03 Şubat 2009 00:00

Hoştan’dan Susurluk itirafı

Ergenekon’un 46. duruşmasına, Susurluk hükümlüsü Sami Hoştan’ın ‘Çatlı’nın çantası bende’ itirafı damgasını vurdu

Paylaş

Abdullah Çatlı’nın hayatını kaybettiği Susurluk kazasında kaybolan çantası, Sami Hoştan’dan çıktı. Kazanın meydana geldiği 3 Kasım 1996’dan beri kayıp olan çanta itirafı, Ergenekon davasının dünkü duruşmasında, her iki davanın sanığı ‘Arnavut Sami’ lakaplı Sami Hoştan’dan geldi. Ancak Ergenekon iddianamesine göre çanta, JİTEM’in kurucusu emekli Tuğgeneral Veli Küçük’te.
‘Bulunursa Susurluk çözülür’
12 Ocak 1999’da İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şubesi’nde, Haluk Kırcı’nın anlatımına göre Çatlı, bu çantayı yanından ayırmazdı: “İçinde Mikro Uzi marka bir silah, telefon fihristi, şahsi belgeleri ve günlük benzeri bir defteri vardı. Bordo kaplı telefon fihristinde bütün ilişkilerini yansıtan telefon numaraları yazılıydı. Çanta ise şifreli ve kahverengi deri kaplıydı. Bu çanta kazadan sonra kayboldu. Eğer çanta bulunursa Susurluk çözülür. Çatlı bütün ilişkilerini o defterine yazıyordu.” Çatlı’nın ‘ülküdaşı’ Haluk Kırcı, 13 yıldır kayıp olan bu çantayı böyle anlattı ve Susurluk davası ile Ergenekon davasının sanığı ‘Arnavut Sami’, Silivri Cezaevi’nde Ergenekon davasının dün görülen 46. duruşmasında, çantanın kendisinde olduğunu itiraf etti.
‘Çantanın içinde evrak yok’
Hoştan, dün görülen duruşmada, Serhan Bolluk’un sorgusu sırasında söz alarak, 13 yıldır sakladığı gerçeği açıklamak için davanın karar gününü beklediğini, ancak artık dayanamadığını belirtti. Çantanın içinde 26 bin mark ve önemli evraklar olduğunu ifade eden Hoştan, kazanın ardından parayı ve Çatlı’nın kızının kolyesini Çatlı’nın eşine teslim ettiğini söyleyerek, “Kendisine ‘Bu çanta bende kalsın’ dedim. O da ‘Tabii ki kalabilir’ dedi ve çanta bende” diye konuştu.
Kazayı duyduğunda olay yerine gittiğini dile getiren Hoştan, Çatlı’nın cenazesini alan ve gömenin kendisi olduğunu söyledi. Mahkeme başkanına “Çanta da bende. Karar günü size teslim edeceğim” diyen Hoştan’a, çantanın boş olup olmadığı soruldu. Çantanın içinde herhangi bir belge ve bilginin bulunmadığını ileri süren Hoştan, belge ya da bilgi bulunması halinde bundan mutlaka haberinin olacağını ileri sürdü.
Bucak’ın teslim ettiği belgeler
Eski Milletvekili Sedat Bucak’ın Susurluk kazasında kaybolan Abdullah Çatlı’ya ait çantadaki bazı belge ve fotoğrafları, 8 yıl aradan sonra İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ne teslim ederken, bazı belgeleri sakladığı öne sürülmüştü. Abdullah Çatlı’nın yakın arkadaşı Haluk Kırcı’nın 5 yıl önce İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şubesi’ndeki ifadesinde Çatlı’nın kayıp çantasına ilişkin verdiği bilgiler ile Bucak’ın mahkemeye teslim ettiği belgeler arasında farklılıklar bulunması dikkat çekmişti.
İddianameye göre Küçük’te
Ergenekon iddianamesinde, Tuncay Güney’in ifadelerinden alıntılar yapılarak oluşturulan iddialar arasında, çantanın Veli Küçük’te olduğu bilgisi yer alıyor. İddianameye göre kaza sonrasında Çatlı’nın çantasını, ‘Drej Ali’ lakaplı Ali Yasak aldı ve Küçük’e götürdü. Küçük’ün ise olay sonrasında “Allah’tan biz o çantayı şey yaptık, eğer çanta başkalarının eline geçseydi mahvolurduk, bizi bertaraf ederlerdi” dediği de iddia ediliyor. (HABER MERKEZİ)

Susurluk’ta ne oldu?
3 Kasım 1996’da saat 19.25’te Balıkesir’in Susurluk ilçesi dolaylarında yaşanan kazada derin ilişkiler ortaya çıktı. Arabada DYP milletvekili ve korucu aşireti lideri Sedat Bucak, dönemin İstanbul Polis Okulu Müdürü ve eski Emniyet Müdür Yardımcısı Hüseyin Kocadağ, Mehmet Özbay sahte kimlikli Abdullah Çatlı ve Melahat Özbay sahte kimlikli Gonca Us bulunuyordu. Bucak’a ait Hüseyin Kocadağ yönetimindeki Mercedes marka siyah renkli otomobil bir kamyonla çarpıştı. Otomobilden bir tek Bucak kurtuldu.

Arnavut Sami kimdir?
İspanya, Hollanda ve Kolombiya bağlantılı uyuşturucu kaçakçılığı yaptığı öne sürüldü. Eski İstanbul Sheraton Oteli gazinosunun ortaklarından. 2. MİT Raporu’na göre Tarık Ümit’in kaçırılmasından sonra Abdullah Çatlı tarafından Hoştan’a ait çiftliğe götürülüp sorgulandığı iddia edildi. “Suç işlemek için çete oluşturmak” suçundan Özel Harekatçı ve JİTEM’cilerle birlikte yargılandı ve ceza aldı. Davanın sanıkları arasında Ergenekon operasyonu kapsamında tutuklanan Özel Harekat Dairesi eski Başkan Vekili İbrahim Şahin ve JİTEM adına bin kişiyi öldürdüğünü itiraf eden Ayhan Çarkın da bulunuyordu. Hoştan, Ömer Lütfi Topal cinayetiyle ilgili “taammüden adam öldürmek” suçundan Haluk Kırcı ve Ayhan Çarkın’ın aralarında bulunduğu sanıklarla yargılandı. Ayrıca hakkında “uyuşturucu ihraç etmek”, “Türk Parasını Koruma Kanunu’na aykırılık”, “kara para aklamak” gibi suçlardan açılan davalarda yargılandı.
ÖNCEKİ HABER

GENÇLİĞİN SESİ

SONRAKİ HABER

peres gelir teres gider!...

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...