04 Şubat 2008 00:00
İfade özgürlüğüne kelepçe: 301 -1
Türban tartışmalarının arasına sıkışan TCKnın 301. maddesinintamamen kaldırılması isteniyor
SUNU
İfade özgürlüğünü kısıtlayan, yazınsal hayat karşısında ciddi bir baskı ve tehdit oluşturan hatta adı cinayet davasında tutanaklara geçen TCKnın 301. maddesi yeni mağdurları ve değişiklik tartışmaları ile gündemdeki yerini koruyor. Madde daha yürürlüğe girmeden Adalet Bakanı Cemil Çiçekin TCKnın 301. maddesi sokaktaki vatandaşları değil entelektüelleri aydınları ilgilendiren bir sorundur açıklamasının pratikte gerçekleştirilen yargılamalarla doğrulandı. Şimdi ise 301. maddeden açılacak davalarla ilgili Adalet Bakanlığından izin alınması gündemde. O zaman burada sorulması gereken soru şu 301. Maddenin ilham kaynağı olan eski TCKnın 159. Maddesinde de Adalet Bakanlığından izin alınıyordu. Değişen ne oldu? İfade özgürlüğü karşısındaki engeller kalktı mı? 159dan sonra aydın, sanatçı, gazeteci ve yazarlar karşısına öcü gibi çıkan Türkiye demokrasisinin kara lekesi olarak tanımlanan 301 madde neleri ve kimi korudu?
301den 159a dönüş
TCKnın Türklüğe hakaret fiilini düzenleyen 301. maddesi Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dinkin yargılanması ve davalarda hedef haline getirilip katledilmesi ile Türkiye gündemindeki yerini değişiklik tartışmaları ile aldı. AKP Hükümeti iktidar olduğu günden bu yana AB yolunda insan hak ve özgürlükleri adına cilalı adımlar attı. Ancak otorite sevdasından bir türlü vazgeçmedi. 301in hedefine takılan herkes yargılanmaya başlayınca ve sesler biraz daha yükselince birbirinden parlak değişiklik önerileri gündeme geldi. Ancak amaç, demokrasi ve ifade özgürlüğünü genişletmek değil değiştirmiş gibi yaparak yola devam etmek.
İfade özgürlüğünü kısıtlayan ceza yasası önceden 159ken, sonraları 301 olarak değiştirildi. Avrupa ülkelerinin ısrarları nedeniyle AKP hükümeti, 301de Türklüğü kelimesi yerine Türk Milletini, Cumhuriyeti kelimesinin yerine de Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak değiştirmeyi planlıyor. Hazırlanan tasarı (1) Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini veya Türkiye Büyük Millet Meclisini, Türkiye Cumhuriyeti hükümetini, devletin yargı organlarını, askeri veya emniyet teşkilatını alenen aşağılayan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2)Eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz şeklinde olurken, ceza yılı 3ten 2e düşürülmesi planlanıyor. Açılacak davaların Adalet Bakanlığının iznine tabi tutulması ise bir başka öneri ki bu uygulama zaten eski TCKnın 159 maddesinde uygulanıyordu. Değişiklik önerileri tartışıla dursun asıl istenen 301in kaldırılması ve ifade özgürlüğü önündeki engellerin kaldırılması.
İstanbul Sultan Ahmet Adliyesinde yargılanan Gazeteci- yazar Ragıp Zarakolu, 301. maddeyi TCKnın 301.maddesi, eski TCK yasasının 159. maddesinin daha kötü hale getirilmiş bir biçimi sözleri ile tanımlarken, 159. maddenin basını daha çok taciz eden bir madde olduğunu esas olarak, faşist İtalyan ceza yasasından aktarıldığını dile getirdi.
Örneğin Çetin Altan, yerli basının duayeni sayılır. Belki yüzlerce defa 159. maddeyi ihlalden dolayı yargılanmıştır. Devletin, yurttaştan üstünlüğünü esas almakta olan bir yasa. Devleti bir çeşit kutsal olarak göstermekte ve kutsallığa hapsetmekte olan yasa 301. Düşünceyi kısıtlayan bu iki madde de, devleti ve diğer organlarını her türlü eleştiriden uzak tutmaya çalışmaktadır. Bunun, tabii ki de çağdaş demokrasi ile bağdaşması mümkün değil diye konuştu. 159. maddeye karşılık reform adı ile sunulan 301in daha kapsayıcı ve kötü bir şekilde kullanıldığını ifade eden Zarakolu, 301in ideolojik bir yaklaşım olduğunu dile getirdi.
Yeniden Adalet Bakanlığından izin mi isteyecekler?
