10 Ağustos 2008 00:00
Tuzlada değişim nasıl oluyor?
Son yıllarda kamuoyunda en fazla gündeme gelen işçiler, Tuzla Tersane işçileri oldu. Patronların aşırı kâr hırsı ve almadığı iş güvenliği önlemleri nedeniyle peş peşe yaşanan ölümlü iş kazalarıyla Türkiye gündemine gelen tersaneler bölgesi, hükümetin, patron örgütlerinin, sendikaların ve siyasi partilerin yüzünü tersanelere ve buradaki çalışma koşullarına dönmesine neden oldu. Sadece son iki yılda 50ye yakın işçinin alınmaya iş güvenliği önlemleri nedeniyle öldüğü tersanelerde, artan kamuoyu baskısı ve işçilerin yaptıkları eylemler, patronları iş güvenliği önlemleri almaya mecbur bıraktı. Yine bugüne kadar ölümler karşısında harekete geçmeyen Hükümet ve diğer yetkililer, tersaneleri denetlemeye, önlem almayan tersanelere cezalar kesmeye başladı.
Tüm bu yapılanlara rağmen tersanelerde değişmeyen tek şey ölüm oldu. Bu yılın ilk sekiz ayında meydana gelen kazalarda ölen işçi sayısı 13. Son olarak geçen önceki hafta Gemsan Tersanesinde meydana gelen patlamada İbrahim Çelik isimli işçi hayatını kaybetti. Son ölümle beraber alındı denilen iş güvenliği önlemlerinin tersanelerin geneline yansımadığı bir kez daha görüldü.
Ölümler yaşanmaya devam ederken tersanelerde yaşanan bazı değişimler ise tersanelerde yaşanan yeni bir dönemin işaretini veriyor. Zira bir çok tersanede artık kurulmayan iskeleler kuruluyor, verilmeyen çivili ayakkabılar ve baretler veriliyor. Bez maskelerin yerini daha kaliteli maskeler almış durumda. Bugüne kadar taşeronların önemli bir bölümünün yatırmadığı sigortalar yatırılmaya başlandı. Hatta bazı tersaneler taşeronluk sisteminden vazgeçmek için çalışmalara başlarken bir çok tersane de taşeronluk sistemini kontrol altına almaya başladı. Taşeronlar işçilerle iki yıllık sözleşmeler imzalamaya başladı.
Tüm bu yaşananlar tersanelerdeki değişimleri gözler önüne seriyor. Tersanelerde bu süreç yaşanırken kadrolu ve taşeron işçilerle, sendikalı ve sendikasız işçilerle ve sendikacılarla, tersanelerde yaşanan gelişmeleri, verilen mücadeleleri, işçilerin durumunu ve yapılması gerekenleri konuştuk.
Eskisi gibi değil
Artık bir çok tersanenin girişinde, işçileri uyaran büyük tabelalarda Önce iş güvenliği yazısı dikkat çekiyor. Daha önce yapılması halinde bir çok ölümlü kazanın önüne geçecek iskeleler kurulmaya, kurulan iskeleler ise denetlenmeye hatta çevresi de filelerle kapatılmaya başlandı.
Sigorta ödemelerinden, taşeronluk sistemine, çalışma saatlerine kadar bir çok konuda patronlar adımlar atmak zorunda kaldılar. Tersane işçileri, tersanelerde mücadele veren kesimler bu sürecin kalıcılaşması ve daha ileriye taşınması için yapılması gerekenleri anlattılar.
İşçiye güven verilmeli
Murat Günaydın 6 yıldır tersanelerde çalışıyor. Kaynakçı ustası olan Günaydın, tersanelerde bir çok şeyin değiştiğine inanıyor.
