28 Ekim 2008 00:00
Cumartesi ve pazar günleri İstanbul Barosu seçimleri yapıldı. Seçimde, toplam 23 bin 573 avukattan 16 bin 870i oy kullandı. Yasal düzenlemede seçime katılmayanlara para cezası verileceğinin mevcudiyetine rağmen 7 bin kadar avukat oy kullanmamayı tercih etti. Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayında yapılan seçimde Önce İlke Grubu adayı Muammer Aydın 5 bin 619; Çağdaş Avukatlar Grubu adayı Kemal Aytaç 4 bin 362; Hukukun Üstünlüğü Platformu adayı Şadi Çarsancaklı 3 bin 649; Katılımcı Avukatlar Grubu adayı Mebuse Tekay 2 bin 450; Birlik Grubu adayı Uğur Yetimoğlu 559 ve Savunma Avukatları Grubu adayı Muhittin Köylüoğlu ise 231 oy aldı.
Çağdaş Avukatlar Grubu, bu kez de seçimi kazanamadı. Altı senedir İstanbul Barosunu yöneten Önce İlke Grubu yeniden kazandı. Başarılarını Onuncu Yıl Marşı ile kutladılar.
Bir önceki seçimde ÇAG içinde olan KAV Grubu ile ÇAGın aldığı oylar toplandığında Önce İlke Grubuna 1200 fark atılıyordu. Yani, ÇAG bölündüğü için seçimi kaybetti.
ÇAGın otuz yıldır içinde olan KAV Grubu, bu seçimler öncesi ÇAGın belirleyici özelliği olan önseçime itiraz ederek ayrı bir grup oluşturmuştu. Bilindiği gibi, ÇAG, baro seçimlerine bir süre kala kendi grubu içinde bir önseçim yapıyor. Bu önseçimle başkan, yönetim, disiplin ve denetleme kurulu adaylarını belirliyor. Bugüne kadar önseçimler 2 bin 500 ile 4 bin kadar avukatın katılımı ile yapılmıştı.
KAV Grubunun önseçime itirazları önseçimin her zaman en iyi adayları ortaya çıkarmadığı şeklinde. Onlar, kanaat önderleri dedikleri bir büroya sığacak sayıdaki avukatın ÇAG adaylarını belirlemesini savunuyor. Nitekim (kendilerine katılımcı sıfatını layık görmelerine rağmen) başkan adayları Mebuse Tekay ve diğer adaylarını da böyle belirlediler.
KAV Grubunun başkan ve yönetim kurulu adaylarının hemen hemen hepsi daha önce ÇAG önseçimlerine katılmış ve başkan adayı, yönetim kurulu adayı olarak seçilmişlerdi. Hatta, içlerinden bazıları ÇAG Grubunun İstanbul Barosu yönetiminde olduğu dönemlerde yönetim kurulu üyeliği de yapmıştı.
KAV Grubunun, baro seçimlerini kazanma şanslarının hiç olmadığı ve ÇAG içinde olduklarında kazanma şansının çok büyük olduğu koşullarda niye ayrı bir grup olarak seçime girdiğini açıklamak çok zor. Otuz seneden sonra neden ayrı bir liste yapmayı tercih ettiler? Anlamak mümkün değil. Broşürlerinde yazdıkları durumlarını açıklamaya yetmiyor. Önce İlkenin seçimleri kazanmasına yardımcı olan tutumlarını nasıl açıklayacaklar merakla bekliyoruz.
Şimdi, seçim sonuçları üzerine bilinen sözler tekrarlanacaktır. Solcuların bölünme hastalığı, kariyerizm tutkusu, solcuların akılsızlığı vs. üzerine bir süre konuşulacaktır. Ama, bütün bu sözler durumu açıklamaya yetmeyecektir.
Kimileri de herkes layık olduğu şekilde yönetilir diyecektir. Ya da avukatların siyasi bilincinin mevcut durumu yarattığı söylenecektir. Bütün söylenenler, günümüzde demokrasi ve emek güçlerinin birliğinin ne kadar gerekli ve acil olduğu gerçeğini değiştirmeyecektir.
Kamil Tekin Sürek
Evrensel'i Takip Et