09 Temmuz 2007 00:00
Bağımsız adaylar konuşuyor 32
Hiç ummadığım, beklemediğim kadar ilgi görüyorum. İnsanlar sarılarak ağlıyor, artık ne pahasına olursa olsun seslerini duyurmaya kararlılar. Çok şükür böyle bir Türkiye gördük. Bu insanları görünce çok duygulanıyorum. Korku bulaşıcıdır ama cesaret de bulaşıcıdır
İstanbul 2. Bölge Bağımsız Milletvekili Adayı Baskın Oran ile adaylığını, seçim çalışmalarını ve Mecliste yapmayı planladıklarını konuştuk.
Seçimlere sizin de aralarında bulunduğunuz 700ün üzerinde bağımsız aday katılıyor. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bağımsız adayların bir kısmı hayatlarında böyle bir şey yapmak için aday oldu. Yakın akraba ve aile çevrelerinin dışında oy almaları mümkün değil, seçim sonucunu çerçeveletip duvarlarına asacaklar. Fakat seçime bağımsız aday olarak katılmanın özü, yüzde 10 barajından kaynaklanıyor. Hatta bunu teknik sebep sayıyorum ve daha özünde bir sorun olduğunu düşünüyorum. 2007 seçimleri, farkında olalım ya da olmayalım Türkiyede çok önemli bir dönemin başlangıcı. Millet, siyasi partilerin temel sorunlarını çözmeyeceğini anladı, insanlar ne pahasına olursa olsun Ben sesimi duyurmak istiyorum diyor. Bu iki olgu birleşti. Esas bu olaydır bağımsız adayların sayısını artıran. Bir de iki tür bağımsız aday var. Partili bağımsız aday ve bağımsız bağımsız aday. Partili bağımsızlar, yüzde on alamayacak partilerden bazı partililer veya genel başkanların istifa etmesiyle seçimlere giriyor. Bağımsız bağımsızlar da sivil toplumun sesi oluyor. Ben onlardan biriyim.
Aday olmaya nasıl karar verdiniz?
Kararı ben vermedim. Tamamen sivil toplum karar verdi. Bana 6 bin 500 kişiyle temas ederek, ortak karar verdiklerini belirterek aday olmamı istediler. Tercih bırakmadılar. Bu tarihi görevi reddetmem diye bir şey yok. Ben de daha sonraki seçimlerde aday olabilecek bağımsızların umudunu kırmamak için Kazanabilir miyiz diye sordum. Hesabını yaptıklarını ve çok çalışacaklarını söylediler. Çünkü bağımsıza baraj yok. 2 milyon seçmenin bulunduğu İstanbul 2. Bölgede ben 65 bin oy alırsam seçiliyorum.
Kimdir kararı veren sivil toplum?
12 Eylüle tepki olarak ortaya çıkan gerçek sivil toplum örgütleri. Çekirdeği, Susurlukun aydınlatılmasını isteyen, 1 dakika aydınlık fikrini ortaya atan Barış Girişimi. Daha sonra Barış Girişimine çok eklemlenenler oldu. Küresel BAKçılar, Genç Siviller, Dur Deciler; sonra partilerden EMEP, SDP, HAKPAR ve DTP desteklerini ilan ettiler. Sonradan DTP resmi olarak desteğini geri çekmediği halde, benim adaylığımı ilan etmemden üç gün sonra bir DTPli aynı bölgeden aday oldu.
Doğan Erbaşın da adaylığını açıkladığı süreçte DTP ile görüşmeniz oldu mu?
Vallahi biz buna şaşırdık. Üzüldük ama bunun ötesinde de bir şey düşünmedik. Biz Kürtlerin sesinin mutlaka parlamentoda duyurulmasını çok önemsiyoruz. Bir de bu DTPnin sorunu. DTPnin ele alması, düşünmesi ve halletmesi gereken bir sorun. Destekçiler arasında görüşmeler oldu. Bu görüşmeler belli bir düzeye ulaşamadı.
DTP, sizin açıklamalarınızdan dolayı örgüt tabanının rahatsız olduğunu belirterek Doğan Erbaşı aday ilan ettiğini açıkladı. Siz resmi olarak desteğini geri çekmediğini söylediniz...
Ama taban bana gelip oyumuz sizin diyor. Bilemem tabii taban var, taban var. Doğan Erbaşın ileri sürdüğü birtakım gerekçeler var. Gerekçeler, ileri sürenler için tatmin edici ise bizim için bir mesele yok; fakat DTP Genel Başkanlığı düzeyinden hiçbir gerekçe gelmedi ve dediğim gibi, resmi destekleme de geri alınmadı. Biz Türkiye açısından DTPyi çok önemsiyoruz. Çünkü Kürtler Meclise giremediği zaman dağa çıkıyor. Bu adamlar herhalde zevk ya da spor olsun diye dağa çıkmıyorlar.
Peki nasıl gidiyor seçim çalışmalarınız? Seçmenlerden nasıl tepkiler alıyorsunuz?
Hiç ummadığım, beklemediğim kadar ilgi görüyorum. İnsanlar sarılarak ağlıyor, artık ne pahasına olursa olsun seslerini duyurmaya kararlılar. Çok şükür böyle bir Türkiye gördük. Bu insanları görünce çok duygulanıyorum. Korku bulaşıcıdır ama cesaret de bulaşıcıdır. Biz sözlerimizi cesaretle söylediğimiz zaman cesaretin bulaşmaması mümkün değildir.