Eskiden iskeleler kontrol edilmezdi, şimdi kontrolsuz iş yapılmıyor kapalı yerlerde fanlar konulmazdı şimdi konuluyor. Malzeme isterken azarlanırdım şimdi yok bunlar diye çalıştığı tersanede yaşanan değişimleri anlatan Günaydın, sözleşmeli işçilik düzenine geçilirken ücretlerin düşürüldüğünü ifade etti. Sözleşme imzalanmadan önce 1250 YTL aldığını şu an 1000 YTL aldığını söyleyen Günaydın, alınan önlemlerin ve yapılan düzenlemelerin işçiden bir şey almaması gerektiğini dile getirdi. Sürekli bir işte çalışmanın önemli olduğunu belirten Günaydın, ağır sanayi de çalıştıklarını, aile geçindirdiklerini belirterek, emeklerinin karşılığını almak istediklerini ifade etti.
Tersanelerde kazanımların korunması için öncelikle işçilerin bir birine güvenmesi gerektiğini dile getiren Günaydın, Firmada 140 kişiyiz, 60ımız greve katıldık. Diğerleri birlik olmadı, bu şekilde kazanamayız. Onları da mücadeleye çekecek yöntemler bulmalıyız. Hepimizin ezildiğini görmemiz gerekiyor diye konuştu.
Kazanımların sürekli olması için kontrollerin devam etmesi lazım diyen Ganaydın, İşçilerin mücadeleye dahil olması için güven vermeliyiz. Yoksul, işten atılmaktan korkan işçiyi, işten atılırsam kiramı veremem diyen işçiye güven vermek zorundayız diye konuştu.
1998den sonra her şey değişti
Salih Irmak 1994 yılından buyana tersanelerde çalışıyor. En çok ilk dört yılını özlediğini ifade ediyor. Tersaneler de o zamanki çalışma düzeni yok. O zaman sıfır gemide 08.00-16.00, tamirde 08.00-17.00 çalışırdık. İki defa çay molamız vardı. Çay yoksa ayran verilirdi. O zamanki şartlar 98e kadar güzeldi. Sonra sıfır gemide 08.00-18.00, tamirlerde 08.00-19.00a bile çıktığı zamanlar oldu. İyi para alıyorduk. 5-6 tane taşeron vardı diye tersanedeki ilk yıllarını anlatan Irmak, 1998 yılından sonra tersanedeki koşulların hızla değiştiğini ifade etti.
Taşeronluğun yaygınlaşmasıyla birlikte, iş güvenliği kurallarının, ücretlerin kötüleşmeye başladığını, çalışma saatlerinin arttırıldığını belirten Irmak, tersanede işler büyüdükçe çalışma ortamının kötüleştiğini dile getirdi. 1994 yılından bu yana sadece 800 gün sigortasının gözüktüğünü belirten Irmak, özellikle 1998 yılından sonra sigorta primlerinin yatırılmadığını ifade etti. 2000 yılında 55 YTLye işe çağırırlardı, şimdi de aynı fiyata çağırıyorlar diyen Irmak, son gelişmelerle ücretlerinin daha da düştüğünü söyledi.
Göz boyuyorlar
Tersanelerin kamuoyunda tartışılmaya başlandığı son iki yılda da bu konuda bir değişim olmadığını belirten Irmak, alındı denilen önlemlerin ise göz boyamaktan ibaret olduğunu dile getirdi. Kimse sahaya girmiyor. Tamir gemileri hala ölüm saçmaya devam ediyor. İçeri girince çok şeyin değişmediğini görüyorsunuz. Hâlâ haksızlığa ses çıkarınca işten atılıyorsun diyen Irmak, Usta çırak yok. 2 gemide çalışan işi öğrenmeden usta oluyor. Adamı eğiteceksin, okuma yazma bilmeyeni sokmayacaksın, burada sigara içilmez diyor kaynakçıyla boyacı aynı yerde çalışmaz bunu engelleyeceksin, elektriği LPGyi, kaynağı öğreteceksin, sonra kazaları azaltacaksın diye konuştu.
İşçilerin eylemlere katılmaya korktuğunu söyleyen Irmak, Buraya gelen zaten ölümü göze alarak son çare olarak geliyor. Bu arkadaşlara güven verilmeli, sendika burada bir sistem kurmalı, aylıkçı sisteme geçilmeli, taşeron kaldırılmalı diye kendi çözüm yolunu anlatıyor. Göstermelik iyileştirmelerle, tersane kapatmakla tersanelerin düzelmeyeceğini söyleyen Irmak, herkese görev düştüğünü dile getirdi.
