5 Mart 2009 01:00
Krizin teğet geçtiği bir kadının satırları
Bir eş, bir anne, bir kadın olarak işsizliğin eşimde ve ailemde sebep olduğu ağır depresyonu anlatmak istiyorum ilk önce. Bir akşam işten döndüğümde eşim evdeydi. Eşimle göz göze geldiğimde gözlerindeki o bakışı asla unutamam. Önce bana sarıldı ve Ben işten çıkarıldım dedi. Sanki kendine yüksek özgüveni olan o adam gitmiş, kendini çaresiz hisseden biri gelmişti. İlk dediği şey şuydu: Senden ve oğlumdan özür diliyorum. Düşünebiliyor musunuz? Sanki işten çıkarılmış bir adam değil de ihalelere fesat karıştırmış, devlet arsalarını başkalarına peşkeş çekmiş, bankaları dolandırmış ve sonunda da yakalanmış biri gibi suçluluk duyuyordu. Şimdi de bizden özür diliyordu. İşten çıkarıldığın zaman olan bu Suçluluk duygusu hiç vakit kaybetmeden üstüne çöküyor. Eşime Boşver, zaten çok stresli bir işti. Daha iyi bir iş bulursun dedim ama boğazıma yutulmayacak bir yumruk oturdu. Ne kadar su içsem de, yutkunsam da gitmeyen bir yumruk. Çünkü akla gelen ilk şey: Nasıl iş buluruz? Dünyada durmadan büyüyen bir kriz Her gün bizim gibi işten atılan ve umudunu da yitiren bir sürü insan Nasıl umutla bakabilirsin ki?
Eşimin ve benim bu kadar üzülmemizin nedeni ise daha üç hafta önce aldığımız evimizin kredi borçlarıydı. Güzel hayaller kurarak aldık. Ben hâlâ çalışıyordum. Bu bize biraz teselli oluyordu ama yine de bir hafta boyunca işyerimde ağladım. Krediyi nasıl öderiz? Nasıl geçiniriz? Ben böyle ağlarken kötünün kötüsü oldu. Eşim işten çıkarılalı daha yirmi bir gün olmuştu ki işyerimde müdür beni ve arkadaşlarımı çağırdı. Bize bir sürü hikaye anlatarak işten çıkarıldığımızı söyledi. Şimdi borcu olan ikimiz de işsiziz. Üç ay oldu
Bizde yaratılan psikoloji: Kaybetme korkusu! Bu korku içimizde dehşet verici bir şekilde gelişti. Şimdi iş bulsak da hep kaybetme korkusu olacak. Bir daha başarılı olamama korkusu beynimizi kemiriyor. Eşim erkek olarak sanki iyi bir baba ve iyi bir eş değilmiş gibi hissediyor kendini. 10 yaşındaki oğlumda nasıl bir psikoloji oluşturdu, onu düşünmek bile istemiyorum. Bir de toplum psikolojisi var ki o bambaşka Etrafına kalın duvarlar örüyorsun. Kimseyle görüşmek istemiyorsun. Kendini güçlü hissettiğinde, yani iş bulup çalışabildiğinde çıkmak istiyorsun insanların karşısına. Sonrasını hepimiz izliyoruz. Cinnet geçiren bir sürü insan Siz insanlara ekonomik krizi yaşatacaksınız. Böyle bir toplum meydana getireceksiniz. Sonra da çıkıp sağlıklı bireyler isteyeceksiniz. Hiçbir şey vermeden çok şey istiyorsunuz be!
Eylem Kırmızıgül (Gazi Mahallesi/İstanbul)
Evrensel'i Takip Et