Seçilmeniz halinde Mecliste neler yapmayı düşünüyorsunuz?
Genel projem, Mecliste ezilmiş ve dışlanmışların sesini duyurmak. Şimdi bu ses sokakta duyuluyor; Galatasaray Lisesinin önünde duyuluyor mesela. Bir uçurumdan ipten köprüyle geçtiğimizi düşünelim. Bu ipten köprünün bir ucu Cumartesi Annelerine bağlı, bir ucunu da ben Meclise bağlayacağım. Orada yükselteceğim ses, buradaki sesle stereo etki yapacak. Türkiyede bu daha önce TİPlilerin Meclise girdiği dönemde oldu. Biz bir anlamda TİPin devamıyız. Ses o kadar rahatsız etti ki tabanca kabzasıyla vekil yaraladılar. Çünkü TİP ezber bozdu. Düzen partileri bundan fevkalade rahatsız oldular; bir noktada tabanca kabzasıyla Çetin Altanı yaraladılar, bir noktada da ortanın solunu ilan ettiler, TİPin önünü kesebilmek için. Bizim için de birisi oyunuz boşa gidecek diyor, öteki oyumuzu bölüyor diyor. Bize baraj yok, verilen oy boşa gider mi? Diğer taraftan oy bölmekse, büyük bir memnuniyet. 301i savunan bir partinin oyunu bölmek vatani görev. İki kadeh içki içmek isteyen insanları kalkıp da şehrin dışına, kırmızı bölgelere sürmek isteyenlerin oyunu bölmek ne büyük şeref. Ben bölücüleri bölüyorum.
Son günlerde miting alanlarında urgan tartışmaları yaşanıyor. Siz bu konuda neler düşünüyorsunuz?
Ben Bahçeliye bunu yakıştıramadım. Mutlaka Bahçelinin danışmanları onu ikna etmişlerdir. Çünkü Bahçeli, ciddi bir devlet adamı. MHPnin aşırılarını sokaktan çekti. Eğer o urgan türünden şeylere oynasaydı, bugün Türkiye kan gölü olabilirdi. Onun için Bahçelinin bir hizmeti vardır bu açıdan. Silahı kendi açısından belli bir ölçüde engelledi.
Seçimlerin yaklaştığı önümüzdeki günlerde çalışmalarınız nasıl olacak?
İki tür faaliyet yürütüyoruz. Birincisi medyaya yönelik. İkincisi halka yönelik. Halka yönelik olanları da halkın toplu olarak bulunduğu yerlere davet edildiğimiz zaman yapıyoruz. Bundan sonra varoşlara gireceğiz. Varoşlara girmek daha örgütlü olmayı gerektiriyor, biz muhtarlara ve derneklere güveniyoruz. Bizim şehrin göbeğinden bir sıkıntımız yok: Beyoğlu, Şişli, Teşvikiye, Cihangir, Beşiktaş... Zaten Beşiktaş tek kelimeyle kalemiz.
Miting yapmayı düşünüyor musunuz?
Bir stadyumda halk şenliği yapmayı planlıyoruz. Fakat bu işler masraflı oluyor. Bunun için Baskın Oranı Destekleme Derneği kuruldu. Para sorunumuzu bu şekilde çözüyoruz. İnsanlar şahsi katkı yapıyorlar.
Meclise girmeniz halinde diğer bağımsız milletvekilleri ile ilişkileriniz nasıl olur?
Benim kafama uyan işler yaptıkları sürece benim onlarla ilişkilerim mükemmel olur. Mesela Sur Belediyesi çok dilli belediyecilik hizmeti kararı aldı, ben bunu desteklerim. Ama DTPliler Türkçenin yanında Kürtçe de resmi dil olsun derlerse bunu desteklemem, başkalarının dillerinin kabahati ne? Biz burada kelle hesabı yapmıyoruz. Biz ezilmiş, dışlanmış hesabı yapıyoruz. Bizim şöyle bir işlevimiz olabilir: Benim birçok arkadaşım, talebem var başka partilerden. Bunlarla fikirlerimiz tamamen örtüşüyor, gayriresmi bir grup kuracağımızı sanıyorum. Bu grup, ezilmiş ve dışlanmışların sesine kulak vermeyen partileri, kulak vermeye zorlayacaktır. Partiler arası diyalogu da sağlayacağız bu grup sayesinde. Partiler arasındaki tatsız yarışları bizim katalizörlüğümüzle gidermek mümkün.
En büyük ezber milliyetçilik
Seçim sürecinde milliyetçilik üzerinden oy hesaplarıyla birbirlerini zayıflatmaya mı çalışıyorlar?
En büyük ezber milliyetçilik. Farkında değiller ki karşı tarafı güçlendiriyorlar. Mesela partilerden birisi diyor ki bu, laiklerle dinciler arasındaki kavgadır. Ya ona oy vereceksin ya öbürüne diyor. Bu tavır, insanların karşı tarafa oy vermelerine neden oluyor, farkında değiller. Bana da oy verdiriyor bu durum. Bizim en sağlam destekçimiz, CHPden artık bıktığım için AKPye verecektim ama kendime yediremiyordum, sen çıktın kurtardın bizi diyenlerle AKPden korktuğum için mecburen CHPye verecektim, kendime yediremiyordum diyenler. Oy depom bunlar.
BİTTİ
Uğraş Vatandaş