01 Nisan 2007 00:00
bir keloğlan hikayesi
Bir varmış bir yokmuş. Cezaevleri insanlarla dolu, düşünmeyenlerin düşünceleriyle bulan yolu, ülkenin birinde Dokunulamazlar Diyarı diye bir devlet varmış.
Bir varmış bir yokmuş. Cezaevleri insanlarla dolu, düşünmeyenlerin düşünceleriyle bulan yolu, ülkenin birinde Dokunulamazlar Diyarı diye bir devlet varmış. Diyarın sahipleri, düşlerinde; denizlerin diplerinde sessiz, kibar yaşarlar, O ne, bize de diyenleri asarlarmış. Kimisi ticaretin sanayi bankacılığında engin ve derin becerili, kimisi güvenlikte becerikli, aralarında sert laflaşır, dışa karşı saflaşırlarmış. Gel zaman git zaman, dünya devran, Keloğlan işsiz kalmış. Kimisi becerili, kimisi becerikli diyar sahipleri Keloğlana; Ne bu sefalet, bir iş icat et, gel katıl bize, artsın hacım-ı ticaret demişler. Keloğlan sevinmiş; o özgürlükten bu hakka devinmiş, tutturmuş İnsan hakları bankası açalım diye. Tutturmak da ne tutturmak!.. İlla açalım şu bankayı dermiş, başka bir şey demezmiş Keloğlancık. Keloğlan tutturdukça küplere binerlermiş diyarın küpleri dolu sahipleri; Ne ola ki insan hakları bankası, yazısı turası burası Dokunulamazlar Diyarı. Keloğlan yılmazmış. Diyarın yılmaz sahipleri de yılmazlarmış; Keloğlan şu hak ticaretten, bu özgürlük dürüst rekabetten, gerisi hep rezaletten derler, Keloğlanı püskürtürlermiş. Keloğlan bu, vazgeçer mi inadından; köşesinden kanadından söylermiş de söylermiş aynı türküyü:
Ankası, kankası
açılsın insan hakları bankası
çitimaki çıtlak
fikrim pek parlak
Evropa Tesanüdü
Diyarın sahipleri, kimisi becerili kimisi becerikli, bakmışlar Keloğlan zınk diyor hınk demiyor; Oğlan oğlan Keloğlan, sen git Evropa Tesanüdünden paket onayı getir, biz de insan hakları bankasını kuralım diye Keloğlanı savmışlar. Keloğlan, az gitmiş uz gitmiş, dokuz sınır geçmiş, dokuz dil konuşmuş, ulaşmış Evropa Tesanüdüne. Çıkmış tesanüdün hamisi ve daimisi Çok-Büyük-Baylar/Bayanlar huzuruna. Aman Çok-Büyük-Baylar/Bayanlar kardeş, bana paket onayı verin, diyar sahiplerine götüreyim, diyar sahipleri insan hakları bankası açsınlar. Çok-Büyük-Baylar/Bayanlar kardeş; Keloğlan, sen sizin diyarın reform paketi kalıbını getir, biz onayı verelim demiş.
Keloğlan yola koyulmuş; bir arpa boyu yol gitmiş, varmış Her-Türlü-Paket-Kalıpçısına. Aman Her-Türlü-Paket-Kalıpçısı kardeş, şu bizim diyarın reform paket kalıbını ver, Evropa Tesanüdüne götüreyim, Evropa Tesanüdü onayı versin. Onayı diyar sahiplerine götüreyim, diyar sahipleri insan hakları bankası açsınlar. Her-Türlü-Paket-Kalıpçısı, Veririm ama bana para getir demiş.
Keloğlan kaldırmış kaşını, almış başını varmış Cemiyet-i Akvam Bankasına: Cemiyet-i Akvam Bankası bana para ver, Her-Türlü-Paket Kalıpçısına götüreyim. Her-Türlü-Paket Kalıpçısı bizim diyarın reform paket kalıbını versin, Çok-Büyük-Baylar/Bayanlara götüreyim. Çok-Büyük-Baylar/Bayanlar onayı versin, diyar sahiplerine götüreyim. Diyar sahipleri insan hakları bankası açsınlar diye söz etmiş. Cemiyet-i Akvam Bankası Veririm ama sen şu limanları, tersaneleri, fabrikaları Küreselleştiriciye sat demiş.
