27 Şubat 2009 01:00

Kürtçe anadil talebi mahkemelik oldu


Çocuğunun okul öncesi Kürtçe eğitim-öğretim görebilmesi için Milli Eğitim Bakanlığı’na başvuran Eyüp Demir’in talebi reddedildi. Demir, mahkemeye başvurdu. Konuyu yargıya taşıyan Avukat Öztürk Türkdoğan, davanın sıradan bir dava olmadığını belirterek, “Bu dava eğitim kurumlarında Kürtçenin önünü açabilir” dedi.
Çocuğunun okul öncesi Kürtçe eğitim görmesini isteyen Eyüp Demir, 9 Ocak günü MEB Okul Öncesi Eğitim Genel Müdürlüğü’ne başvuruda bulundu. 4 yaşındaki A.D’nin okul öncesi ve normal eğitim sürecinde Kürtçe eğitim görmesini talep eden Eyüp Demir’in isteği, MEB tarafından reddedildi. MEB, ret kararına “Devletin resmi dili Türkçedir” düzenlemesini içeren Anayasa’nın 3. maddesini gerekçe gösterdi.
TRT ŞEŞ YAYINI NE?
Demir, konuyu yargıya taşıdı. İHD Genel Başkanı ve Avukat Öztürk Türkdoğan aracılığıyla verilen kararın iptal edilmesi için 17 şubat günü Ankara İdare Mahkemesi’ne dava açtı. Mahkemeye sunulan itiraz dilekçesinde, devletin resmi dili değil resmi dilleri olabileceği belirtilerek, “Aksi halde, tek bir dilin varlığını kabul etmek söz konusu olur ki, bu hemen yaşamın kendisine hem de insanların ait olduğu etnik kökenlerin varlığına ve demokrasinin çoğulculuk ilkesine aykırıdır” denildi. Devletin tek dilli olduğunu savunmanın demokratik ve çağdaş bir tutum olmadığı belirtilen başvuru dilekçesinde, TRT 6’da yapılan Kürtçe yayına da dikkat çekildi. Okul öncesi ve okul çağında Kürtçe eğitim ve öğretimin talep edildiği ifade edilen dilekçede, “Davalı idarenin ret cevabında belirtilen husus geçerli olsaydı, TRT yetkilileri ve buna izin veren hükümet yetkililerinin Anayasa’nın 3. maddesine aykırı fiillerin nedeni ile adli, idari ve hukuki yaptırımlarla karşılaşmaları gerekmez miydi” sorusu yöneltildi. Dava dilekçesinde, Türkiye’nin imzaladığı uluslararası sözleşmeler de hatırlatıldı.
YARGI DAVAYI HAKLI BULMALI
Avukat Öztürk Türkdoğan, müvekkillerinin TRT 6’da Kürtçe alfabenin kullanılmasından sonra böylesi bir girişimde bulunduklarını söyledi. Talebin kabul edilmemesine Anayasa’nın 3. maddesinin gerekçe gösterilmesini de eleştiren Türkdoğan, “Böylesi bir gerekçeyi bir hukukçu olarak yadırgadım. Çünkü devletlerin dili olmaz, devletlerin ancak resmi yazışma dili olur” dedi. Açtıkları davanın önemine değinen Türkdoğan, “Türkiye birçok uluslararası sözleşmelere imza atmış bir ülke. Lozan Anlaşması’nın 39. maddesinin 4. ve 5. fıkralarında, herhangi bir Türk uyruğunun gerek özel, gerekse ticaret ilişkilerinde, din, basın yayın ya da her çeşit yayın konularıyla ya da açık toplantılarında dilediği dili kullanmasına karşı hiçbir kısıtlama konulamayacağı açık bir şekilde belirtilmiş” diye kaydetti. Türkiye’nin bu maddeyi çiğnediğini belirten Türkdoğan, Lozan’ın yanı sıra AİHM sözleşmesine ek 1 nolu protokolün ikinci maddesinin de Türkiye tarafından tanındığını hatırlattı. Kimsenin anadilinde eğitimden mahrum bırakılmayacağının bu maddede yer aldığına dikkat çeken Türkdoğan, açtıkları davayı yargının haklı bulması gerektiğini kaydetti. Türkdoğan, taleplerinin uygun bulunmaması durumunda, temyiz mahkemesine başvuracaklarını söyledi. Temyiz mahkemesinin de davayı reddetmesi durumunda konuyu AİHM’e taşıyacaklarını anlatan Türkdoğan, davanın lehlerine sonuçlanması halinde, Kürtçe eğitimin önünün açılacağını söyledi. (Ankara/DİHA)

