14 Mart 2006 23:00

İsrail çölleri de istiyor

"Sabaha karşı saat 9.00 sıralarında 200 kadar polisle geldiler. Beraberlerinde kamyonlar buldozerlerle... Ve evimizi yıktılar... O günden beri sokakta yaşıyoruz. 10'u çocuk, 13 kişi..." Bu sözlerin sahibi, 40 yaşındaki Bedevi Arap İd El Kişer, 10 çocuğu ve iki karısıyla birlikte, İsrail'in güneyindeki Necef Çölü'nde İsrail tarafından resmen tanınmayan, haritada yeri olmayan Bedevi köylerinden Um Mitnan'da yıkılan evlerinin harabeleri üzerinde yaşam sürüyor. İki karısı, henüz emekleme çağındaki çocukları, geceleri uyumak için kullandıkları şiltelerin üzerinde oturuyor. Hanımlar ev yıkıntılarının yanı başında, yaktıkları ateşte yemek pişiriyor; okul çağındakiler, yine yıkıntılar üzerine bir kenara toplanmış kitap ve defterleriyle yerlerde ders yapıyor.

'Tanınmaya evet, yıkımlara hayır' İsrail polisi ve İçişleri Bakanlığı görevlileri, Um Mitnan köyünde 5 evi 27 Şubat'ta yerle bir etmiş. İd El Kişer, görevlilerin evlere girerek, kadın ve çocukları dışarı çıkardığını, sonra beraberlerindeki işçilerin bazı eşyalarını dışarı attığını, kendi eşyalarını taşımalarına izin vermeden evlerini yıktıklarını anlatıyor. Evlerin yıkılmasının ardından, yıkılan evlerin yanı başına bir protesto çadırı kuran Bedevi köylüler, yıkımlara karşı protestolarını çadırın içine ve dışına, İbranice, Arapça ve İngilizce koydukları pankartlara taşımış. Pankartlarda, "Tanınmaya evet, ev yıkımlarına hayır", "Ev yıkımı ailelerin yıkımıdır", "Bedevilerin de kamu hakları var" gibi sloganlar bulunuyor.

45 köy tanınmıyor Ülkenin güneyindeki Necef Çölü'nde, İsrail'in resmen "tanımadığı", resmi haritalarında yer almadığı belirtilen köylerden biri Um-Mitnan. Tanınmayan köylerin sayısı 45 olarak belirtiliyor. Bu köylerde yaklaşık 70-80 bin dolayında Bedevi yaşıyor. Evini 5 yıl önce inşa ettiğini, 2003 yılında ise İsrail İçişleri Bakanlığı'ndan evlerin yıkılması için kendileriyle birlikte birçok aileye talimat geldiğini belirten El Kişer, "3 yıl sonra geldiler ve yıktılar. Şimdi çoluk çocuk hepimiz dışarıdayız. Herhangi bir çözüm getirmeden... Tek dedikleri, evin ruhsatının olmadığı. Kimse bize ruhsat da vermiyor" diyor. El Kişer, neden kendi evleri yıkılırken diğerlerinin yıkılmadığı sorusuna, "Bugün benimkini, yarın diğerinkini... Rasgele" cevabını veriyor. İd El Kişer, "Burası benim toprağım. Burada develerim, keçilerim var. Başka yere gitmek istemiyorum, gitmem de. Yeniden bir ev yapacağım" diye konuşuyor.

