5 Aralık 2011 15:03

Kocaoğlu: En büyük sorun adaletsizlik

Emine Uyar


Belediyenize yönelik temel suçlama nedir?
Suçlamanın dayandığı nokta çete kurmak, suç örgütü kurmak. 250. maddeden dolayı  operasyon yapıp arkadaşları tutukladılar. Zaten bize göre esas sorun da burada. Birçok devlet memuru arkadaşımızın tutuklanmış olması. Çete olmadığını, bilerek, isteyerek ya da rüşvettir, çıkar sağlamaktır, suç örgütü oluşturmaktır böyle bir şeyin olmadığını söylüyoruz. Varsa, olabilecekse, yorum farkı ile ihalenin yasanın şu maddesine göre yapacaktın, şu maddesini kullanacaktın gibi tartışmaya açıp, süreç içinde Sayıştay ilamına bağlanacak yahut mahkeme kararına bağlanacak ve temyize kadar gidebilecek bir süreç ki müfettişler arasında da diğer kişiler, denetçiler arasında da bu konularda farklı yorumlar var. Bizi haklı bulanlar var, aynı konuda soruşturmaya gerek yoktur diyenler de var, gerek vardır diyen de var. Soruşturmaya gerek vardır yoktur o ayrı konu. Bizim tepki duyduğumuz konu çeteye sokmak. Yoksa denetleme normal olarak yapılacaktır. Bir devletin şemsiyesi altında çalışıyorsanız devletin birimleri bakanlıkların birimleri sizi denetleyecektir. Ondan hiç kimsenin şikâyeti olamaz.


Şu an kaç belediye bürokratı içeride tutuklu?
Hulusi Gülşen, Mülkiye müfettişidir. Bizde izinle teftiş kurulu başkanlığı yapıyordu, vekalet ediyordu. 2 Mayıs’taki operasyondan kısa bir süre önce Karabağlar Belediyesine başkan yardımcısı oldu. Genel Sekreterimiz, Pervin Şenel Genç var. O da Hulusi Bey gibi 7 aydır tutuklu. 37 senelik devlet memurudur. Büyükşehir Belediyesinin bir numaralı bürokratıdır. Ayrıca Hilmi Özen arkadaşımız var. TEK Bölge Müdürlüğünde yıllarca çalışmış, müdür yardımcılığı yapmıştır. Bizde İZBETON şirketimizde İZSU’da Genel Müdür Yardımcılığı ve yaştan dolayı emekli olduktan sonra da şirket koordinatörlüğü görevinde çalışmış bir arkadaşımızdır. Bana göre TEK’in yetiştirdiği -ben de orada çalıştım çünkü- en iyi bürokratlardan birisidir. Satın Alma Müdürümüz Mehmet Sayar Bey var. Son operasyonda Pınar Çalışkan diye bir kızımız satın alma dairesinde destek hizmetleri oldu şimdi adı orada şef pozisyonunda çalışıyor evrakları hazırlayan bir arkadaşımız. Tülay Özüerman, Kültür Müdürlüğünde memur, O da satın alma evraklarını hazırlayan bir arkadaşımız. Ayrıca Cengiz Bey diye bir arkadaşımız var. O şirket elemanı. Kültür Müdürlüğünde. Kültür Müdürü Halim Yazıcı var. Yeni tutuklandı onlar. Bir de İZENERJİ Genel Müdürü Ali Sabutay ve 5 sendika yöneticisi var.

