21 Nisan 2006 22:00
Yer varil, gök zehir!
Orhanlı beldesinin ardından başka yörelerde çevreye zehir saçan tehlikeli atıklar tartışılırken, Başkent Ankara'nın çok yakınındaki BAŞTAŞ'ın atık depolama tesisi, çevre sağlığını tehdit ediyor. İçinde zararlı atıkların bulunduğu variller, korunmayan toprak zeminde duruyor; tesise her isteyen girebiliyor. Yağmur yağmasıyla toprağa sızan atıkların yeraltı sularına, yöredeki çiftliklerin topraklarına karışabileceği ihtimaline dikkat çekilirken, tesisin zararsız olduğunu savunan şirket, Tuzla'daki varillerin gündeme gelmesiyle zemini betonlama çalışmalarına başladı.
Yöredeki çiftliklerin oldukça yakınına kurulu tesisin etrafında bir koruma yok. Bir kısmı dikenli tellerle çevrili alana her isteyen girebiliyor. Zararlı atıkların bulunduğu variller, toprak zemin üstünde tutuluyor. Yağmurun yağmasıyla da fabrikanın yapay göletinden gelen sular, varillerin, içinde ne olduğu yazmayan poşetlerin rastgele konulduğu, içindekilerin yer yer toprağa sızdığı bu alanın içinden geçerek, çiftliklerin olduğu bölgeye akıyor.
Tesisi inceleyen ÇMO Ankara Şube Başkanı Atilla Hışır, alanda düzgün olmayan bir atık depolaması olduğunu belirterek, Tehlikeli Atıkların Kontrolü Yönetmeliği'ne göre, atığı bertaraf edenin bazı yükümlülükleri olduğunu hatırlattı. Yönetmeliğin 10'uncu maddesinde "Bertaraf eden tesisin risk taşıyan bölümlerinde çalışan personelin her türlü güvenliğini sağlamak, altı ayda bir sağlık kontrollerini yaptırmak ve bu bölümlere izinsiz olarak ve yetkili kişilerin dışında girişleri önlemekle sorumludur" denildiğine dikkat çeken Hışır, "Bırakın çalışanların can güvenliğini, elinizi kolunuzu sallayarak içinde gezebiliyorsunuz. Bilmeden dokunma ihtimaliniz var. Bizim gibi, bir çocuk da girebilir çünkü yakında yerleşim yerleri var" diye konuştu.
Atıkların kısa süreli tutulması durumunda da çevre güvenliği olması gerektiğine işaret eden Hışır, bu tür depolama alanlarının tabanlarında geçirimsizlik sistemi olması gerektiğini kaydetti. "Varillerin bir çoğunda patlak var. Sızan sular toprağa, topraktan da yağışla yeraltı sularına ya da yüzeysel suyla topraklarımıza, bitkilerimize, suya, suyu içen hayvana ya da suyla oynayan çocuklara kadar gider. Kesinlikle tabanın ıslah edilmesi gerekiyor" dedi. Bu tür tesislerin etraflarının örtülmesi gerektiğini dile getiren Hışır, buraya hayvanların girebileceğine dikkat çekerek, güvenlik önlemi alınması gerektiğini vurguladı.
'Denetlemeyen de cezalandırılmalı' BAŞTAŞ tesisinde gözlemlediklerinin bu gerekliliklerle "uyuşmadığını" dile getiren Hışır, birçok atığın üstünde etiket olmadığını söyledi. Yakında bir dere olduğunu, o dereye neyin karıştığının tahmin edilemeyeceğini belirten Hışır, "Türkiye'nin önemli çimento fabrikalarından birinde olması sıkıntılı bir durum. Bu durum, 'Acaba benzer lisans almış olanlar ne durumda' sorusunu akla getiriyor" dedi. Hışır, "Sorun lisans vermekle çözülmez. Lisans verdikten sonra kontrol yapmak gerekiyor. Asıl sorgulanması gereken bu" diye konuştu. Cezanın bir kişiye kesilmesinin de doğru olmadığını vurgulayan Hışır, "Denetlemekle yükümlü kurum ve kuruluşların da bu cezadan etkilenmesi gerekiyor. Bunu yapmazsanız bu görevi yerine getirenlerin daha sonra da benzer şekilde davranmalarına ön ayak olursunuz" dedi. BAŞTAŞ Çimento A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı Ertuğrul Sandıkçıoğlu ise ülkenin en geniş atık yakma lisansına sahip olduklarını iddia etti. Bu lisans doğrultusunda motor yağları, kullanılmış lastikler, bu gibi atıklarla kirlenmiş tekstil malzemeleri (eldiven vb.) ve boya çamuru yaktıklarını belirten Sandıkçıoğlu, tesisin sağlığa zararlı olmadığını, atıkların sızdırmaz torbalarda tutulduğunu bildirdi. Sandıkçıoğlu'nun tesisin standartlara uygun olduğu iddialarına karşın, tesisin bir kısmında betonlama ve duvar örme çalışmalarına başlandı.
