18 Kasım 2010 00:00

Emniyetten fantezi raporu!


Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından avukatların başvurusu üzerine hazırlanan gözaltında cinsel taciz ve tecavüze ilişkin raporda, devlet kaynaklı cinsel işkencenin ‘’Porno kitap ve filmlerden esinlemiş fanteziler” olarak değerlendirildiği ortaya çıktı. 8 yıl sonra ortaya çıkan raporun ayrıntıları, polisin gözaltında cinsel işkenceyi, ‘’basit, iftira ve hak ettiler’’ şeklinde değerlendirdiğini ortaya koydu. Yerel mahkeme ve Yargıtay da raporu yazan kurumu desteklercesine avukatların açtığı davayı yersiz buldu. Avukatlar skandal, ‘fantezi’ rapor için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde gitmeye hazırlanıyor.
1997 yılından bu yana gözaltında cinsel taciz ve tecavüze karşı hukuki çalışmalar yürüten Gözaltında Cinsel Taciz ve Tecavüze Karşı Hukuki Yardım Bürosu’na, bugüne kadar bin 400’ü aşkın kadın, devlet güçleri tarafından cinsel şiddette maruz kaldığı gerekçesiyle başvuru yaptı. Verilere göre, 1 kadın işkencenin uzun vadeli etkisi sonucu Aralık 1999 tarihinde intihar etti. Kayıtsız gözaltında 13 kişi taciz ve tecavüze uğrarken, 8 kadın ise gördüğü işkence sonucu bebeğini düşürdü. 5 kadın tecavüze uğradıktan sonra hamile kalıp, bu hamilelikten 2 çocuk aldırılırken, 2 çocuk hayatta, bir çocuk ise ölü doğdu. 5 kadın zorla bekaret kontrolünden geçirildi. Cinsel işkenceye maruz kalan kadınların 260’ı siyasi ve savaş kaynaklı, 15’i ailenin erkek üyelerini konuşturmak ya da haklarında bilgi almak için, 14’ü ailenin siyasi üyelerinden dolayı cezalandırılmak için gözaltına alınırken, yapılan başvuruların 240 tanesini, bölge illerinde yaşanan savaştan kaynaklı cinsel şiddet, taciz ve tecavüze uğrayan kadınlar oluşturuyor.
FAİLLER DEVLET GÖREVLİLERİ
Türkiye’de taciz ve tecavüz suçu işleyen faillerin dağılımı ise devlet görevlilerini işaret ediyor. Faillerin 236’sı polis, 88’i jandarma, asker, 15’i özel tim, 13’ü korucu, 43’ü infaz koruma memuru, 4’ü itirafçı, 1’i gazeteci, 24’ü adli tutuklu, 1’i belediye başkanı, 1’i adliye görevlisi bekçi. Ancak Bölge’de halen süren çatışmalı süreçte kadınlara yönelik işlenen “savaş suçları”nın üstü örtülü kalırken, bugüne dek taciz ve tecavüz suçlamasıyla devlet güçlerine yönelik açılmış hiçbir davada cezalandırma olmadı. Yapılan araştırmalar ise, resmi başvurunun dışında kadınların toplumsal baskı ve ‘’kimi kime şikâyet ediyoruz’’ kaygısıyla yaşadıklarını büyük oranda gizlediklerini gösteriyor.
SKANDAL RAPOR
Kadınların bu kaygısını haklı çıkaracak ve 2002 yılında hazırlanan bir raporun skandal ayrıntıları yeni ortaya çıktı. 26 Şubat 1997’de, işten eve döndüğü gün evinde kendisini karşılayan polislerce gözaltına alınan Asiye Zeybek Güzel, 14 gün boyunca gözaltında tutulduğu İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde işkence gördü ve tecavüze uğradı. 8 ay sonra Güzel, başından geçenleri anlatmasıyla avukatları aracılığıyla Fatih Cumhuriyet Savcılığı’na polisler hakkında suç duyurusunda bulundu. Soruşturma ile savcılığın başvurusu üzerine İçişleri Bakanlığı’nın talimatıyla, ilgili Emniyet Genel Müdürlüğü Polis Teftiş Kurulu Başkanlığı’nın 19 Eylül 2002 tarih ve 3561/02 sayılı görev ve emri doğrultusunda Polis Başmüfettişleri Necdet Kondolot ve Alattin Yılmaz tarafından bir rapor hazırlandı.
Polis müfettişlerinin hazırladığı raporun yeni ortaya çıkan ayrıntıları “Bu kadarına da pes” dedirtecek ifadelerle dolu. Raporda; Gözaltında Cinsel Taciz ve Tecavüze Karşı Hukuki Yardım Projesi’nin kurucuları avukatlar Eren Keskin ve Fatma Karakaş için, “Avukatlar Eren Keskin ve Fatma Karakaş’ın abartılı, tamamen ve konu ile ilgili kendi fantezilerini içerdiğinin görüleceği gibi, Cumhuriyet Başsavcılıkları’na başvuruda bulunan veya propaganda amacı ile düzenledikleri basın açıklamalarında avukatlarının olayın mağduru olan şahısların beyanlarının dışında kendi fantezilerini de katarak, abartılı bir şekilde açıkladıkları” ifadelerine yer veriliyor.
Ayrıca raporda konuya duyarlı bütün kurum ve kuruluşların yargılanmaları gerektiği belirtiliyor. Gözaltında cinsel taciz ve tecavüze karşı mücadele eden meslek odaları, insan hakları savunucuları ve kamu görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunan avukatlar ile mağdurlarla ilgili rapor düzenleyen doktorların illegal örgütlerle ilişkili oldukları ve haklarında gerekli adli işlemlerin başlatılması isteniyor.
AMAÇLARI TÜRKİYE’Yİ KARALAMAKMIŞ!
Uluslararası Af Örgütü (İCAD), AGİF, PEN, BM İşkence Özel Raportörlüğü, Kadınlara Karşı Şiddet Özel Raportörlüğü gibi kuruluşlara yapılan başvurularla Avrupa Komisyonu’nun dikkatlerini Türkiye üzerine çekmeye özen gösterildiğinin savunulduğu raporda, “Başta var olan önyargıyı desteklemek için hayali olaylar, hayali ilişkiler kullanılmış, hayali olaylar kanıt olarak sunulmuştur. Cezaevi görüşme kayıtları, İHD ve ÇHD gibi derneklerle ilişkiler dışında tüm saptamalar hayal mahsulü bulunmaktadır” ifadelerine yer veriliyor. (İstanbul/DİHA)

