7 Ağustos 2006 21:00
Tanatar'da direniş sürüyor
Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi'nde Kurulu bulunan Tanatar Kalıp Fabrikası'nda çalışan işçilerden 23'ü Birleşik Metal-İş Sendikası'na üye oldukları için işten atıldılar. "Yeniden yapılanma" bahanesiyle işten atılan işçiler, fabrika önünde direnişlerini sürdürüyorlar. Daha önce atölye olarak faaliyetini sürdüren Tanatar Kalıp'ta, çırak olarak çalışanlar fabrika kurulunca işçi statüsüne geçtiler. Ne zaman sendikaya üye oldular, "Bizim" dedikleri "yuva" saydıkları fabrikada yönetimi tarafından kapının önüne koyuldular. Tanatar Kalıp işçilerinin sendikalaşma mücadelesi 3.5 ay önce başladı. 30 Haziran tarihinde 153 kişinin çalıştığı fabrikada sendikalı üye sayısı 92 kişiye ulaştı. Sendika yöneticileri ve fabrikanın önünde bekleyişlerini sürdüren işçiler, fabrikada çalışan ve sendikalı olan işçilerin her gün "sendikadan istifa" etmesi yönünde baskı gördüğünü dile getiriyorlar.
Tecrübe kazandık İşten atılan işçilerden Musa Bilge, daha öncede Korel direnişine katılan işçilerden. Bilge, 2001 yılındaki hareketin yeniden başladığını ifade ediyor. "5 yıldır burada çalışıyordum. İşten atılmadan önce 470 YTL ücret alıyordum. Arkadaşlar, böyle bir sendika çalışması başlatmışlar. Biz de katılmamazlık yapamadık. Sendikaya üye olduk. İlk çıkarılanlar arasında yer aldım. İçerden sürekli telefon ediyorlar, sendikadan istifa edersem işe geri alacaklarını söylüyorlar. Teklifi kabul etmedim. Bizlere garanti veriyorlar ama artık inanmıyorum. Zaten yaşlandığımız zaman bizleri burada çalıştırmazlar. İş gücümüz azalınca bizi çalıştırmazlar. Emeklilik şansımız yok. Biz içeri gireceksek sendikayla beraber gireceğiz. Korel'deki direnişten daha başarılı olduğumuzu düşünüyorum. 5 yıl önceki Korel direnişinde acemiydik o yüzden yenildik. Ama şimdi de biz tecrübeliyiz" diyen Bilge, sendikalaşma mücadelesinden vazgeçmeyeceklerini ve kazanacaklarını kaydetti.
Fabrika bizim değilmiş Tanatar Kalıp'ın henüz atölye olduğu 1989 yılında çırak olarak işe başlayan işçilerden Yalçın Çapan da işten atılmış. 10 yıldır çalıştığını, kendisinin gibi gördüğü fabrikada sendikaya üye olunca işten atılan Çapan, sendikalaşma nedenlerini şöyle anlatıyor; "Fabrikada yaşanan olumsuzluklardan çok etkilendik. Sanayide zor ve ilkel şartlar altında çalışıyorduk. Fabrikada otomasyona geçtik. İnsan gücü azaldı. Biz atölyede 10 kişi çalışırken belki yine fazla kazanmıyorduk ama işçinin değeri vardı. Şimdi bize 'Sokakta geçen herkes senin işini yapar' demeye getiriyorlar. İşsizlik fazla olduğu için böyle diyorlar tabii ki. Bu nedenlerden dolayı sendikaya üye oldum." Metin Ayaz, 1992 yılında Tanatar Kalıp Fabrikası'nın ortaklarından olan Serkan El'in yanında çırak olarak çalışmaya başlamış. Atölye zamanında zor günler geçirdiklerini, yoksullukla mücadele ettiklerini Belirten Ayaz; "O zamanlar 10-12 kişi çalışıyorduk. Şu anda fabrikada 150 kişi var. Biz çıraklıktan bu yana aynı yerde çalışıyoruz. Atölye günlerinde şimdiki patronlarımızla abi, kardeş gibi çalışıyorduk. Atölyeye, yeni bir tezgah geldi mi en çok biz sevinirdik. O tezgahlara iyi bakardık. Fabrikaya geçince daha iyi olacağını sanmıştık. Ancak bizim tarafa hiçbir getirisi olmadı" diye konuştu. Ayaz, sendikalaşma ilk ortaya çıktığında patronun tavırlarını sorduğunu, arkadaşlarının yanında olduğunu söyleyince işten atıldığını kaydetti.
