19 Ekim 2008 00:00

cızırtı


Biz de biliyorsunuz beş bin tane dizi çekiliyor, on beş bin tane dizi yayınlanıyor, tekrarlarıyla. Yine de dizi ithal edecek kapasitemiz var, maşallah. Dizmeye doyamıyoruz.
Brezilya’dan, Amerika’dan, Yunanistan’dan, Fransa’dan, neresi denk gelirse... En son İran’la TRT anlaşma yapmış diye duyduk. Pusuya yattık bekliyoruz hacı.
İlk duyunca itiraz eden çok oldu. İşte efendim İran’da dizilerde ibadet şartı varmış, bizim cinler de bolca dini mesajı, bizzat hocadan getirterek seyirciye yedirmeye niyetlenmiş.
Bana sorarsanız, merak ediyorum. Amerikan dizilerini yıllardır izledik de başımız göğe mi erdi? Bir köşede yapsın o ibadetini, ben İran dizisini izlemek istiyorum açıkçası. İran sinemasına bakıyorum, adamlar almış yürümüş. Televizyona da oradan bir şeyler düştüyse, ne ala.
Ha bu ithalatçıların niyeti başka tabii. Çünkü bizim kanallarda diyelim ibadet mecburi değil. Ama bunların da öyle huyları var ki, sanırsınız gelinlik kızınıza talip olmuşlar. Maşallah televizyonların içkisi yok, kumarı yok, sigarası yok, küfürü yok. Küfürü yok derken, kafa o kadar sıyırmış ki, “Ağanın bipinin üstüne bip olur mu lo?” diyen Kibar Feyzo izletiyor. O derece.
Böyle huyları olan bir televizyon ortamı, beş vakit namaza başlarsa neden yadırgayalım? Kendilerine de kolaylık olur diye düşünmüşler. O yabancı filmler neler çektiriyordur adamlara. Her sahnede bir, çok afedersiniz, alkollü içecek, öteki elinde sigara. Elinde tutsa iyi, arada da ağzına götürüyor. İşin yoksa, ikisini birden mozaikle. İran dizisi ne güzel, sansüre gerek bırakmaz.
Dünyanın dizisini izledik yetmedi. Getirin, İran’dan da getirin.

ivis vadiye indi
(Yer: Kurtlar Vadisi dizisinde İskender’in hücresi. Polat Alemdar eli kolu bağlı durmaktadır. İsmini Vermek İstemeyen Seyirci İVİS, Polat’ı meşgul değilken yakalayınca, sormak istediği soruları sormaya karar verir.)
İskender: Konuşmadı madem, konuşturan hap verin buna.
İskender’in adamı: Yut lan. Hah, yuttun mu?
İVİS: Arkandan tükürüyor, görmüyor musun?
Polat Alemdar: Aman abi, gözünü seveyim n’aptın?
İVİS: Bırak kardeşim. Daha ilk dakikadan ötmeye başladın, gözümden düştün sen.
Polat Alemdar: Abi ben onları oyalıyorum.
İVİS: Gördük koskoca Polat Alemdar’ı salya sümük. Kimi kandırırsan kandır. Zaten dünyanın en salak işkencecilerine düşmüşsün, bunları kandıramayana sizin dizide rol vermek lazım.
Polat Alemdar: Anlamadım abi?
İVİS: Açıklayan haptan verelim? Kırmızı ışık da güzelmiş. Boşver bunu da, geçen bir haber duydum. Bir dizide 411 cinayet, 152 yaralama, 191 taciz varmış. İsmini yazmamışlar. Sizin dizi mi bu?
Polat Alemdar: Konuşmam ben, konuşturamazsınız.
İskender’in adamı: Adam konuşmadı ya, bak görüyor musun...
İVİS: Konuşmazsan anlamayız sanki. Bu kadar salak bakıcıyı bulup da kaçamadığına göre, kırk gün bu kırmızı ışıklı odada kalmak istedin demek. Ama biz orada sıkıldık be kardeşim. O yüzden Memati’yi durdurdum işte. Hop, söylemeyecektik değil mi onu...
televizyonunu yeni açanlar için
h Televizyon dizilerinin onda dokuzunun konusu başka yerden arak olabilir. Ama yine de, insan biraz şekil şemal yapıyor, bir şeyler katıyor da, yeni bir şey gibi izletiyor. Fakat, tanıtımları dönmeye başlayan Karamel dizisi hiç öyle değil. Karamel adını, sürmeli Ahu Türkpençe’yi görünce kuşkulanmıştım ama “Yok canım” dedim. O kadar da olmaz. Daha geçen yılın filmi bu. Fakat o kadar da olmuş. İsim de filmden, fragmanda görünen ağda sahnesi de, filmdekinin plan plan aynısı. Makyaj aynı diyorum ya. Tek olumlu yani, çaktırmadan araklamamışlar. Açık açık söylüyorlar, “Uyarladık” diye. Söyleyince oluyor mu? O zaman biz hiç film izlemeyelim. Dünya sineması falan yerinde kalsın. Türk televizyonu çakmasını yapar nasılolsa. h Avrupa Yakası’ndaki yeni gözdem Dilber Koçarslanlı. Binnur Kaya resmen döktürüyor. Bugüne kadar şiveli konuşan ne çok karakter geldi geçti. Yalnızca Avrupa Yakası’nda onlarcasını gördük. Dilber Koçarslanlı’da öyle bir şey var ki, karakterini veren şivesi değil. Çünkü Binnur Kaya şive yaptı diye komik olduğunu sananlardan değil. Dili abartılı değil, gayet yerinde. Özellikle de küçük oyunculuklarla o kadar güzel bir iş çıkarıyor ki, artık galiba en çok merakla beklediğim karakter o oldu. Dizide giderek önem kazanan bir yere oturursa şaşırmayın.
h Özcan Deniz, bugüne kadar oynadığı bütün dizilerde başkası tarafından seslendirilmişti. Kendi sesini kullandığı filmler var, oralarda çok başarısız olduğu söylenemez. Ama televizyon ekranında ağa olmasa da, aşık bir Özcan Deniz’i kendi ince sesiyle görmek insana çok tuhaf geliyor. Ses, oyunculuğa da çok şey katıyor tabii, asıl karizmaya daha çok şey katıyor. Özcan Deniz’in kendi sesi kötü olduğundan değil, galiba alışkanlık meselesi. Öyleyse, buna da alışırız.
Çağdaş Günerbüyük

Evrensel'i Takip Et