20 Şubat 2011 00:00
Cadı kazanı
DİĞER HABERLER
17.yüzyılda Amerikada Massachusettsin Salem kasabasında 20ye yakın insanın idamı, onlarca kişinin hapishanelere atılmasıyla sonlanan dehşet bir olay yaşanmıştı.
Önce birkaç kızın duydukları cadı, büyü vs. hikayelerden etkilenerek aralarında oyun biçiminde başlayan
Araya kilisenin ve yörenin varsıllarının girip topraklara el koyma planları çerçevesinde genişleyip kabusa dönen dehşet bir trajediydi.
Mahkeme kurulmuş
Sorgucu, karşısına çıkartılan kişilerden isim istiyordu.
Öbür cadı kimdi?
Cadılıkla suçlananlar ölüm korkusuna başkalarını cadılıkla suçluyor
Ya da daha önce gıcık kaptığı kişilerin isimlerini veriyor
Böylece çember genişliyor
Kasaba halkını Kin ve düşmanlığa sevk eden cadılar örgütü durmadan büyüyordu!
Kasaba yetmemiş Cadı avı komşu kasabalara yayılmıştı.
Tam bir korku havası egemendi bölgeye.
Bugün o
Yarın?
Yarın birisi sizin isminizi verebilir
Cadılıktan kelleniz gidebilirdi!
Ve sonunda öyle olmuştu ki
Onlarca insanı cadılıktan idama mahkum eden
Hapislere dolduran mahkemenin hakimi de cadılıkla suçlanmıştı.
Ancak o zaman mahkeme feshedilmişti!
Sonra aradan iki asır geçmiş
Yine Amerikada bu kez McCarthy portresi altında Amerikan sermayesi yeni bir cadı avına çıkmıştı.
Yazarlar, aydınlar, gazeteciler, sinemacılar Sorgulanıyor
Halkı kin ve düşmanlığa sevk eden arkadaşlarının isimlerini vermeleri
Vermeyenlerin sonunun kötü olacağı açıkça ilan ediliyordu.
Bu kez cadılar, sosyalistler, komünistler, demokratlar Kısaca sermayeden yana olmayan herkesti.
Yazar Arthur Miller daha önce Salem kasabasında yaşanan olaylardan esinlenerek bu dönemi kaleme almıştı: Cadı Kazanı
Tam bir cadı avıydı çünkü yaşananlar.
Tam bir korku imparatorluğuydu yaratılmak istenen.
O dönemi şöyle anlatıyordu Arthur Miller;
Tüm ülke daha dün doğmuş gibiydi. Birkaç yıl önce kimsenin değil unutmak, değiştirilebileceğine bile inanmadığı nezaket kuralları unutulmuştu Yıllardır tanıdığım insanlar selam bile vermeden yanımdan geçtiler. Şaşırmıştım. Çünkü bu insanlardaki büyük korku bilerek planlanmış, bilinçle yürürlüğe konmuştu. Fakat insanlar yalnızca korkuyu biliyorlardı. Bu kadar içsel ve öznel bir duygunun bu kadar dıştan yaratılmış olması bir mucize gibi geliyordu. Cadı Kazanının her satırının altında bu yatar.
***
Arthur Millerde o dönem yargılananlar ve mahkum edilenler arasındaydı.
Yargılananlar, hapisle kurtulmuyor
İşsizlikle, açlıkla karşı karşıya kalıyorlardı.
Kadere bakın ki, O Arthur Miller daha sonra 1984 yılında Azizi Nesin ve diğer aydınlar tarafından hazırlanan düşünceye özgürlük aydınlar dilekçesine imza verecek ve bağımsız Türk adaleti tarafından tarafsız biçimde yargılanacaktı!
Yüce adaletimizi buraları kesmemiş, yabancı aydınları da hizaya getirmeye kalkmıştı!
Aynı davada yine başka bir ünlü Yazar Harold Pinterde yargılananlar arasındaydı!
Üstelik adamlar dış güçlerdi!
Dönemin devlet başkanı Kenan Evren aydınlar dilekçesine, o meşhur derin felsefi bilgisiyle şöyle bir açıklama getirmişti;
Ne yapayım ben öyle aydını? Vahdettin de aydındı ama vatan hainiydi
Adamdaki derin birikime bak, Vahdettini bile aydın sanıyor!
Azizi Nesin de kendi ustalığına mahsus bir incelikle vermişti yanıtı;
Vahdettinin aydın olup olmadığı tartışılır, ama devlet başkanı olduğu kesin!
Yıl 1700ler yer Salem kasabası Amerika.
1940lı yıllar yer Amerika
Ve yıl 2011, yer Türkiye
Medyanın üstünde sopalar dolanıyor
Muhalif haber yapan haber siteleri, odatv basılıyor
Evler ofisler saatlerce aranıyor.
İstenmeyen kitap yazanlar anında içeri atılıyor
Gazeteciler onlarca yıllık cezalarla yargılanıyor
Milyar liralık tazminat davaları açılıyor
Koskoca Kıbrıs halkı beslemelikle suçlanıyor
Korku tüneli oyunu bir kez daha oynanıyor!
Cadı Kazanı yine vizyonda.
Yücel Sarpdere
Evrensel'i Takip Et