En çok konuşulan konulardan biri otopark ihalesi. Nedir bunun içyüzü, ihale neden iptal edildi?
Otopark ihalesi İZELMAN şirketimizde. İZELMAN belediye adına sokaklarda yollarda caddelerde bizim otoparklarımızı çalıştıran bir şirketimiz. Yıllardır da çalıştırıyor. Bunun kira süresi bitiyor. Mezarlıkbaşı’ndaki otoparkın yüzde 50’si vakıflara, yüzde 50’si Büyükşehir’e ait. Biz yasal olarak kendi şirketimize otoparkları ihalesiz olarak verip işlettirebiliyoruz. Vakıflar ihaleye çıkılması gerektiğini öngörmüş. İhaleye çıkıldı, üç-beş kişi kaç kişi girdiyse bilemiyorum, ihaleye giriyorlar. Maliyeti yaklaşık 1 milyon lira civarında. Zaten İZELMAN’ın yaptığı tahsilatlar belli. Onun dört misli civarında bir paraya kadar çıkıyor. Bu paraya çıktıktan sonra ihaleyi bizim İZELMAN şirketimiz alıyor. Biz otopark tekelinin milletin mal ve can güvenliğinden dolayı İzmir’de kırılmasını istemiyoruz. Böyle bir duruşumuz var. Ama bu yasal olmayan işi yapacağız anlamına gelmiyor. Önemli olan yasal olarak bu sorunu çözmek. Sonra tekrar konu vakıflara anlatılıyor. Vakıflar tekrar değerlendiriyor. 650 bin lira dolayında yıllık bir kira tespiti yapıyor. Onun üzerinden  İZELMAN Vakıflarla kontrat imzalıyor. Vakıflar kira kontratını imzaladıktan sonra bu mülkün geri kalan kısmı bizim olduğu için 26. Maddeye dayanarak burayı İZELMAN’a ihale ediyoruz. Konu bundan ibaret. Buradaki 400 bin liralık ihaleyi de iptal ediyoruz. Burada ne kamu zararı var, ne kimseye menfaat sağlamak var. Zaten vakıflar devletin vakfı, İBB devletin belediyesi İZELMAN İBB’nin şirketi. Dolayısı ile devletin şirketi, milletin şirketi. Bu üçünün arasında kime on lira fazla para geçerse kamu zararı-kamu yararı olur, onu İzmirli hemşerilerimizin takdirine bırakmak gerekir.
Anladığımız kadarıyla sorun Belediyenin hizmeti kendi şirketleri ile yapmak istemesi, dışarıdan gelen taşeron şirketlerin ihale alamaması konusuna dayanıyor.
Biz yasal olmayan hiçbir işi yapmayız, yaptırmayız, göz de yummayız. Bizim prensiplerimize uymayan adamı da biliyorsak eğer onunla çalışmayız. Sadece belediyede, devlette değil, özel sektörde kendi yaşantımızda da bunu yaparız. Taşeronlara geldiğimiz zaman, biz taşeronlaşmaya karşı olduğumuzu bunun doğru olmadığını bunun çağın sömürü düzeni, kölelik düzeni olduğunu mikrofonlarda, meydanlarda , röportajlarda bangır bangır bağırdım. Onu da gerçekleştirmek üzere yola çıktım. İhaleyi açtık, İZELMAN şirketimiz girdi bir kısmına, bir kısmına İZENERJİ şirketimiz girdi. Onlar ihaleyi aldıktan sonra biz de taşeronlaşmayı kaldırma hedefine ulaşmış olduk. İşçi arkadaşların da sadece müteahhite verdiğimiz kârdan dolayı ücretleri belirli oranda arttı. Amaç da zaten buydu. Burada bir iddia var. Sendikacı arkadaşların diğer girmek isteyen firmaları ihaleye girmeyin diye zorlaması söz konusu deniliyor. Ondan bizim bilgimizin olması mümkün değil. Benim inancım yapmamışlardır. Herkes yasal çerçevede çalışmak durumundadır.

Size yönelik verilen soruşturma iznine dair neler söylersiniz?
Orada bir yanlış anlama, yorumlama var. Planlar bir hiyerarşi içinde yapılır. 1/100 binlik planı yapmaya Çevre Bakanlığı yetkilidir. 1/25 binlik çevre düzeni planı yapmaya, il özel idaresi ve  İBB yetkilidir.  1/25 binlik planın sınırlarımız içerisinde nazım planını yapmaya İBB ve Meclisi yetkilidir. 1/5 binlik planı yapmaya İBB ve meclisi yetkilidir. 1/1000’lik planı yapmaya ilçe belediyeleri yetkilidir. Büyükşehir sınırları içerisinde 1/1000’lik planlar Büyükşehir’e gönderilip incelendikten ve İBB Meclisi tarafından onaylandıktan sonra yürürlüğe girer. Bu 1/25 binlik planlar yapılırken herkes kendi beldesine, bölgesine daha çok sanayi alanı daha çok konut alanı, küçük sanayi gibi birçok taleplerde bulunmuştur, bulunacaktır da doğaldır. Ama Büyükşehir Belediyesinde planlama birimi danışmanlarımızla birlikte uzun bir çalışmadan sonra biz belli yerde belli işlerin olmasına karar verdik, meclisimizden geçirdik. Ondan sonra da plan onaylandı. 1/25 binlik planları yaparken Urla’daki yoğunluğun yüksek olmasını istemedik. Düşük yoğunluklu planladık ve öyle geçti bizim yönetimimizden. Sonra bu 1/100 binlik planlarda yoğunluk arttırılarak geldi. 1/100 binlik planlarla, 1/25 binlik planların çelişen örtüşmeyen noktalarını tespit ettik ve bunların düzeltilmesi isteğiyle Çevre Bakanlığına müracaat ettik. Bir kısmını dikkate aldılar, bir kısmını almadılar, planlar kesinleşti. Biz yine oturduk bu planlar arasındaki uyumsuzluğu gidermek için çalıştık. Bu arada 1/100 binliğe dava açarak mutlaka gidermemiz gerektiğini, hayati konular olduğunu belirledik o doğrultuda çalıştık. Bir kısmını da Urla planında olduğu gibi sineye çektik. Bakanlığın yaptığı plana uyduk. “Niye burada yoğunluk artışı yaptın?​” diye bize İçişleri Bakanlığı tarafından soruşturma açıldı. Planı yapan biz değiliz, planın müellifi biz değiliz. Biz ya üst plana uymak zorundayız. Ya da üst planı dava etmek zorundayız. Muallakta bırakamayız. Bu konuda biz bakanlıkla çok hayati konular haricinde bir sürtüşme yaşamayalım, madem bakanlıkta böyle öngörmüş diye onu da 1/100 binlik plana uyduk.  Bütün suçumuz, günahımız, kabahatimiz budur. Burada Urla’ya yoğunluğu veren biz değiliz. Bunu veren 1/100 binlik planlardır, bunlara uyduğumuz için soruşturma açılmıştır. Bu soruşturma Bize değil, Çevre Bakanlığı’na açılmalıdır görüşündeyiz.