Verilen sözler tutulmadı Bülent Çapan da fabrikada olmadan önce Tanatar Kalıp atölyesinde çalışanlardan. Meslek Lisesi Kalıp bölümünü bitirince Tanatar Kalıp'ta çalışmaya başlamış. "O zamanlar az kişiydik. İhsan Tanatar döneminde küçük sanayide atölyede bizim durumumuz daha iyiydi. Atölyeden fabrikaya geçince yönetime Serkan El geldi. İşçi maaşlarını düşürdü. Fabrika içinde huzursuzluk başladı. Servis hizmetlerimiz çok kötüydü. Kışın servis aracının içine yağmur ve kar yağıyordu. Suyu arıtmadan içiyorduk. Tuvaletlerdeki sular bile, zaman zaman kesiliyordu, tuvalete gitmememiz için. İşçi sürekli baskı altındaydı. Sürekli kamera ile takip ediliyorduk" diyen Çapan, ekonomik olarak da sorunlar yaşanmaya başlanınca sendikaya üye olduklarını ifade etti. Çapan, işe geri alınmasa da sendika mücadelesini sonuna kadar sürdüreceklerini kaydetti. "Bizi devamlı eziyorlardı" diyerek sözlerine başlayan Özgür Metin, fabrikanın kendileri sayesinde kurulduğunu, şimdi sendikalı oldukları için işten atıldıklarını ifade etti. Sendikalaşma çalışmasını kırmak için fabrika yöneticilerinin kendi akrabalarını işe aldığını belirten Metin, mücadeleden vazgeçmeyeceklerini söyledi. İşten atılan işçilerden Engin Şener ise 5 yıldır fabrikada çalışıyor. İşe girdiği zaman ücretlerin, haklarının düzeleceğine dair sözler verdiğini belirten Şener, bu sözlerin hiçbirinin tutulmadığını, bu nedenle sendikaya üye olduklarını kaydetti. İlk işten atılan işçilerden olan Şener, Tanatar Kalıp'a sendika girmesi için ne gerekiyorsa yapacaklarını kaydetti.
İlk kez ikramiye verdiler İşten atılan işçilerin direnişi yaklaşık bir aydır sürüyor. Birleşik Metal-İş Sendikası, Çalışma Bakanlığı'ndan yetkinin gelmesini bekliyor. Birleşik Metal-İş Eskişehir Şube Başkanı Bayram Kavak, 30 Haziran tarihinde 92 kişinin sendikalarına üye olduğunu belirterek şöyle konuştu: "Şu anda çoğunluk bizde. Patron sendikadan işçilerin istifa etmesi için ailelerine bile baskı yapıyor. Ancak bu baskılar şu ana kadar sonuçsuz kaldı. Sendikanın adını duyunca ilk kez ikramiye verdiler. İşçilere altın dağıtıp, erzak verdiler. Elbette bunların hepsi sendikadan istifa etsinler diye yapıldı. İşvereni yasalara uymaya çağırıyoruz. Durum sadece bu kadar da değil. Organize Sanayi Bölgesi'ndeki tüm patronlar da fabrika yönetimine baskı yapıyor. Sendikanın fabrikaya girmemesini istiyorlar." Bayram Kavak, fabrikadaki işçilerin yaklaşık 20-25 tanesinin parmaklarını çalışırken kaybettiğini ancak, işçilerin SSK yerine özel hastanelerde tedavi edildiğine de dikkat çekti. Kavak, işçilerin sendikaya üye olmalarının ardından özel güvenlik görevlilerinin sayısının arttığını da ifade ederek, "Sendikalaşma başlayınca servislere bile güvenlik görevlileri yerleştirdiler. Kendileri de dışarıya çıkınca güvenlik görevlileriyle dolaşıyorlar. Biz sadece işçilerin sendikalı olma haklarının tanınmalarını istiyoruz" dedi.