Keloğlan limanları, tersaneleri, fabrikaları doldurmuş torbalara, türküler söyleyerek tarlalara-yıldızlara, bir o yana gitmiş bir bu yana, karın ağrılarına dayana dayana çıkmış Küreselleştiricinin yanına: Küreselleştirici Küreselleştirici, şu limanların, tersanelerin, fabrikaların karşılığını ver, Cemiyet-i Akvam Bankasına götüreyim. Cemiyet-i Akvam Bankası para versin, Her-Türlü-Paket Kalıpçısına götüreyim. Her-Türlü-Paket-Kalıpçısı diyarın reform paket kalıbını versin, Çok-Büyük-Baylar/Bayanlara götüreyim. Çok-Büyük-Baylar/Bayanlar onay versin, diyar sahiplerine götüreyim. Diyar sahipleri insan hakları bankası açsın. Küreselleştirici düşünmüş taşınmış, o diyardan üç, bu diyardan beş danışmana sormuş, sonunda Olur ama sen sizin Diyar-Kollayıcısını ırakta tut demiş.
Keloğlan, katmış Diyar-Kollayıcısını yanına, varmış ıraka. Sonra Kapıcıyı bulmuş. Kapıcı, Kapıcı demiş, Sen Diyar-Kollayıcısını kilitle anahtarı ver, Küreselleştiriciye götüreyim. Kürerselleştirici limanların, tersanelerin, fabrikaların karşılığını versin, Cemiyet-i Akvam Bankasına götüreyim. Cemiyet-i Akvam Bankası para versin, Her-Türlü-Paket Kalıpçısına götüreyim. Her-Türlü-Paket-Kalıpçısı diyarın reform paket kalıbını versin, Evropa Tesanüdüne götüreyim. Evropa Tesanüdü onay versin, diyar sahiplerine götüreyim. Diyar sahipleri insan hakları bankası açsınlar.
Kapıcı, Diyar-Kollayıcısını kilitleyip anahtarı Keloğlana vermiş. Keloğlan anahtarı Küreselleştiriciye götürmüş; liman, tersane ve fabrikaların karşılığını almış. Liman, tersane ve fabrikaların karşılığını Cemiyet-i Akvam Bankasına götürmüş, parayı almış. Parayı, Her-Türlü-Paket Kalıpçısına götürmüş, diyarın reform paket kalıbını almış. Diyarın reform paket kalıbını Evropa Tesanüdüne götürmüş, onayı almış. Onayı diyar sahiplerine götürmek üzere yola düşmüş.
Yoldur bu, herkes düşer yola
Yolda sahaflardan geçerken Voltairee rastlamış. Voltaire Keloğlan nereye gidiyorsun? diye sormuş. Keloğlan; Bizim diyarın sahiplerine, insan hakları bankası açmaya demiş. Aman ne güzel, beni de götürsene. Götürürüm ama yol uzun yorulursun. Voltaire; Keloğlan yorulmam, beni de götür ne olur diye yalvarmış. Keloğlan Voltairei almış yanına, yola düzülmüşler. Keloğlan Voltairee insan hakları bankasının düşünce özgürlüğü bölümünü anlatırmış. Voltaire dayanamamış; yorulmuş, bayılıp düşmüş.
Keloğlan Voltairei torbasına sokmuş, yoluna devam etmiş. Adı saray, önünde kıvrak ray, bir binanın önünden geçerken Dreyfusa rastlamış. Dreyfus; Keloğlan nereye gidiyorsun? diye sormuş. Bizim diyarın sahiplerine, insan hakları bankası açmaya. Aman ne güzel, beni de götür. Götürürüm ama yol uzun, yorulursun. Dreyfus; Yorulmam yorulmam, ne olur beni de götür diye yalvarıp yakarmış. Keloğlan Dreyfusa insan hakları bankasının adli hatalar, adil yargılamalar bölümünü anlatadurmuş. Merdivenleri dik, insanların başı eğik yokuşun başına geldiklerinde Dreyfus çökmüş, oturmuş. A Keloğlan demiş, Merdivenler dik, başım şişik; ben yoruldum, çıkamam yokuşu. Keloğlan Dreyfusu torbasına sokmuş, yoluna devam etmiş.
Az gitmiş çok gitmiş, De Gaullee rastlamış. De Gaulle; Keloğlan nereye gidiyorsun? diye sormuş. Bizim diyarın sahiplerine, insan hakları bankası açmaya. Aman ne güzel, beni de götür. Götürürüm ama yol uzun, yorulursun. De Gaulle Yorulmam Keloğlan yorulmam, hadi beni de götür diye iyice yalvarmış. Keloğlan bu, gönlü elvermemiş; girmiş koluna De Gaulleün, yol uzun, sıkılmasın diye de insan hakları bankasının kahramanlık hikayeleri ile bezenmiş barış hakkı bölümünü anlatmaya başlamış. Ah De Gaulle vah De Gaulle, dayanamamış, bayılıp düşmüş oncağızcık. Keloğlan, De Gaulleü de torbasına sokmuş, düşmüş yola.
