3 Aralık 2010 00:00
GERÇEK
Asgari Ücret Tespit Komisyonu, dün toplandı.
Prosedüre göre, İşçi, işveren ve hükümet temsilcilerinden oluşan komisyon, aralık ayı boyunca çalışmalarını sürdürecek ve 2010un sonunda da, yani 31 Aralık 2010dan önce, asgari ücretin ne olacağı ilan edilecek!
Tabii bu arada; kimi sendikal çevrelerden, asgari ücret şu olsun bu olsun, diye açıklamalar gelecek. Bilim çevrelerinden, bir kişinin geçim masrafları, işçi ailesinin ihtiyaçları ve asgari ücretin bu ihtiyaçlar karşısındaki komikliğini gösteren ince hesaplamalar ya da Asgari ücret tespitinin en büyük toplusözleşme olduğu üstüne açıklamalar yapılacak. Ama sonuçta komisyon, İşçi tarafının itirazlarına karşın hükümetin önceden, daha bütçeyi hazırlarken belirlediği miktar olarak Yeni asgari ücret açıklanacak.
Bu süreç de artık yıllardır yenilene yenilene bir Prosedür haline gelmiştir.
Evet, yıllardır aralık ayına doğru gelindiğinde, gerek Evrenselde gerekse asgari ücretle çalışan işçi çevrelerinde, asgari ücretin azlığı üstünden tartışmalar, tepkiler gelişmekte; sendikaların, emek dünyasının bu En büyük toplusözleşmeye el atmasının gereği üstünde ısrarla durulmaktadır. Ancak bugüne kadar orada burada çıkan tepkilerin, yukarıdaki Prosedürleri akamete uğratarak işçilerin taleplerinin bu en büyük sözleşmeye yansıdığı görülmediği gibi, patron-hükümet işbirliği ile asgari ücret belirlenmektedir.
Bu yıl ise Gebze, Trakya gibi işçi merkezlerinden asgari ücret tespitinde işçilerin, basın açıklamaları, mitingler, imzalar vb. yollarla isteklerini komisyona ileterek bir taraf olarak, komisyon çalışmalarına müdahil olmak istediklerini gösteren haberler gelmektedir. Yine işçi kurultaylarında, en son olarak da hafta sonu toplanan Petrol-İş Genel Temsilciler Kurulunda da asgari ücretin işçinin insanca yaşayacağı bir düzeye çıkarılması için mücadele etme çağrıları yapılmıştır.
Açık ki işçiler ve sendikalar cephesinden alınan bu kararlar işçilerin, sendikaların, komisyonun çalışmalara müdahale niyeti ile alınmıştır. Buna başka sendikalar ve konfederasyon çevrelerinden gelen çeşitli vesilelerle yapılan Asgari ücret merkezli açıklamaları da ekleyebiliriz.
Bugün Türkiyede ücretle çalışan 11 milyon dolayında emekçi vardır ve bunların yüzde 80i, belki daha da fazlası asgari ücretin artmasından doğrudan yararlanacak durumdadır. Dahası asgari ücretin üstünde ücretle çalışanlar ve memurların maaşlarındaki göstergeler de asgari ücretle İçsel bir bağlantı içinde olup, asgari ücretin artması dolaylı olarak onların da ücret ve maaşlarında artışa karşılık gelmektedir. Bu yüzden de Asgari ücret en büyük toplusözleşmedir diyenler haklıdırlar. Dahası sendikalı ve toplusözleşme yapan işyerlerinde de işçilerin ücreti asgari ücretin Hemen üstündedir ya da asgari ücrete denktir.
Asgari ücret tespiti En büyük toplusözleşme ise, buna karşı çıkma da, çok daha geniş bir emek cephesi tarafından çok daha etkin yöntemlerle olmak zorundadır. Ancak konfederasyonların ve çeşitli türden emek örgütlerinin bu konuda ciddi bir girişimlerinin olmadığı, olmayacağı da anlaşılmaktadır.
Konfederasyonların böyle tutum alması, ya da bazı rutin açıklamalarla ilgili geçiştirme alışkanlıklarını aşmayacak bir tutumu benimsemiş olmaları ne asgari ücretle çalışan işçi çevrelerindeki ileri çıkışını ne de sendikaların bu konuda yapacakları girişimleri geri çekmeyi gerektirmez. Tersine konfederasyonlar, emek örgütleri cephesinden genel bir mücadele çıkışı olmamasına karşın, bu birer birer çıkışlar önem kazanmaktadır ve en azından yarın için bir birikim yaratması, işçi mücadelesini yaygınlaşıp birleşmesi bakımından da önem kazanmaktadır. Bu yüzden de asgari ücretin üstünde tartışmayı boyutlandırırken, daha iyi bir asgari ücret mücadelesinde işçilerin en genç ve en geniş kesimlerinin birleşip dayanışmasının bir dayanağı olarak değerlendirmek giderek daha çok önem kazanmaktadır. Ve bu alanda bir adım atıldığında sendikaların da bu işin dışında kalamayacağı görülecektir. Çünkü asgari ücret mücadelesi işçi sınıfının en geniş kesiminin birleştirilip örgütlendirilmesi mücadelesidir.
İ. Sabri Durmaz
Evrensel'i Takip Et