Od’daki ‘bizim Yunus’ mu?
İşgallerle ilgili saptama doğru. Ne var ki, bu durumda oluşan dayanışma ve tekkelerin gerekliliği doğrudan söyleniyor. Anadolu’daki dayanışma örgütleriyle birlikte dinin gerekliliği de gündeme geliyor: “Bu topraklarda asıl dert Allah’a isyan idi. Bütün bu olanlar O’nu unutmaktan oldu. Şimdi bozkır insanı ne çekiyorsa Allah’a sırtını dönmekten çekiyor. Halkın yegane tesellisi olan şu bacılar, ahiler, zaviyeler, tekkeler, pazarlar, şehirler ve kasabalar işte bu yüzden birer umuttur. Mazlumların her sebeple müracaat ettikleri velilere ait ribat ve tekkelerdir ki son dilimini komşularıyla paylaşan insanın kurtuluşudur. Yoksa bu halk bunca zulüm karşısında tuz olur dağılır, buz olur erirdi. Herkes bilir ki iktisadi teşkilat ahlaki teşkilattan sonradır.”
YUNUS’UN YİTEN KİMLİĞİ
Od’da olayları, Yunus’un şiirlerini eleştiren Molla Kasım anlatıyor. Bu durum olayların şer’i ifadesini hafifletebilir. Doğrudan dinsel gerekliliklerin vurgulanmasını da hoş gösterebilirdi. Eğer Yunus farklı bir sesle konuşsaydı.
Od’da Yunus Emre, daha önce yazılmış Yunus anlatılarından farklı olarak çoluk çocuk sahibi olarak anlatılır. Anadolu’nun yaşadığı işgal ve saldırıların bir yansıması olarak Yunus’un oğullarından biri açlıktan ölecek öteki de kargaşada yitecek ve işgalcilerden bir işkencecinin Tanrıtanımaz çırağı olacaktır. Derviş baba, işkenceci oğul. Bu çelişki sıradan bir anlatıyı bile çağdaş bir romana dönüştürmeye yeterli önemdedir. Ne var ki, İskender Pala, ‘bizim Yunus’u evliya yapmaya yatkın bir roman yazmak için yola çıkmıştır. Yunus’un sıradan köylü, çaresiz kimliği, kendine benzer kişilerin hayatını savunuşu çeşitli mucizelerin ağırlığı ve ışıltısı altında yiter. İnkarcı ve kendini terkedilmiş sayan oğul ile ermiş, ozan babanın karşılaşmasının büyüsü de .
Od’u , pek çok Yunus Emre anlatısı okumuş, Yunus metni yazmış biri olarak merakla okurken hep aynı soruyu sordum: “Bu bizim Yunus mu?”
Od, İskender Pala, Roman, CD ilaveli, Kapı Yayınları, 359 sayfa
Evrensel'i Takip Et