Yoldur bu, herkes düşer yola. Keloğlan yola düşmüşlerden Beethovena rastlamış. Düşmüşsün yola, hayır ola, nereye Keloğlan? diye sormuş Beethoven. Bizim diyarın sahiplerine, insan hakları bankası açmaya. Oh oh! Ay ışığı sonatı, çatlattım son atı, hadi beni de götür. Götürürüm ama yol uzun, yorulursun. Beethoven; Götür götür, ne olur götür diye tutturmuş da tutturmuş. Keloğlan girmiş koluna Beethovenın, Karacaoğlandan mırıldanır, anlatır da anlatırmış insan hakları bankasının sanat özgürlüğü bölümünü. Beethovenın görmez gözleri kararmış, düşüp kalmış. Beethoven torbaya, Keloğlan düzülmüş yola, ulaşmış Dokunulamazlar Diyarına.
Modası geçmiş dinozorlar!
Kimisi becerili, kimisi becerikli diyar sahipleri; Hayrola Keloğlan, nereden böyle? diye hal hatır sormuşlar. Keloğlan; Diyar-Kollayıcısını kilitledim, anahtarı Küreselleştirmeciye götürdüm. Küreselleştirmeciden limanların, tersanelerin, fabrikaların karşılığını aldım, Cemiyet-i Akvam Bankasına götürdüm. Cemiyet-i Akvam Bankasından parayı aldım, Her-Türlü-Kalıpçıya götürdüm.
Her-Türlü-Kalıpçıdan bizim diyarın reform paket kalıbını aldım, Evropa Tesanüdünün Çok-Büyük-Bay/Bayanlarına götürdüm. Evropa Tesanüdünün Çok-Büyük-Bay/Bayanlarından onayı aldım, size getirdim. Dokunulamazlar Diyarı sahipleri, insan hakları bankası açsın demiş. Kimisi becerililer Açarız ama düşünce özgürlüğü bölümü olmaz; düşünmeyen ticari pazar, düşünen azar demişler. Keloğlan torbasından Voltairei çıkartmış. Voltaire, insan hakları bankasının düşünce özgürlüğü bölümünün maketini görünce bir heyecanlanmış, bir heyecanlanmış; İşte bu! Sizin düşüncelerinize asla katılmıyorum ama düşüncelerinizi özgürce savunabilmeniz uğruna canımı veririm diye haykırmış. Sesi Evropa Tesanüdünde yankılanmış. Keloğlan; Hadi bitirelim şu insan hakları bankası işini diyesiymiş o sırada. Kimisi becerililer Olmaz, adli hata, adil yargılamalar bölümü olmaz. Bizim diyarda yargıçlar adildirler, adli hata bulunmaz diye itiraz ermişler.
Keloğlan torbasından Dreyfusu çıkartmış. Dreyfus, insan hakları bankasının adli hata, adil yargılamalar bölümünün maketini görmüş; İşte bu, işte bu Her diyardan adli hatalar sergilensin, adil yargılama bizim olsun diye bağırmış. Sesine her diyardan Evet, evet yanıtı gelmiş. Kimisi becerikliler; Barış hakkı bölümü olmaz, barış hakkı bölünmedir diye sessiz görünüp herkesin duyacağı biçimde karşı koymuşlar. Keloğlan torbasından De Gaulleü çıkarmış, dikmiş kimisi beceriklilerin karşısına. De Gaulle, barış hakkı bölümünün maketinden gözlerini ayıramamış; İşte bu, barış hakkı kardeşliği pekiştirir diye her yanı çınlatmış.
Kimisi becerili, kimisi becerikli Dokunulamazlar Diyarının sahipleri; Amaaan Keloğlan, bak biz bu banka fikrini keşfettik, uygulamaya koyduk. Bırak şu Voltairei, Dreyfusu, De Gaulleü; tüm modası geçmiş dinozorları, banka şimdiden hacim-i ticaretimizi artırdı. Az mı uğraştık bu düzeye geçmek için? Sen de iter-tutar tarafı olan öneriler getir diyerek Keloğlanı susturmuşlar. Sonra el ele tutuşup rap rap dans etmiş, şarkı söylemişler :
Biz kimisi becerili, kimisi becerikliyiz, her şeyi biliriz.
Ticarette, sanayide, özelleştirmede deriniz.
Güvenlikte geçilmeziz;
Varsa bize yan bakan,
Onu anınsa sokan
Darısı...
Keloğlan ses etmemiş, torbasından Beethovenı çıkarmış. Beethoven senfoni bestelemiş, çok gürültülü icra ettirmiş. Becerililer, becerikliler sinmişler.
Keloğlan, insan hakları bankasının her bölümüne mazlumların anılarını asmış; yönetimi, bankayı geliştirsinler diye onlara bırakmış.
Duyduğumuza göre Keloğlan şimdi de bir başka banka üzerinde çalışıyormuş, ne bankası olduğunu söylemiyormuş.
Darısı yılmayanların başına.
Yücel Sayman