RAPOR HAKKINDA HiÇBiR iŞLEM YAPILMADI
EMNİYET Genel Müdürlüğü’nün raporunun, İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen başka bir dava dosyasına sunulmasıyla haberdar olan ve özellikle hedef gösterilen avukat Eren Keskin, kişilik ve mesleki haklarına ithamlarda bulunmaktan İçişleri Bakanlığı hakkında Ankara 8. İdare Mahkemesi’ne tazminat davası açtı.
Yerel mahkeme zaman aşımı nedeniyle davanın reddine karar verince Keskin, kararı Danıştay Dairesi’ne temyize gönderdi. Geçtiğimiz günlerde karar veren Danıştay, yerel mahkeme kararını onadı. Emniyet Genel Müdürlüğü’nün öne sürdüğü ithamlar, İçişleri Bakanlığı ve Yargı eliyle onaylanmış oldu.
‘AİHM’E BAŞVURACAĞIM’
İç hukuk yolları tükendiği için ‘’yaralayıcı’’ olarak nitelediği kararı AİHM’e götüreceklerini belirten avukat Eren Keskin, 1997 yılından bu yana devlet güçleri tarafından gözaltında, ev baskınlarında, köy baskınlarında cinsel işkenceye uğrayan kadınlara avukatlık yaptıklarını söyledi.

‘AVUKATLAR PORNO KİTAP VE FİLMLERDEN ESİNLEMİŞ OLABİLİR’
RAPORDA ayrıca Keskin ve Karakaş’ın 1997 yılından itibaren cezaevlerinde araştırma yaparak, istekleri doğrultusunda hareket edebilecek tutuklu ve hükümlü kadınları, gözaltında cinsel tecavüz iddiasıyla şikayetçi olmalarını sağladıkları ileri sürülüyor. Gözaltında cinsel taciz ve tecavüze maruz kalan mağdurlar, yaşadıkları tüm travma ve toplumdaki ön yargılara rağmen failleri teşhir edip, suç duyurusunda bulunmalarına rağmen, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün hazırladığı inceleme raporunda, şunlar kaydediliyor: “Tecavüze uğramadıkları halde kamu görevlileri hakkında taciz ve tecavüz iddiasında bulundukları ve iddialarının ne şekilde olduğuna dair ayrıntıların iddia sahibi tarafından hiçbir şekilde dile getirilmeyen ve avukatlar ile rapor düzenleyen doktorlar tarafından değişik şekillerde kayda geçirildiği ve iddiaya ilişkin teferuatlandırmada porno kitap veya filmlerden esinlenmişlerdir.”
Pınar Ural

Evrensel'i Takip Et