Sorun '48'den beri sürüyor Necef'te, hükümetin her yıl Bedevilere ait yaklaşık 150 dolayında evi yıktığı belirtiliyor. Bu köylerde toplam 30 bin kaçak yapı bulunduğu da verilen bilgiler arasında. Ev yıkımlarına karşı Arap ve İsraillilerin yer aldığı bazı hükümet dışı örgütler de mücadele veriyor. Bu örgütler, aynı zamanda Arap Bedevilerin eşit hakları için de çaba gösteriyor. Bunlardan, "İsrail'deki Arap Azınlık Hakları Merkezi-Adala"nın avukatlarından Murad El Sena, hükümetin esas politikasının, bu toprakları Bedevilerden almak olduğunu söylüyor. Hükümetin Bedevi topraklarını almak için birçok kez çeşitli tekliflerle geldiğini ve Bedevileri yeni yerleşimlere göndermek istediğini, ancak bu yerlerin Bedevilerin geleneksel yaşam biçimlerine uymadığını ifade eden El Sena, "Biz Kudüs'e, Tel Aviv'e veya başka bir yere gitmek istemiyoruz. Burada kalmak istiyoruz" diyor. "Necef Bir Arada Var Oluş Forumu" Koordinatörü Ariel Dloomy de Necef'teki Bedevilerin sorunlarının 1948'de İsrail'in kuruluşuyla başladığını ve hâlâ devam ettiğini belirtiyor. Bloomy, İsrail'in Bedevi nüfusuna uyguladığı politikaları "ayrımcı ve ırkçı" olarak nitelendiriyor ve söz konusu 45 köyün hiçbir zaman adresi olmadığını, devletin buna karşı çıktığını ifade ediyor. Bloomy, İsrail hükümetini Bedevilerle bir an önce görüşme masasına oturmaya ve onlara eşit haklar tanımaya çağırıyor.

Yıkımlar hızlanıyor Necef'teki Tanınmayan Köyler Bölge Konseyi'nden Süleyman Ebu Ubeyd'in verdiği bilgiye göre, İsrail, son olarak geçen aylarda, Ulusal Güvenlik Konseyi'nin tavsiyeleri doğrultusunda, Necef'teki tanınmayan köylerde yaşayan Bedevilerin 40 binini başka bölgelere zorla tahliye etmek istemiş. Ebu Ubeyd, 2 yıllık bir sürede bu uygulamanın tamamlanmasının öngörüldüğünü, bunun, Bedevilerin toprakları üzerinde yeni Yahudi yerleşimleri kurulmasına olanak vermeyi amaçladığını öne sürüyor. Bu doğrultuda, ocak ayı başından itibaren "tanınmayan köyler"de ev yıkımları da hız kazanmış. Bedevi Arap liderleri ve konuyla yakından ilgilenen İsrail-Arap ortak kuruluşlarının çabalarıyla, seçim öncesi Arap oylarını kaybetmek istemeyen hükümetin bu konuyu şimdilik gündeme getirmekten kaçındığı belirtiliyor. Ancak yine de ev yıkımları sürüyor.




Yüzde 90'ı sürüldü Necef Tanınmayan Köyler Bölge Konseyi'nden Süleyman Ebu Ubeyd de Bedevilerin İsrail devleti kurulmadan önce bu topraklarda yaşadığını, Osmanlı devleti ile İngiliz hükümetinin bu haklarını tanıdığını belirtiyor. İsrail devleti kurulduğunda, Bedevi nüfusun yüzde 90'ının topraklarından sürülerek Mısır, Suriye ve benzeri ülkelere, Gazze ve Batı Şeria'ya gitmek zorunda kaldığını kaydeden Ebu Ubeyd, 1965'te planlama ve inşaat yasasının kabulünden sonra da bu köylerin hiçbir zaman resmi haritalarda yer almadığını, buralarda inşaat izni ve ruhsat verilmediğini, dolayısıyla her evin yıkım tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu söylüyor. Ebu Ubeyd, Necef'te İsrail tarafından tanınan 7 Bedevi kasabası bulunduğunu, bunların da ülkenin en fakir ve ihmal edilmiş yerleri arasında bulunduğunu ifade ediyor. Verilen bilgilere göre, ülkedeki 140 bin dolayındaki Arap Bedevi nüfusunun yaklaşık yarısı, resmen tanınmayan bu köylerde yaşıyor. Tanınmayan köy, İsrail tarafından kamu hizmeti götürülmeyen köyler anlamına geliyor ve buralara, yol, okul, su, sağlık kuruluşu vb. kamu hizmetleri verilmiyor. Mektuplarının ulaşacağı adresleri bile bulunmamasına rağmen, Arap Bedevilerin hepsi İsrail vatandaşı kimliği taşıyor, seçimlerde oy kullanma haklarına sahip. Ayrıca çoğu, İsrail vatandaşı Filistinlilerin aksine İsrail ordusunda askerlik hizmetini de yapıyor.

Evrensel'i Takip Et