11 Aralık 2011 15:23

Dul ve yetim maaşları

5510 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu 31/05/2006 tarihinde kabul edilmiş  01/10/2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu yazımızın konusu 2008 yılı öncesi ve sonrası dul ve yetim maaşında oluşan değişiklikler teşkil etmektedir.Anlatımımızda dul ve yetim maaşı konusu iç içedir. Nedeni ise bir kadının hayatın akışı içerisin

Dul ve yetim maaşları
Paylaş
Gülüzar Özev

Anlatımımızda dul ve yetim maaşı konusu iç içedir. Nedeni ise bir kadının hayatın akışı içerisinde dul veya yetim kalabileceği vakalarının çok rastlanan bir olgu olması dolayısıyladır. Çoğu zaman yaşanan bir yanılgı maaş bağlanmasında sadece kadınların dul maaşı alacağı düşüncesidir. Oysa dul maaşı bağlanmasında erkek ve kadın ayrımı yapılmamıştır.

Dul ve yetim maaşlarında hak elde etme açısından 2003, 2005, 2007 yılları önemli mihenk taşlarını teşkil eder.
 06.08.2003 tarihine kadar kız çocuklarının SSK açısından yetim maaşı almaları için şu şartlar gerekiyordu.
 - Çalışmamak,
 - Kendi çalışmalarından dolayı herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan maaş almamak.
-Evli olmamak, evli olmakla birlikte boşanmış olmak veya dul olmak
-Erkek çocuklarsa 18 yaşını doldurana kadar yetim maaşı alırlar. Ancak bu on sekiz yaşın istisnası vardır.  Ortaöğretim yapması halinde 20 yaşını, yükseköğrenim yapması halinde 25 yaşını doldurmamış olması halinde yetim maaşı alır. Çalışamayacak derecede malul olan erkek çocukları her daim yetim maaşı alabilirler.

06.08.2003 ile 09.07.2005 ARASI DÖNEMİ

06.08.2003 tarihinde SSK Kanunu’nda yapılan düzenleme ile kız çocuklarında yetim maaşı alma şartları zorlaştırılmıştı. Bunun üzerine aylık alan binlerce yetimin aylığı kesilmiş ve yetim aylıkları bu kişiler soluğu mahkemelerde almıştı. Yaşananları bir örnekle açıklayalım.

Ölen eşinden dolayı SSK’dan dul aylığı alan çalışmayan Melek Hanım BAĞKUR emeklisi babasından dolayı yetim maaşı alıyor iken 4958 sayılı Kanun’la babadan alacağı yetim maaşını birden alamaz olmuştu. Üstelik devlet 6 Ağustos 2003 ten sonra ödediği yetim maaşlarını faiziyle geri istemişti.

Oysa Melek Hanım yetim maaşı almak için gerekli şartların hepsine uyuyordu. Yani çalışmıyordu ve herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan gelir elde etmiyordu. 4958 kanunla getirilen “Diğer sosyal güvenlik kurumlarından gelir elde etmemesi” ibaresi ile bir anda yüz binlerce yetim ikinci bir aylıktan mahrum kalmıştır.

Mahkemelerdeki yığılmalar ve gelen tepkiler üzerine 09.07.2005’ ten sonra 5386 sayılı Yasa’ya bağlı 12–146 ek genelge ile tekrar eski usule dönülmüştür.

Buna göre yetimlerin sadece kendi çalışmalarından dolayı gelir elde etmeme kıstası devam ettirilmiştir. Yine bir örnek verecek olursak; Nermin Hanım çalışmadığı ve sosyal güvenlik kurumunda herhangi bir geliri olmadığı üzere emekli sandığına tabi kocasının ölümünden dolayı dul maaşı SSK’lı annesinden dolayı yetim maaşı, hatta BAĞKUR’LU ölen babasından dolayı da BAĞKUR yetim maaşı alabilir.

AYLIK VE GELİRLERDE ÖZELLİKLİ UNSURLAR

Aylık alma oranları hiçbir geliri olmayan eşlerde, kendisinden başka aylık alan yoksa yüzde 75 oranında; yok eğer aylığa hak sahibi çocukları varsa ayrıca kendisinin bir sosyal güvenlik kurumundan geliri varsa yüzde 50’dir. Yetimlerde tek bir yetim çocuk varsa yüzde 25 iki yetim varsa yine yüzde 25 dir. Yani bir eş, iki yetim varsa toplam maaş oranı yüzde 100’ü geçemez. Yetim ve dul sayısı daha fazla ise aylığın yüzde yüzünü geçmemek üzere dul ve yetimlere indirim yapılarak paylaştırılır. Aylığa hak sahibi kişiler iki kişi ve daha az ise yüzde 80’inini geçemez. Geride kalan hak sahipleri ikiden fazla ise bu oran yüzde yüze ulaşabilir. Aylıkların kesilmesi en kati şekli ile dul ve yetimin evlenmesi halinde mümkündür. Boşanmalarda aylık almaya tekrar hak kazanılır. 