Tecrübe kazandık İşten atılan işçilerden Musa Bilge, daha öncede Korel direnişine katılan işçilerden. Bilge, 2001 yılındaki hareketin yeniden başladığını ifade ediyor. "5 yıldır burada çalışıyordum. İşten atılmadan önce 470 YTL ücret alıyordum. Arkadaşlar, böyle bir sendika çalışması başlatmışlar. Biz de katılmamazlık yapamadık. Sendikaya üye olduk. İlk çıkarılanlar arasında yer aldım. İçerden sürekli telefon ediyorlar, sendikadan istifa edersem işe geri alacaklarını söylüyorlar. Teklifi kabul etmedim. Bizlere garanti veriyorlar ama artık inanmıyorum. Zaten yaşlandığımız zaman bizleri burada çalıştırmazlar. İş gücümüz azalınca bizi çalıştırmazlar. Emeklilik şansımız yok. Biz içeri gireceksek sendikayla beraber gireceğiz. Korel'deki direnişten daha başarılı olduğumuzu düşünüyorum. 5 yıl önceki Korel direnişinde acemiydik o yüzden yenildik. Ama şimdi de biz tecrübeliyiz" diyen Bilge, sendikalaşma mücadelesinden vazgeçmeyeceklerini ve kazanacaklarını kaydetti.
Fabrika bizim değilmiş Tanatar Kalıp'ın henüz atölye olduğu 1989 yılında çırak olarak işe başlayan işçilerden Yalçın Çapan da işten atılmış. 10 yıldır çalıştığını, kendisinin gibi gördüğü fabrikada sendikaya üye olunca işten atılan Çapan, sendikalaşma nedenlerini şöyle anlatıyor; "Fabrikada yaşanan olumsuzluklardan çok etkilendik. Sanayide zor ve ilkel şartlar altında çalışıyorduk. Fabrikada otomasyona geçtik. İnsan gücü azaldı. Biz atölyede 10 kişi çalışırken belki yine fazla kazanmıyorduk ama işçinin değeri vardı. Şimdi bize 'Sokakta geçen herkes senin işini yapar' demeye getiriyorlar. İşsizlik fazla olduğu için böyle diyorlar tabii ki. Bu nedenlerden dolayı sendikaya üye oldum." Metin Ayaz, 1992 yılında Tanatar Kalıp Fabrikası'nın ortaklarından olan Serkan El'in yanında çırak olarak çalışmaya başlamış. Atölye zamanında zor günler geçirdiklerini, yoksullukla mücadele ettiklerini Belirten Ayaz; "O zamanlar 10-12 kişi çalışıyorduk. Şu anda fabrikada 150 kişi var. Biz çıraklıktan bu yana aynı yerde çalışıyoruz. Atölye günlerinde şimdiki patronlarımızla abi, kardeş gibi çalışıyorduk. Atölyeye, yeni bir tezgah geldi mi en çok biz sevinirdik. O tezgahlara iyi bakardık. Fabrikaya geçince daha iyi olacağını sanmıştık. Ancak bizim tarafa hiçbir getirisi olmadı" diye konuştu. Ayaz, sendikalaşma ilk ortaya çıktığında patronun tavırlarını sorduğunu, arkadaşlarının yanında olduğunu söyleyince işten atıldığını kaydetti.
