19 Mart 2009 01:00

Dalgasal Yayın


Doğada bulunan her şey birbiriyle bir uyum çabası içerisindeymiş gibi hareket eder. Hareket etmeyenler de durdukları yerde, hareket edenlere ayak uydurmaya çalışırlar. Meselâ bazı insanlar giydikleri çorabın renginin, giyimden duydukları mutluluk sırasında salgıladıkları, mutluluk hormonu olarak bilinen endorfin hormonun rengi ile uyumlu olmasına çok dikkat ederler.
Bu örnekte endorfin hormonu hareket halindedir, çorap ise ayakta durduğu gibi durmaz, durduğu yerde hormonun rengine ayak uydurmaya çalışır. İşte uyum öyle bir şeydir. Yaratıcının mükemmel tasarımının ürünü olan evren, her türlü uyumun kusursuz bir şekilde sağlandığı bir alana dönüşür. Buna benzer cümleleri belgesellerde işittiğimizde, televizyonlarımızın kumandaları ile aramızda duygusal bir bağ oluşur. Neyse, bilim dünyasına bir göz attığımızda, uyumun çok fazla örneğini görürüz. Bakıyorsunuz, yüzyıllar önce elektrik enerjisi günlük hayatta kullanılmış, ondan yıllar sonra fotoğraf makinesi ve telefon icat edilmiş. Ve günümüzde biz bunların üçünü hatta daha fazlasını birbiriyle uyumlu çalışır halde tek bir parça halinde kullanabiliyoruz. İcat edilmeleri veya insanlığın hizmetine sunulmaları bakımından aralarında çok uzun yıllar olmasına rağmen bugün tek bir parça halinde çalışabiliyorlar. Yüzyıllar sonra bir araya gelip, küçücük bir parçanın üzerinde bir araya dağılarak uyumlu halde çalışıyorlar.
Şimdilik sadece elektronik eşyaları tek bir parça üzerine dağıtabiliyoruz. Başbakan Erdoğan, Deniz Baykal, Devlet Bahçeli (Devlet Bahçeli’nin bir parantez içindeki halini merak edenler için açtım bu parantezi. Merak etmeyenler, telefonlarının “no” tuşuna basıp parantez içerisinden çıkabilirler. Değişiklikleri ben kaydederim.) ile diğer parti liderlerini nasip olmaz ama belki günün birinde bilim, bir tek beden üzerine bir başbakan, bir ana muhalefet lideri ve birkaç tane de ufak parti lideri dağıtabilir. Çünkü artık günümüzde insanlar her şeyi bir arada görmek istiyorlar. Ben sabahları evden işe giderken yanıma, üç öğün yemeği bir arada toplayan uzunca bir dürüm alıyorum. Dürümün en üst kısmına kahvaltılık malzemeler, yani domates, biber, yumurta gibi malzemeler; onun altına da öğlen yemeğinde yiyebileceğim tavuklu pilav, en altına da akşam yemeğimi yerleştiriyorum. İşyerinde her öğün, dürümün ilgili kısmını yiyorum. İstersem araya da abur cubur, atıştırmalık bir şeyler de atıyorum. Bana göre Recep Tayyip Erdoğan’ın da öyle bir niyeti var: Bütün seçmenlerin oylarını Emine Erdoğan’ın oyunda toplamak istiyor.
Aziz Gültekin

Evrensel'i Takip Et