Kadrolu işçi alana hakim
Kadrolu işçilerle taşeron işçiler arasında fark olmadığını belirten ismini vermek istemeyen bir işçi ise, Onlar bize farklı gözle bakıyorlar, rahat diyorlar ama öyle değil. Tüm işlere koşturuyoruz. Ama düzenli çalışıyoruz. Yaptığı işin bilincinde ne yapacağını biliyor, devamlı aynı yerde aynı işi yapıyor kendini yıpratmıyor. Daha usta işçi kaliteli yapıyor, kadrolu işçi taşeronlarda kaliteli ama aceleye getirdikleri için kalite düşüyor. Kaldı ki bir çok defa taşeronun işini baştan yaptığımız oluyor. Kazalarda daha dikkatli kadrolu işçi. Aynı yerde alana hakim malzemeyi tanıyor işin neresinde noksanlık olduğunu biliyor, yüksekte dolaşırken önlem alıyor, iskele kurdurmadan çıkmıyor yukarıya. Taşeron acele yapıyor emaneten kalas ya da ızgara koyuyor onu sıkıştıran birileri var, bugün bitecek diyor sonra kaza oluyor. Ama biz eksiklik varsa çalışmıyoruz diye çalışma sistemlerini anlatıyor.
Son süreçte çalıştığı tersanedeki değişimleri de anlatan işçi şöyle konuştu: Bizde eskiden tersane denetlemiyordu, şimdi yangıncısı güvenlikçisi gibi bir çok önlem daha fazla alınıyor. Sadece baret tak denmiyor. Şimdi iskelenin sağlamlığına bakılıyor, iskele kurulunca rapor sunuluyor denetleniyor kağıt imzalatılıyor. Çalışılsın denirse çalışma başlıyor. İyi gelişmeler bunlar, bunları korumak zorundayız.
Patronlar kadrolu işçileri Dok Gemi-İşe örgütlüyor
Tersanelerde çalışan kadrolu işçiler taşeron işçilere göre daha avantajlı gibi görülüyorlar. 7.5 saat çalışan kadrolu işçiler, iş güvenliği önlemleri konusunda daha şanslılar. Sigortaları aldıkları ücret üzerinden ödenen kadrolu işçilerin önemli bir bölümü Dok Gemi-İş üyesi. Görüştüğümüz kadrolu işçiler bu avantajların yanında taşeron işçilerle aynı işi yaptıklarını tek avantajlarının sürekli çalışmak olduğunu dile getirdiler. Kadrolu işçiler işten atılmamak için isimlerinin haberimizde yer almasını istemediler.
170 kadrolu işçinin çalıştığı bir tersanede çalışan işçi, 4 ay önce Dok Gemi-İşe üye yaptırıldıklarını anlatıyor. Tersanelerin çok tartışıldığı dönemdi. Sendikacılar geldi, müdürler vardı, bizi sendikalı yaptılar. Sonra sözleşme yaptılar. Üye olduğumuz için işçilere bir defaya mahsus 50 YTL verdiler. Bunun dışında bir şey olmadı diye sendikalaşma sürecini anlatan işçi, sendika geldikten sonra çalışma koşullarında herhangi bir değişiklik olmadığını dile getirdi.
Sendikacılarla görüştüğünü, sözleşme taslağını istediğini belirten işçi, henüz taslağın ellerine geçmediğini dile getirdi. İşçilerin sendikayı patronun getirdiğini bildiğini söyleyen işçi, Kötü de olsa sendikalı olmayı destekleyenler var. Ama işçinin hakkını savunan bir sendika istiyoruz diye konuştu. Kadrolu işçilerin Limter-İşi desteklediğini ancak güvenmediği için eylem ve etkinliklerine fazla katılmadığını söyleyen işçi, Sendikayı ideolojik olarak görüyorlar. Bu kırılırsa işçiler onları destekler diye konuştu.
YARIN: Örgütlenme Zamanı
Hazırlayan: Ercan Karakaya
Evrensel'i Takip Et