31 Temmuz 2006 21:00
Yeni hedef Suriye mi?
İsrail, Lübnan'a yönelik kanlı saldırılarına devam ederken, uluslararası kamuoyu, ABD'nin, Tel Aviv yönetimini, Suriye'ye de saldırmak konusunda cesaretlendirdiği iddiasını tartışıyor. İsrailli bir askeri yetkilinin, "Jerusalem Post" gazetesine, "Washington'dan gelen sinyallere göre, ABD, İsrail'in, Suriye saldırmasını gözlüyor" demesi üzerine patlak veren tartışma, İsrail'in son günlerde Suriye sınırına bomba yağdırmasıyla daha da alevlendi. Bazı diplomatik kaynaklar, İsrail'in, Suriye'ye saldırmayı, "şimdilik" göze alamadığını söylese de; bazıları ise, ABD'nin Suriye ile son 1.5 senedir hiçbir temas kurmadığına ve İsrail'in Lübnan saldırılarının hemen öncesinde bu ülkeyi yine "haydut devlet" olarak nitelediğine dikkat çekiyor. İsrail'in, Güney Lübnan'da ilerlemek konusunda "kararsız" olmasına rağmen, 30 bin kişilik yedek gücünü göreve çağırdığını belirten askeri kaynaklar ise, Şam-Beyrut otoyolunun sürekli bombalandığını ve İsrail güçlerinin son iki gündür Lübnan-Suriye sınırına odaklandığını belirtti.
Muhafızlar hazırlanıyor Bu arada Fars haber ajansı, İran Devrim Muhafızları Komutanı General Yahya Rahim Sefavi'nin, birliklerine İsrail ve ABD'ye karşı savaşmak üzere hazır olmaları emri verdiğini duyurdu. General Sefavi, "Devrim Muhafızlarımız ve Besiç birlikleri (İslam gönüllüleri), kendilerini siyonistlere ve Amerikalılara karşı hazırlasın. Hareket tarihini, Ayetullah Ali Humeyni açıklayacak" dedi. "Savaşçılarımız; Lübnan, Filistin, Irak ve Afganistan'ın intikamını alacak" diyen Sefavi, "Kalplerimiz, intikam gününün gelmesi için atıyor" ifadelerini kullandı.
'Katliam Yahudilik'te var' Öte yandan, İsrail'deki Hahamlar Kurulu, işgal ordusunun Kana katliamının, Yahudi şeriatına aykırı olmadığını duyurdu. İsrail'in önde gelen gazetelerinden Yediot Aharonot'ta yayımlanan "Yeşa Hahamlar Konseyi" deklerasyonunda, kana susamış şeriatçı din adamları, "savaş zamanı düşmanın masum olamayacağını" ve bu yüzden Kana'daki olayların katliam olarak nitelendirilemeyeceğini iddia etti. Katliamın şeriata aykırı olmadığını duyuran hahamlar, "Kana'daki operasyon, Yahudi şeriatına aykırı değildir, savaş zamanı masum kimse olamaz. Diğer dinlerdeki gibi ahlâk kuralları, bizi, düşmanlarımız karşısında zayıflatır" açıklamasını yaptı.
'Ateşkes' uzun sürmedi Öte yandan İsrail, Lübnan'a yönelik hava saldırılarına önceki gece itibariyle 48 saat ara verdi. Ancak geçici ateşkesten hemen sonra, İsrail, Güney Lübnan'daki Taibe köyüne yeni hava saldırıları düzenledi. Hizbullah da, roketlerle saldırıya yanıt verdi. İsrail askerleri ile Hizbullah gerillaları arasında Kafr Kila yakınlarında meydana gelen çatışmada ise, 3 İsrail askeri yaralandı. Hizbullah gerillalarının füzeyle bir İsrail zırhlı aracını vurdukları, araçtaki İsrail askerlerini kurtarmaya giden bir tankın da vurulduğu bildirildi. İsrail ateşkesten hemen önce ise, Lübnan'ın doğusundaki bazı hedefleri ve Suriye sınırına 5 kilometre uzaklıktaki Yanta yakınlarını bombalamayı ihmal etmedi.