Verilen sözler tutulmadı Bülent Çapan da fabrikada olmadan önce Tanatar Kalıp atölyesinde çalışanlardan. Meslek Lisesi Kalıp bölümünü bitirince Tanatar Kalıp'ta çalışmaya başlamış. "O zamanlar az kişiydik. İhsan Tanatar döneminde küçük sanayide atölyede bizim durumumuz daha iyiydi. Atölyeden fabrikaya geçince yönetime Serkan El geldi. İşçi maaşlarını düşürdü. Fabrika içinde huzursuzluk başladı. Servis hizmetlerimiz çok kötüydü. Kışın servis aracının içine yağmur ve kar yağıyordu. Suyu arıtmadan içiyorduk. Tuvaletlerdeki sular bile, zaman zaman kesiliyordu, tuvalete gitmememiz için. İşçi sürekli baskı altındaydı. Sürekli kamera ile takip ediliyorduk" diyen Çapan, ekonomik olarak da sorunlar yaşanmaya başlanınca sendikaya üye olduklarını ifade etti. Çapan, işe geri alınmasa da sendika mücadelesini sonuna kadar sürdüreceklerini kaydetti. "Bizi devamlı eziyorlardı" diyerek sözlerine başlayan Özgür Metin, fabrikanın kendileri sayesinde kurulduğunu, şimdi sendikalı oldukları için işten atıldıklarını ifade etti. Sendikalaşma çalışmasını kırmak için fabrika yöneticilerinin kendi akrabalarını işe aldığını belirten Metin, mücadeleden vazgeçmeyeceklerini söyledi. İşten atılan işçilerden Engin Şener ise 5 yıldır fabrikada çalışıyor. İşe girdiği zaman ücretlerin, haklarının düzeleceğine dair sözler verdiğini belirten Şener, bu sözlerin hiçbirinin tutulmadığını, bu nedenle sendikaya üye olduklarını kaydetti. İlk işten atılan işçilerden olan Şener, Tanatar Kalıp'a sendika girmesi için ne gerekiyorsa yapacaklarını kaydetti.
İlk kez ikramiye verdiler İşten atılan işçilerin direnişi yaklaşık bir aydır sürüyor. Birleşik Metal-İş Sendikası, Çalışma Bakanlığı'ndan yetkinin gelmesini bekliyor. Birleşik Metal-İş Eskişehir Şube Başkanı Bayram Kavak, 30 Haziran tarihinde 92 kişinin sendikalarına üye olduğunu belirterek şöyle konuştu: "Şu anda çoğunluk bizde. Patron sendikadan işçilerin istifa etmesi için ailelerine bile baskı yapıyor. Ancak bu baskılar şu ana kadar sonuçsuz kaldı. Sendikanın adını duyunca ilk kez ikramiye verdiler. İşçilere altın dağıtıp, erzak verdiler. Elbette bunların hepsi sendikadan istifa etsinler diye yapıldı. İşvereni yasalara uymaya çağırıyoruz. Durum sadece bu kadar da değil. Organize Sanayi Bölgesi'ndeki tüm patronlar da fabrika yönetimine baskı yapıyor. Sendikanın fabrikaya girmemesini istiyorlar." Bayram Kavak, fabrikadaki işçilerin yaklaşık 20-25 tanesinin parmaklarını çalışırken kaybettiğini ancak, işçilerin SSK yerine özel hastanelerde tedavi edildiğine de dikkat çekti. Kavak, işçilerin sendikaya üye olmalarının ardından özel güvenlik görevlilerinin sayısının arttığını da ifade ederek, "Sendikalaşma başlayınca servislere bile güvenlik görevlileri yerleştirdiler. Kendileri de dışarıya çıkınca güvenlik görevlileriyle dolaşıyorlar. Biz sadece işçilerin sendikalı olma haklarının tanınmalarını istiyoruz" dedi.
Evrensel'i Takip Et