TÜRK’E DESTEK SÜRÜYOR

DTP Eş Başkanı Ahmet Türk’ün Meclis’teki grup toplantısında yaptığı Kürtçe konuşmaya destekler sürüyor. Hakkari’nin Yüksekova ilçesindeki demokratik kitle örgütü temsilcileri, Türk’e gösterilen tepkilerin de Kürt diline karşı samimiyetsizliğin göstergesi olduğunu kaydettiler.
Türk’ün Kürtçe konuşmasını takdirle karşıladıklarını belirten Yüksekova KESK Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Tahir Tekinalp, Kürt dilinin artık inkar edilemeyeceğini kaydetti. Bir parti genel başkanının Dünya Anadil Günü nedeniyle kendi diliyle konuşması kadar doğal ve haklı bir girişim olmadığını da vurgulayan Tekinalp, gelen tepkilerin de Kürt dili ve kültürüne yönelik tahammülsüzlüğün göstergesi olduğunu dile getirdi.
MASKELER DÜŞTÜ
KURDİ DER
Yüksekova Şube Başkanı Besim Baykal, Kürtçe konuşmaya gösterilen tepkilerin, TRT 6 gibi adımların iyi niyet taşımadığının göstergesi olduğunu kaydetti. Yüksekova Muhtarlar Derneği Yöneticisi Erol Aydın ise Türk’ü, yaptığı konuşmadan dolayı desteklediklerini söyledi. Yüksekova Belediye Başkanı M. Salih Yıldız da, seçimlerin yaklaşmasıyla birlikte Kürt dili ve kültürü üzerine siyaset yapanların maskelerinin Ahmet Türk’ün konuşmasıyla düştüğünü kaydetti. Yıldız, “AKP’nin Kürt oylarını kendisine yedeklemek üzere açtığı, adı Türkçe ancak kendisi Kürtçe olan TRT 6’yı öven yazarlar, genel başkanımızın hamlesi karşısında şaşkına döndüler. Sahte demokratlar, bu hamleye tepki göstererek Kürtçenin nerede konuşulup konuşulmayacağının sınırını AKP’nin çizeceğini beyan etmiş oldular” dedi. (HABER MERKEZİ)

DTP’li adaylara soruşturma
DTP Mardin Nusaybin İlçe Belediye Başkan Adayı Ayşe Gökkan hakkında, 2911 sayılı Yasa’ya muhalefet ettiği gerekçesiyle 2 ayrı soruşturma açıldı. Siirt Ziyaret Belde Belediye Başkanı Adayı Aydın Yaprak’a da seçim bürosu açılışında yaptığı Kürtçe konuşma nedeniyle savcılık tarafından soruşturma açıldı. DTP Nusaybin Belediye Başkan Adayı da soruşturmadan kurtulamadı. (HABER MERKEZİ)

Savcı, Zana için 5 yıl hapis istedi
DEP eski Milletvekili Leyla Zana hakkında açılan davanın duruşmasında cumhuriyet savcısı, Zana’nın 5 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılmasını istedi. Leyla Zana hakkında, 2008’de Londra’da katıldığı bir panelde yaptığı konuşmada “örgüt propagandası” suçunu işlediği gerekçesiyle Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan davanın duruşmasına devam edildi. Duruşmaya Leyla Zana ile avukatları da katıldı. Duruşmada savunma yapan Zana, cumhuriyet savcılığına verdiği ifadeyi kabul ettiğini, ancak panelde kendisine yöneltilen “Öcalan Kürtler için ne ifade ediyor” şeklindeki soruya karşılık olarak, “İnsan için beyin ve yürek ne ise Kürt halkı için de PKK ve Öcalan o demek” yanıtını vermediğini söyledi. Söz konusu cümleyi kendisinin söylemediğini belirten Zana, iddianamede yer alan sözlerin kendisi tarafından söylenip söylemediğini hatırlamadığını kaydetti. Duruşmada esas hakkındaki mütalaasını veren Cumhuriyet Savcısı Mustafa Şahin, Zana’ın katıldığı panelde PKK’yi ve Öcalan’ı överek propaganda yaptığını iddia ederek, Zana’nın “örgüt propagandası” suçu kapsamında 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılmasını istedi. Mahkeme heyeti, Zana’nın avukatlarının savunma için ek süre taleplerini yerinde bularak, duruşmayı ileri bir tarihe erteledi. (Diyarbakır/DİHA)

Evrensel'i Takip Et