Bundan sonra nasıl yürüyeceksiniz? Bu operasyonlar belediyenin çalışmalarını etkiliyor mu?
Bu operasyonlar hizmet anlamında etkiliyor, ama zannedildiği gibi olumsuz değil tam tersi olumlu etkiliyor. Herkes her şeyi söyleyebilir bana da söyleyebilir ama bizim bürokratlarımız son derece dürüst, çalışkan ülkesini, kentini seven insanlar. Çoğunun emekliliği gelmiş, çoluğunu çocuğunu okutmuş arkadaşlarımız. Emekli olup giden arkadaşlarımız bu olaydan sonra tekrar geldi takdire şayan bir şekilde. Bizim yapacağımız işler Stratejik Plan’da belli. Onları sıraya koyduk hepsini tamamlayıp yapmak için yola çıktık. Bir taraftan adliyede oturup  beklerken bir taraftan da yapacağımız işleri konuşuyoruz. Bizi buraya getiren, yetkiyi veren İzmirlilere layık olmaya çalışıyoruz.

Hükümet tarafından zorluk çıkarılıyor mu?
Hükümet tek parça değil. Hükümette öyle bakanlar öyle bürokratlar var, kendi partiniz iktidar olsa öyle diyalog kuramazsınız. Ama öyleleri var, hiç diyalog kuramıyorsunuz, kapı kapalı, ulaşamıyorsunuz. Zaten paraya dair bir işimiz yok, parayı kendimiz buluyoruz. Ama şu var, para için izin verseler daha ucuz kredi, kaynak bulacağız ve daha çok proje yapacağız. Bizim onların önünü açmamız gereken işler var, onların bizim önümüzü açması gereken işler var. Bu konularda belli dayatmalarla karşılaşmıyorum desem kendimi inkâr etmiş olurum, karşılaşıyorum. İşte önümüzdeki hafta için işimiz olan Bakanlık ve Genel Müdürlüklerden Müsteşarlıklardan randevu istedik, gidip yine kentin işlerini konuşacağız.

Baktığımızda ülkede her alanda bir AKP operasyonu var aslında. İşçi ve emekçilerin haklarına, Kürt siyasetçilerine, akademisyenlere yönelik. Adeta bir gözaltı, tutuklama furyası var. Böyle bir süreçte İzmir’de de üç dönemdir belediyede iktidar yapmıyor halk AKP’yi. Bunları nasıl değerlendiriyorsunuz, bu gidişat nasıl durdurulur?
Herkesin belirli bir gücü vardır. Herkesin elinde hedefine ulaşmak için belli enstrümanlar vardır. Ama hiçbirinin elindeki enstrüman sınırsız değildir. Benim elimde üç tane ise Bakanın elinde beş tane vardır. Başbakanın elinde on tane vardır vs. Biz elimizdeki enstrümanları doğru kullanarak iş yapmak, başarmak istiyoruz. Ben ülkede birlik, beraberlik istiyorum. Her seferinde söylüyorum. Herkesin birbiri ile dayanışmasını istiyorum. Bunu sağlamanın yolunun, gücünün halktan geldiğine inanıyorum. Bizim çalışmalarımız, halkın takdirine bağlı. Ülkeye geldiğimiz zaman da 74 milyon halktır, millettir. Bu güç neyin nereye nasıl gideceğini, belirleyecektir. Hepimizin görevi halka layık olmaktır. Şu an ülkenin en önemli sorunu işsizlik. Ama adaletsizlik işsizliğin de bana göre önüne geçti. Toplum Anadolu insanı bir şekilde dayanışma özelliği ile bir şeyleri aşıyor. Ama adalet olmadan toplumu yönetemezsiniz. Devletin varlık nedeni adalettir. Adil olan devletler hayatını sürdürebilir. Adalet zaman zaman ekmek ve sudan daha fazla ihtiyacımız olan bir yaşam kılavuzudur. Ondan sapıldığı zaman toplumda çok kötü şeylerin olacağını tahmin etmek zor değildir.
(İzmir/EVRENSEL)

Evrensel'i Takip Et