Halk temizlenmesini istiyor Yöre sakinlerinden Sinan Aydın, atıkların tutulduğu yerden neredeyse her gün geçtiklerini, küçük kardeşlerinin o yoldan okula gittiğini bu nedenle tedirgin olduklarını dile getirdi. Tesise en yakın çiftlikte oturan Aydın, rüzgar estiği zaman tesisten koku yayıldığını belirterek, bölgenin temizlenmesini istedi. Yörede hayvancılık yapanlardan Fahriye Çalış ise "Bu haberler çıkmaya başlayınca orda bir çalışma başladı. İlkin darmadağınıktı. Rüzgar o yandan bu yana estiği zaman çok kötü kokuyor. Tozdan sabahları göz gözü görmüyor. Hayvanlar ot yemiyorlar. Eskiden buralar çok verimliydi, fabrika gelince her taraf kurudu" dedi. İrfan Akpınar da yöredeki durumu şöyle özetledi: "BAŞTAŞ'ın hemen yanında bahçem var. Mahsulümün verimi yüzde 0'dan, 8'e düştü. BAŞTAŞ'ın çöplüğüne getirdikleri maddeler zehirden daha kötü. Açıkta duruyor, vatandaşın içini yakıyor. Bunun etkisi hastalıkla, ölümle ortaya çıkar. Hangi büyüklerimiz buraya ilgi gösterecekse beklemekteyiz".
'Denetlemeyen de cezalandırılmalı' BAŞTAŞ tesisinde gözlemlediklerinin bu gerekliliklerle "uyuşmadığını" dile getiren Hışır, birçok atığın üstünde etiket olmadığını söyledi. Yakında bir dere olduğunu, o dereye neyin karıştığının tahmin edilemeyeceğini belirten Hışır, "Türkiye'nin önemli çimento fabrikalarından birinde olması sıkıntılı bir durum. Bu durum, 'Acaba benzer lisans almış olanlar ne durumda' sorusunu akla getiriyor" dedi. Hışır, "Sorun lisans vermekle çözülmez. Lisans verdikten sonra kontrol yapmak gerekiyor. Asıl sorgulanması gereken bu" diye konuştu. Cezanın bir kişiye kesilmesinin de doğru olmadığını vurgulayan Hışır, "Denetlemekle yükümlü kurum ve kuruluşların da bu cezadan etkilenmesi gerekiyor. Bunu yapmazsanız bu görevi yerine getirenlerin daha sonra da benzer şekilde davranmalarına ön ayak olursunuz" dedi. BAŞTAŞ Çimento A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı Ertuğrul Sandıkçıoğlu ise ülkenin en geniş atık yakma lisansına sahip olduklarını iddia etti. Bu lisans doğrultusunda motor yağları, kullanılmış lastikler, bu gibi atıklarla kirlenmiş tekstil malzemeleri (eldiven vb.) ve boya çamuru yaktıklarını belirten Sandıkçıoğlu, tesisin sağlığa zararlı olmadığını, atıkların sızdırmaz torbalarda tutulduğunu bildirdi. Sandıkçıoğlu'nun tesisin standartlara uygun olduğu iddialarına karşın, tesisin bir kısmında betonlama ve duvar örme çalışmalarına başlandı.
Halk temizlenmesini istiyor Yöre sakinlerinden Sinan Aydın, atıkların tutulduğu yerden neredeyse her gün geçtiklerini, küçük kardeşlerinin o yoldan okula gittiğini bu nedenle tedirgin olduklarını dile getirdi. Tesise en yakın çiftlikte oturan Aydın, rüzgar estiği zaman tesisten koku yayıldığını belirterek, bölgenin temizlenmesini istedi. Yörede hayvancılık yapanlardan Fahriye Çalış ise "Bu haberler çıkmaya başlayınca orda bir çalışma başladı. İlkin darmadağınıktı. Rüzgar o yandan bu yana estiği zaman çok kötü kokuyor. Tozdan sabahları göz gözü görmüyor. Hayvanlar ot yemiyorlar. Eskiden buralar çok verimliydi, fabrika gelince her taraf kurudu" dedi. İrfan Akpınar da yöredeki durumu şöyle özetledi: "BAŞTAŞ'ın hemen yanında bahçem var. Mahsulümün verimi yüzde 0'dan, 8'e düştü. BAŞTAŞ'ın çöplüğüne getirdikleri maddeler zehirden daha kötü. Açıkta duruyor, vatandaşın içini yakıyor. Bunun etkisi hastalıkla, ölümle ortaya çıkar. Hangi büyüklerimiz buraya ilgi gösterecekse beklemekteyiz".
Evrensel'i Takip Et