Zarakolu, Bu madde ile sadece devlete değil, milliyetçilere de yapılan her türlü eleştiri engellenmek istendi. Düşünce için açılan davam tipik olarak devam ediyor. Şu sıralar, yeni bir yasa değişikliği söz konusu. Bazı kelimelerin değişmesi ile yapılacak bir yasa değişikliği bu. Bu maddeden sonra davalar, Adalet Bakanlığının izniyle açılacakmış. Ama benim açımdan hiçbir durum değişmiyor. Zaten davam, 2004 yılı sonunda Adalet Bakanlığının izni ile açılmıştı. İlk 159la açılan davam, 301le devam etmişti. Böylece davalarım, 3 yıl sürdü. Şimdi, yargılanmalarımda ne değişecek ki? Adalet Bakanlığından bir daha izin mi alınacak, evet ya da hayır demesi mi istenecek. Hem 159. madde, hem de 159. maddenin geniş şekli olan 301. madde, hukukla asla bağdaşmıyor. Yeni bir madde hazırlanması bir şeyi değiştirmeyeceği gibi sorunu çözmez. İdeoloji taşıyan bu madde tümüyle kaldırılmalıdır şeklinde konuştu.
301den tehdit
301 mağdurları arasında Orhan Pamuk, Elif Şafak, Hrant Dink, Perihan Mağden, Baskın Oran, İbrahim Kaboğlu, Murat Belge, Haluk Şahin, İsmet Berkan, Hasan Cemal, Ragıp Zarakolu, Sarkis Seropyan ve Arat Dink gibi yazarlar ve bu isimlerin yanı sıra kitle örgütü temsilcileri, çevirmenler, siyasi parti yöneticileri, insan hakları savunucuları yer aldı. 301den açılan davaların 4 yıl sürdüğü bile oldu. 301 davalarında, genellikle linç girişiminde bulunmak isteyen ülkücü gruplar duruşmalarda yer aldı. Ünlü Yazar Elif Şafak, Nobel ödüllü Yazar Orhan Pamuk ve Yazar Perihan Mağdenin duruşmalarında da, milliyetçi gruplar arbede çıkarmış ve yazarları linç etmek istemişlerdi. İnsan Hakları Derneği eski İstanbul Şube Başkanı Avukat Eren Keskin, yargılanması dolayısıyla mail, telefon ve sokakta tehditlere maruz kalmıştı. Şafak, Pamuk ve Mağden haklarında açılan davalar, hem Türkiye hem de Avrupadan gelen tepkiler üzerine düştü.
Amaç gözdağı vermek
Dink ailesinin avukatı Bülent Akbay da tıpkı müvekkili gibi 301. maddenin mağdurlarından. Akbay, Hrant Dink in katledilmesi ile ilgili görülen duruşmada konuşmalarından dolayı hakkında dava açıldı. Akbay süreci şu sözlerle özetledi; Hrant Dink davasının müdahil avukatlarında biri olarak, davanın soruşturmasının daha derinleşmesi için çeşitli taleplerde bulundum. Özellikle cinayeti işleyen devlet görevlilerinin sanık koltuğuna oturmasını talep ettim. Taleplerim doğrultusunda hakimin, gereksiz uyarıları ve talimat verircesine karşı tutumu karşısında avukatların efendileri bulunmaz şeklinde beyanda bulundum. Daha sonra Hrant Dinkin gerçek katillerinin bulunması amacıyla taleplerimi sıraladım. Taleplerimi sıraladıktan sonra, davanın zapta geçmesini talep ettim ve zapta geçti. Hakimlerin şikayetçi olmamasına rağmen savcılık, davada yaptığım savunmadan dolayı hakkımda soruşturma açılması için Bakanlıktan izin istemiş ve Bakanlık da bu izni onaylamış. Burada asıl amaç, müdahil avukatların davada talep ettikleri ve özellikle Dink cinayetinin arkasında olan devlet görevlilerinin yargılanmasını önlemek ve de bunları dile getiren avukatlara da göz dağı vermektir. Ülkeyi veya çeşitli kurumları koruduğu gerekçesiyle 301 savunulsa da, Türkiyenin aydınlıktan, emekten ve doğrudan yana taleplerini dile getirenler 301, demokrasinin üzerinde sallanan kılıç gibi.
Bu nedenle 301, ülkeyi karanlığın içine ve yer altı tezgahlarına sokulmasını savunanların savunucusudur diyen Akbay, 301. maddenin doğrudan doğruya düşünce ve ifade özgürlüğüne vurulan bir kelepçe olarak görüyor. Akbay da maddenin değiştirilmesinden değil tamamen kaldırılmasından yana.
Değiştirmek bir şey ifade etmez
Maddenin tek başına değiştirilmesinin anlamı olmayacağına değinen Doç. Dr. Yücel Sayman, TCKnın 301.maddesinde yapılacak değişiklik için söylenecek tek bir şey var. 301de yapılacak değişiklikler, düşünce özgürlüğünün sınırlandırılmasını ortadan kaldırmaz. Özü bakımından da, içerik bakımından değiştirmesi bir şey ifade etmez. Tamamen ortadan kaldırılmalı. 301ler ortadan kalkmadığı sürece, düşünceler özgür bırakılmaz şeklinde konuştu.
YARIN: 301: Türkiyenin resmi ideolojisi
Hazırlayanlar: Serpil Savumlu/ Nihal Topal