Bir günlük yas Lübnan hükümeti ise, çoğu kadın ve çocuk 60 sivilin öldüğü İsrail'in Kana saldırısından sonra, ülkede dün bir günlük yas ilan etti. Yas çerçevesinde, ülkedeki kamu binaları kapandı. Bu arada saldırı, Irak, Venezüella, Meksika, Brezilya ve Kosta Rika yönetimlerince kınandı. BM yine kınamadı! İsrail'in Kana katliamı sonrası olağanüstü toplanan BM Güvenlik Konseyi, bir başkanlık kararı yayınlamakla yetindi. Konsey, 37'si çocuk 60 sivilin yaşamını yitirdiği saldırıdan dolayı İsrail yönetimini kınamadı. Başkanlık açıklamasında, derhal bir ateşkes talebinde bulunulmaması da dikkati çekti.
Gazze ve Pakistan'da protesto Diğer yandan Kana katliamı, Beyrut'un ardından Gazze'de de protesto edildi. Eylemin ardından kentteki BM binasına saldıran Filistinliler, BM binasının camlarını taşlarla kırdı. Çıkan arbede sonucu 4'ü polis 7 kişi yaralandı. Pakistan'ın Karaçi kentinde ise, 4 bin kadar Şii ve Sünni, İsrail'in Lübnan'da devam eden saldırılarını kınadı, "İsrail ve Amerika'ya Ölüm" sloganları attı.
Göksel: Barışın yolu Şam'dan geçer Güney Lübnan'da görev yapan eski BM Barış Gücü Sözcüsü Timur Göksel, Lübnan'da ateşkes sağlanmadan ve Suriye'nin onayı olmadan bir uluslararası güç kurmanın "çılgınlık" olacağını söyledi. Lübnan'daki Geçici BM Barış Gücünde (FINUL) 24 yıl görev yapan Göksel, Güney Lübnan'a çokuluslu güç yerleştirilmesini öngören ABD girişimini eleştirerek, "En iyisi zaman kazanmaya çalışmak ve ruhları sakinleştirmek" dedi. "Bu, çözüm değil, pansuman" diyen deneyimli diplomat, bunun yerine Lübnan'da tüm taraflarca kabul edilebilir barışın koruyucusu FINUL'un güçlendirilebileceğini, Hizbullah'ın da bunu kabul edebileceğini söyledi. "Ancak İsrail bir muharip güç istiyor" diyen Göksel, Hizbullah'ı silahsızlandırmak, Suriye ve İran'ın maddi desteğini kesmekle yükümlü olacak bir gücün, bir işgal gücüne denk olacağı uyarısında bulundu. Barışın, Şam'dan geçtiğini söyleyen Göksel, "Etkin bir gücün Şam'ın onayı olmadan mümkün olabileceğini düşünen varsa, Ortadoğu konusunda hiçbir şey bilmiyordur. Suriye'den bir iyilik isteniyorsa, bir şeyler ödemek gerekir" dedi.
Komünistlerden silahlı mücadele çağrısı Lübnan Komünist Partisi, İsrail saldırganlığına karşı bir açıklama yayınladı. 29 Temmuz tarihli bildiride, İsrail terörizmi kınanarak, "Saldırının kudurmuş suç ortağı ABD ise, Arap bölgesinin kaderini ve sahip olduğu zenginlikleri kontrol etmek üzere 'Yeni bir Ortadoğu' yaratma umutlarını dile getiriyor. Ancak ölüm makinesi dört koldan yıkım kampanyasını sürdürüyorsa da, başarısızlığa uğramıştır" denildi. Parti yönetimi, "Lübnan halkı ve hükümeti işgalcilere karşı tek yumruk olmak durumundadır. İçinde bulunduğumuz durum, direnişe her türlü desteği sağlamaya odaklanacak gerçek bir ulusal birlik hükümetinin kurulmasını zorunlu kılmaktadır" ifadeleriyle milli birlik hükümeti talep etti. Parti ayrıca, "Biz, demokrasinin güçleri, vatanımızın 1982 Direnişi'ne de katılmış olma onurunu taşıyan örgütler olarak silahları yeniden ele aldığımızı ilan ediyoruz" diyerek, silahlı mücadele çağrısı yaptı.
Sana'a'yı hatırlayın! Roza Çiğdem Erdoğan / Mutlu Şahin* "İnsan vicdanını savaş bölümü ve barış bölümü diye ikiye ayıramazsınız." Vahşet vahşet vahşet Varmıyor elimiz artık kalem tutmaya Söz uçar yazı kalır der hep atasözümüz, oysa ki yazı da uçuyor artık Lübnan yanıyor Lübnan kan içinde Lübnan ağlıyor Lübnan ''SHALOM, SALAAM, BARIŞ'' çığlıkları atıyor Kana kapkara bulutlarla kaplanmış, mavi gülüşlü çocuklarına ağıtlar yakıyor çöl sıcaklığındaki yağmur ağlayan bulutlar Söz dile gelse, kalem yazmıyor Kana'da, suskun bir ayaz vaktini oynuyor zaman, şafaklar tutuşmuş Kana'da Altmış turna sürüsü geçiyor katar katar Kana'da Diller lal, gözler yorgun ve el ayak çekilmiş Ali'nin aşkına bir su, diyor Kerbela'nın bahtsız çocukları Altmış turna su alıp akıyor Kerbela yoldaşlarına usul usul Altmış turna gül olup açıyor Kerbela çölünde Altmış turna avazı yankılanıyor sessiz dünyanın bağrında Kana su alıp akıyor kan'a' kan'a Akdeniz'e Akdeniz ki, dalgalarını vuruyor hırçın ve öfkeyle Betonlaşmış gözyaşları, katılaşmış yürekleri dünyanın Her çığlık bir susku, her susku bir çığlıktır Kana'da Ey gözleri dünyanın, suskunuz, suçsusuz, sususuz Helva yaparlar kanımızla kan'a kan'a Kerbela'da Hüseyin adına Gör bizi, sor bizi Ne Ebu Tayyip bizi konuk eder, ne Ebu Atahiye, Ali'ye gülümseyerek, Muaviye öldürür bizi İsrailoğulları adına Suskunuz, sususuz, suçsusuz Gör bizi, sor bizi Ne petrol içenler bizi tanır, ne de gözyaşı içenler Gör bizi, sor bizi Yıl 1996, yer: Kana mülteci kampı. İsrail savaş uçaklarının bombardımanında 109 sivil mülteci hayatını kaybetti Ve bir genç kız, Kana' lı SANA'A MEHAYDALİ, henüz 16 yaşında Hayatının baharında, Filistin asıllı Lübnanlı bir genç kız 109 yoldaşı, 109 can, 109 gül usulca düşmüş bombaların acımasızlığında toprağa Nasıl dayansın yüreğin ey Sana'a?... Durur mu ki, can bedende Gayrı ses olmalı bedenim der suskun dünyanın bağrında, ve üzerine bağladığı bombalarla Güney Lübnan'daki İsrail karargâhına dalar Artık Lübnan'da intifadanın adı SANA'A'dır Ortadoğu'da SANA'A için bugüne değin yüzlerce kahramanlık şiiri, şarkısı yazılmştır: "Eylemi omuzlarında taşıyan güneyin gelini SANA'A O gizli alevin sırrını tutuşturarak birazdan Açıkladı tüm dünyaya korkmadan Gelinliğini giydi bombayla sarmaş dolaş Bir deprem kuşatmasına hazırlandı Her biri öfke kesilmiş dinamitlerle Bir yangın yerine çevirdi zulmün kalesini Bir ateşten rüzgar estirdi SANA'A '' (*): Şeyh Bedreddin Film Kolektifi [email protected]
'Bizi böyle yok edemezler'
Rıza Özel İsrail ordusunun Lübnan'ın Kana Kasabası'na düzenlediği saldırıda, binaların enkazından yaralı olarak kurtarılan Muhammed Asım ve Muhammed Mahmud Şelhum kardeşler, Sur Devlet Hastanesi'nde tedavi görüyor. Bombalamada ailelerini kaybeden Şelhum kardeşler, 15 gündür vurulan binada kaldıklarını belirterek, "Binanın bulunduğu yere yakın su vardı, buradan su içtik. 60 kişi yaklaşık bir haftadır hiç yemek yemedik" dediler. Durumlarını, BM'ye bildirdiklerini ifade eden iki kardeş, "Başkalarından da yardım istedik, ama kimse gelmedi" diye konuştu. Bombalamada eşini ve 27 yaşındaki kızını kaybeden 63 yaşındaki Muhammed Mahmud Şelhum, "İsrail askerleri değil, bebekleri vuruyor" diye konuştu. Saldırıda eşini ve 5 çocuğunu kaybeden 55 yaşındaki Muhammed Asım Şelhum de, İsrail'in kimyasal silah kullandığını belirterek, "Bizi böyle yok edemezler, bir aile yok olur ama yerine yenileri gelir. Hasan Nasrallah'ı da bu şekilde yok edemezler. Biz, yine de Hasan Nasrallah'a bağlı kalırız" dedi.
Muhafızlar hazırlanıyor Bu arada Fars haber ajansı, İran Devrim Muhafızları Komutanı General Yahya Rahim Sefavi'nin, birliklerine İsrail ve ABD'ye karşı savaşmak üzere hazır olmaları emri verdiğini duyurdu. General Sefavi, "Devrim Muhafızlarımız ve Besiç birlikleri (İslam gönüllüleri), kendilerini siyonistlere ve Amerikalılara karşı hazırlasın. Hareket tarihini, Ayetullah Ali Humeyni açıklayacak" dedi. "Savaşçılarımız; Lübnan, Filistin, Irak ve Afganistan'ın intikamını alacak" diyen Sefavi, "Kalplerimiz, intikam gününün gelmesi için atıyor" ifadelerini kullandı.
'Katliam Yahudilik'te var' Öte yandan, İsrail'deki Hahamlar Kurulu, işgal ordusunun Kana katliamının, Yahudi şeriatına aykırı olmadığını duyurdu. İsrail'in önde gelen gazetelerinden Yediot Aharonot'ta yayımlanan "Yeşa Hahamlar Konseyi" deklerasyonunda, kana susamış şeriatçı din adamları, "savaş zamanı düşmanın masum olamayacağını" ve bu yüzden Kana'daki olayların katliam olarak nitelendirilemeyeceğini iddia etti. Katliamın şeriata aykırı olmadığını duyuran hahamlar, "Kana'daki operasyon, Yahudi şeriatına aykırı değildir, savaş zamanı masum kimse olamaz. Diğer dinlerdeki gibi ahlâk kuralları, bizi, düşmanlarımız karşısında zayıflatır" açıklamasını yaptı.
'Ateşkes' uzun sürmedi Öte yandan İsrail, Lübnan'a yönelik hava saldırılarına önceki gece itibariyle 48 saat ara verdi. Ancak geçici ateşkesten hemen sonra, İsrail, Güney Lübnan'daki Taibe köyüne yeni hava saldırıları düzenledi. Hizbullah da, roketlerle saldırıya yanıt verdi. İsrail askerleri ile Hizbullah gerillaları arasında Kafr Kila yakınlarında meydana gelen çatışmada ise, 3 İsrail askeri yaralandı. Hizbullah gerillalarının füzeyle bir İsrail zırhlı aracını vurdukları, araçtaki İsrail askerlerini kurtarmaya giden bir tankın da vurulduğu bildirildi. İsrail ateşkesten hemen önce ise, Lübnan'ın doğusundaki bazı hedefleri ve Suriye sınırına 5 kilometre uzaklıktaki Yanta yakınlarını bombalamayı ihmal etmedi.
Bir günlük yas Lübnan hükümeti ise, çoğu kadın ve çocuk 60 sivilin öldüğü İsrail'in Kana saldırısından sonra, ülkede dün bir günlük yas ilan etti. Yas çerçevesinde, ülkedeki kamu binaları kapandı. Bu arada saldırı, Irak, Venezüella, Meksika, Brezilya ve Kosta Rika yönetimlerince kınandı. BM yine kınamadı! İsrail'in Kana katliamı sonrası olağanüstü toplanan BM Güvenlik Konseyi, bir başkanlık kararı yayınlamakla yetindi. Konsey, 37'si çocuk 60 sivilin yaşamını yitirdiği saldırıdan dolayı İsrail yönetimini kınamadı. Başkanlık açıklamasında, derhal bir ateşkes talebinde bulunulmaması da dikkati çekti.
Gazze ve Pakistan'da protesto Diğer yandan Kana katliamı, Beyrut'un ardından Gazze'de de protesto edildi. Eylemin ardından kentteki BM binasına saldıran Filistinliler, BM binasının camlarını taşlarla kırdı. Çıkan arbede sonucu 4'ü polis 7 kişi yaralandı. Pakistan'ın Karaçi kentinde ise, 4 bin kadar Şii ve Sünni, İsrail'in Lübnan'da devam eden saldırılarını kınadı, "İsrail ve Amerika'ya Ölüm" sloganları attı.
Göksel: Barışın yolu Şam'dan geçer Güney Lübnan'da görev yapan eski BM Barış Gücü Sözcüsü Timur Göksel, Lübnan'da ateşkes sağlanmadan ve Suriye'nin onayı olmadan bir uluslararası güç kurmanın "çılgınlık" olacağını söyledi. Lübnan'daki Geçici BM Barış Gücünde (FINUL) 24 yıl görev yapan Göksel, Güney Lübnan'a çokuluslu güç yerleştirilmesini öngören ABD girişimini eleştirerek, "En iyisi zaman kazanmaya çalışmak ve ruhları sakinleştirmek" dedi. "Bu, çözüm değil, pansuman" diyen deneyimli diplomat, bunun yerine Lübnan'da tüm taraflarca kabul edilebilir barışın koruyucusu FINUL'un güçlendirilebileceğini, Hizbullah'ın da bunu kabul edebileceğini söyledi. "Ancak İsrail bir muharip güç istiyor" diyen Göksel, Hizbullah'ı silahsızlandırmak, Suriye ve İran'ın maddi desteğini kesmekle yükümlü olacak bir gücün, bir işgal gücüne denk olacağı uyarısında bulundu. Barışın, Şam'dan geçtiğini söyleyen Göksel, "Etkin bir gücün Şam'ın onayı olmadan mümkün olabileceğini düşünen varsa, Ortadoğu konusunda hiçbir şey bilmiyordur. Suriye'den bir iyilik isteniyorsa, bir şeyler ödemek gerekir" dedi.
Komünistlerden silahlı mücadele çağrısı Lübnan Komünist Partisi, İsrail saldırganlığına karşı bir açıklama yayınladı. 29 Temmuz tarihli bildiride, İsrail terörizmi kınanarak, "Saldırının kudurmuş suç ortağı ABD ise, Arap bölgesinin kaderini ve sahip olduğu zenginlikleri kontrol etmek üzere 'Yeni bir Ortadoğu' yaratma umutlarını dile getiriyor. Ancak ölüm makinesi dört koldan yıkım kampanyasını sürdürüyorsa da, başarısızlığa uğramıştır" denildi. Parti yönetimi, "Lübnan halkı ve hükümeti işgalcilere karşı tek yumruk olmak durumundadır. İçinde bulunduğumuz durum, direnişe her türlü desteği sağlamaya odaklanacak gerçek bir ulusal birlik hükümetinin kurulmasını zorunlu kılmaktadır" ifadeleriyle milli birlik hükümeti talep etti. Parti ayrıca, "Biz, demokrasinin güçleri, vatanımızın 1982 Direnişi'ne de katılmış olma onurunu taşıyan örgütler olarak silahları yeniden ele aldığımızı ilan ediyoruz" diyerek, silahlı mücadele çağrısı yaptı.
Sana'a'yı hatırlayın! Roza Çiğdem Erdoğan / Mutlu Şahin* "İnsan vicdanını savaş bölümü ve barış bölümü diye ikiye ayıramazsınız." Vahşet vahşet vahşet Varmıyor elimiz artık kalem tutmaya Söz uçar yazı kalır der hep atasözümüz, oysa ki yazı da uçuyor artık Lübnan yanıyor Lübnan kan içinde Lübnan ağlıyor Lübnan ''SHALOM, SALAAM, BARIŞ'' çığlıkları atıyor Kana kapkara bulutlarla kaplanmış, mavi gülüşlü çocuklarına ağıtlar yakıyor çöl sıcaklığındaki yağmur ağlayan bulutlar Söz dile gelse, kalem yazmıyor Kana'da, suskun bir ayaz vaktini oynuyor zaman, şafaklar tutuşmuş Kana'da Altmış turna sürüsü geçiyor katar katar Kana'da Diller lal, gözler yorgun ve el ayak çekilmiş Ali'nin aşkına bir su, diyor Kerbela'nın bahtsız çocukları Altmış turna su alıp akıyor Kerbela yoldaşlarına usul usul Altmış turna gül olup açıyor Kerbela çölünde Altmış turna avazı yankılanıyor sessiz dünyanın bağrında Kana su alıp akıyor kan'a' kan'a Akdeniz'e Akdeniz ki, dalgalarını vuruyor hırçın ve öfkeyle Betonlaşmış gözyaşları, katılaşmış yürekleri dünyanın Her çığlık bir susku, her susku bir çığlıktır Kana'da Ey gözleri dünyanın, suskunuz, suçsusuz, sususuz Helva yaparlar kanımızla kan'a kan'a Kerbela'da Hüseyin adına Gör bizi, sor bizi Ne Ebu Tayyip bizi konuk eder, ne Ebu Atahiye, Ali'ye gülümseyerek, Muaviye öldürür bizi İsrailoğulları adına Suskunuz, sususuz, suçsusuz Gör bizi, sor bizi Ne petrol içenler bizi tanır, ne de gözyaşı içenler Gör bizi, sor bizi Yıl 1996, yer: Kana mülteci kampı. İsrail savaş uçaklarının bombardımanında 109 sivil mülteci hayatını kaybetti Ve bir genç kız, Kana' lı SANA'A MEHAYDALİ, henüz 16 yaşında Hayatının baharında, Filistin asıllı Lübnanlı bir genç kız 109 yoldaşı, 109 can, 109 gül usulca düşmüş bombaların acımasızlığında toprağa Nasıl dayansın yüreğin ey Sana'a?... Durur mu ki, can bedende Gayrı ses olmalı bedenim der suskun dünyanın bağrında, ve üzerine bağladığı bombalarla Güney Lübnan'daki İsrail karargâhına dalar Artık Lübnan'da intifadanın adı SANA'A'dır Ortadoğu'da SANA'A için bugüne değin yüzlerce kahramanlık şiiri, şarkısı yazılmştır: "Eylemi omuzlarında taşıyan güneyin gelini SANA'A O gizli alevin sırrını tutuşturarak birazdan Açıkladı tüm dünyaya korkmadan Gelinliğini giydi bombayla sarmaş dolaş Bir deprem kuşatmasına hazırlandı Her biri öfke kesilmiş dinamitlerle Bir yangın yerine çevirdi zulmün kalesini Bir ateşten rüzgar estirdi SANA'A '' (*): Şeyh Bedreddin Film Kolektifi [email protected]
'Bizi böyle yok edemezler'
Rıza Özel İsrail ordusunun Lübnan'ın Kana Kasabası'na düzenlediği saldırıda, binaların enkazından yaralı olarak kurtarılan Muhammed Asım ve Muhammed Mahmud Şelhum kardeşler, Sur Devlet Hastanesi'nde tedavi görüyor. Bombalamada ailelerini kaybeden Şelhum kardeşler, 15 gündür vurulan binada kaldıklarını belirterek, "Binanın bulunduğu yere yakın su vardı, buradan su içtik. 60 kişi yaklaşık bir haftadır hiç yemek yemedik" dediler. Durumlarını, BM'ye bildirdiklerini ifade eden iki kardeş, "Başkalarından da yardım istedik, ama kimse gelmedi" diye konuştu. Bombalamada eşini ve 27 yaşındaki kızını kaybeden 63 yaşındaki Muhammed Mahmud Şelhum, "İsrail askerleri değil, bebekleri vuruyor" diye konuştu. Saldırıda eşini ve 5 çocuğunu kaybeden 55 yaşındaki Muhammed Asım Şelhum de, İsrail'in kimyasal silah kullandığını belirterek, "Bizi böyle yok edemezler, bir aile yok olur ama yerine yenileri gelir. Hasan Nasrallah'ı da bu şekilde yok edemezler. Biz, yine de Hasan Nasrallah'a bağlı kalırız" dedi.
Evrensel'i Takip Et