Dul ve yetim maaş hakkı hiçbir şekilde devredilemez. Örneğin vefat edenin hak sahibi çocuğu ben yüzde yirmi beş hakkımı istemiyorum bu ödemeyi anneme (veya babama) verin diyemez. Kendisinin almadığı maaş devlete kalır.  Ancak vekaletle maaşını annesine (veya babasına) aldırabilir. Yine sosyal güvenlik sigortasının ilkesi gereği reddi miras talebinde bulunsalar da dul ve yetim aylıklarında bir kayıp söz konusu değildir. Reddi mirasın ne olduğunu kişilerin neden böyle bir talepte bulunduğunu kısaca açıklayalım; adı üstünde reddi miras ölenin geride kalan mirasının hak sahiplerince reddedilmesidir. Böyle bir olay genelde vefat edenin borçlarının alacaklarından çok olması durumunda yaşanır. Örneğin vefat edenin vergi borcunu ödemeye mirasçılara kalan malvarlığının yetmediği hallerde hak sahiplerince miras reddedilir. İşte kanun bu durumda dul ve yetim maaşı temel haktır sahiplerine ödenmelidir der.

Peki, dul ve yetim maaşlarının ödenmeyeceği hiçbir durum yok mu? Kanun bunu da düzenlemiş. Yasaya göre kendisinden aylık bağlanacak sigortalıyı kasten öldüren sakat bırakan, ya da aylık bağlanacak kimseye aile hukukundan doğan görevlerini yerine getirmeyen bundan dolayı ölüme bağlı tasarrufla mirasçılıktan çıkarılanlara aylık ödemesi yapılmaz. Bu ödemelerin yapılmaması için kesinleşmiş yargı kararlarının mevcut olması gereklidir.

Dul ve yetim maaşların ölenin normal maaşını yanında iş kazası ya da meslek hastalığının sonucunda elde edilen iş göremezlik gelir varsa aynı şekilde bu gelirde hak sahiplerine ödenir. Onu için mevzuatta daha çok “gelir ve aylık” ödemesi tabiri kullanılır. Dul maaşı, yetim maaşına göre hak kazanma açısından çok daha avantajlıdır. Dul kişi üç kurumun herhangi birinden kendisi emekli aylığı alıyorsa ölen eşinden dolayı da dul maaşı alabilir. Buna ancak evlenirse engel olunur evlenip boşanırsa yine ölen eski eşinden aylık ve gelir talebinde bulunabilir. Gerek eski gerekse yeni mevzuatta hak sahipleri dilekçe ile talepte bulunurlarsa maaş alabilirler. Talepte bulunmazlarsa aylık alamazlar. Burada beş yıllık bir zaman aşımı öngörülmüştür. Örneğim yetim Ayşe Hanım 2014 yılında tahsis talebinde bulunsun. Babasının ölüm tarihi 2008 yılı ise ancak 2009 sonrası yıllarını isteme hakkı olabilir. Örneğimizde Ayşe Hanım 2014 yılında talepte bulunduğu için 2014 yılından sonrasında maaşlarını alabilir.

Yetim maaşlarının bağlanmasında hak sahibi yetimin çalışmaması zorunluluğu uzun vadeli sigorta kolları için mevcuttur. Yani yetim hak sahibi sadece iş kazası meslek hastalığı primlerinin ödenmesi suretiyle çalışmış olması onun yetim maaşı almasına engel teşkil etmez.

İnsanların zor zamanlarında başkasına muhtaç olmadan yaşaması ilkesiyle getirilen bir sosyal güvenlik sisteminde vatandaşlık haklarından yararlanması için mutlaka dilekçe yazma zorunluluğunda olması sistemin yanlışlıklarından biridir. Vatandaşlarından vergi alırken “cebren “ tabirini kullanırken aynı vatandaşına cüzi bir aylık için hak sahibi isterse veririm diyor. Çoğu yerde de hak sahipleri kendi haklarını bilmemeleri yüzünden azımsanmayacak ölçüde gelir kayıplarına  neden olunuyor.

*Serbest Muhasebeci Mali Müşavir

YARIN: Dul ve yetim maaşlarında 2008 yılı sonrası dönemi

ÖNCEKİ HABER

‘Tabanda birlik’ çalışması

SONRAKİ HABER

Hastalıkta ve sağlıkta

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa