmekte…
Bıçaklar konuşmaktadır.
Paşanın biri “eğitim amaçlı bombalar” patlattırdığını söylemekte…
Günün karmaşasında unutulup gitmektedir.
Stadyumlar şiddet arenasına dönüşmüştür.
Tribünler giderek gol yerine kan görme peşindedir!
Başyazarlar, darbeleri haklı bulmakta…
İşkenceler, cinayetler, yasaklar meşrulaştırılmaktadır.
Diziler basılmakta, eli sopalı adamlar senaryoya gerekli müdahaleyi yapmaktadır!
Ama, hani küresel mutluluk sahibi olacaktık?
Hani, her taraf barış olacaktı?
Oysa her taraf küçük bir savaş alanı oldu.
Yücel Sarpdere

Evrensel'i Takip Et