01 Nisan 2005 21:00

Kral Oidipus

Oidipus'un hem geçmiş hem de kendisinden sonraki soyunun; bir zamanlar işlenmiş bir suç yüzünden böylesine günahsızca cezalandırılıp gitmesi, haliyle tanrıların çizdiği adaletsiz bir yazgıydı.

Paylaş
Tebai kraliçesi İokaste, gebeliği sırasında hiç de hayra yormadığı bir düş gördü. Kocası Kral Layos'la birlikte bu düşü yorumlaması için gözleri kör, ünlü bilici Teyresyas'a (Teiresias) başvurdular. Bilici, doğacak çocuğun öz babasını öldüreceğini ve kraliçe olan annesiyle evleneceğini söyledi onlara! Haliyle dehşete kapılan aile; bebekleri doğar doğmaz ayak bileklerini deldiler ve bir dağbaşına bıraktılar. Bebeği bulan bir çoban da onu, çocukları olmadığını bildiği Korintos Kralı'nın sarayına teslim etti. "Ayakları şiş" anlamına gelen "Oidipus" adını verdikleri bebek; kralın özoğluymuş gibi benimsendi sarayda; özenle büyütüldü. Ne var ki bir gün, kralın özoğlu olmadığı yollu bir dedikodu çalındı genç Oidipus'un kulağına…Gerçeği öğrenmek için Delfoy kentine gidip ünlü bilici Teyresyas'a danıştı. O da ona, babasını öldürüp anasıyla evleneceğini söyledi. Bu sözlerden çarpılmışa dönen Oidipus; Korintos'taki saraya dönüp tanrılarca çizilmiş babasını öldürüp anasıyla evlenmek gibi bir yazgıyı beklemektense, başka bir ülkeye göç etmenin daha doğru olacağını düşündü… Bu yüzden komşu ülke Tebai'ye doğru yola koyuldu. Dar bir geçide girdiğinde içinde iki adamın bulunduğu bir arabayla karşılaştı. Aralarında kimin kenara çekilip ötekine yol vereceği konusunda çıkan kavga sonunda Oidipus; bu iki adamı öldürüp yoluna devam etti… O anda Tebai'de Sfinks adlı bir canavar, önüne çıkana bir bilmece sormakta ve bilmeyenleri öldürmekteydi. Oidipus'un bilmeceyi doğru yanıtlaması üzerine canavar; tünediği kayalıklardan kendini uçuruma salarak intihar etti. Böylece büyük bir beladan kurtulan Tebaililer, gece gündüz bayram ettiler. Tebai kral vekili Kreon; kral Layos'tan boşalan tahtı ve kızkardeşi olan dul kraliçe İokaste'yi ödül olarak sundu Oidipus'a. Artık Tebai kralı olan Oidipus, İokaste'yle evlendi. Bu evlilikten iki oğluyla iki kızı oldu. Kızlarından biri de, antikçağın ünlü prensesi ölümsüz Antigone'ydi!.. Yıllar sonra Tebai krallığında başgösteren bir veba salgını, halkı kırıp geçiriyordu. Halkın çok sevdiği kral Oidipus da bunun üzerine ünlü bilici Teyresyas'ı sarayına çağırdı. O da; Oidipus'tan önce öldürülen kral Layos'un katili bulunup Tebai'den sürülmedikçe, bu salgının bitmesinin söz konusu olmadığını söyledi. Bunun üzerine suçlunun bulunması için Oidipus bütün olanaklarını kullandı; ama hiçbir ipucuna ulaşamadı. Teresyas'ı yeniden sarayına getirtti ve ondan katilin kim olduğunu doğrudan ad olarak söylemesini istedi! Ne var ki her şeyi bilen bilici, kralın bütün üstelemelerine karşın konuşmadı hiç. Bu yüzden Kreon ve bilici Teyresyasla kral arasında çok uzun süren bir kavga çıktı. Araya karısı kraliçe İokaste girdi ve eski kocası Layos'un, dar bir geçitte öldürüldüğü yollu bir şeyler söyledi… Kral Oidipus'un içine büyük bir kuşku girdi bu söz üzerine! Tam bu sırada da içeri giren bir haberci; Korintos Kralı'nın öldüğünü ve kralın oğlu olan Oidipus'un saraya beklendiği haberini getirdi. Evet, Oidipus babasını öldürmemişti ama Korintos'taki dul kalan anasının yanına dönmek de istemiyordu artık. Başının üstünde değiştiremeyeceği bir trajik yazgının hoyratça dolanıp durduğunu hissediyordu çünkü… Korintos'tan gelen aynı haberci, bu arada Oidipus'a; ölen kralın özoğlu olmadığını, kendisinin gerçekte dağbaşında bir çobanın bulup saraya getirdiği öksüz bir bebek olduğunu da açıkladı. Hattâ ayak bileklerinin bile delik olduğunu ekledi … Ve az sonra saraya getirilen çoban da, kral Oidipus'un buluntu bir bebek olduğu gerçeğini doğruladı… Kocası sandığı Oidipus'un özoğlu olduğunu dehşetle anlayan kraliçe İokaste, hemen gidip bir odada astı kendini! Ardından da Tebai halkının bir tanrı gibi saydığı, dürüst ve insan sevgisiyle dolu kral Oidipus; hem annesi hem karısı olan kraliçenin iğneleriyle gözlerini kör etti… Ölümsüz antik ozan Sofokles'in "Kral Oidipus" adlı tragedyasında dillendirdiği gibi, artık kör olan ve ülkesi Tebai'den sürülen kral Oidipus'a; soylu kızı Antigone sahip çıktı. Babasına, uzun aramalardan sonra sığınabileceği bir ülke buldu. Ve ölünceye dek de yanından ayrılmadı hiç... Oidipus'un hem geçmiş hem de kendisinden sonraki soyunun; bir zamanlar işlenmiş bir suç yüzünden böylesine günahsızca cezalandırılıp gitmesi, haliyle tanrıların çizdiği adaletsiz bir yazgıydı. Mitologyanın en trajik kişisi olan bu insancıl kral Oidipus'un intihar etmeyip gözlerini kör etmesi de, tanrıların haksız yazgısına karşı bir çeşit meydan okumaydı... (*)

(*) Bkz: "İNSAN ve TRAGEDYA" -André Bonnard. Çev.: Yaşar Atan- Evrensel Basım Yayın.

ÖNCEKİ HABER

Aydınlık bir okul: Apê Osman Sebrî

SONRAKİ HABER

Diyarbakır'da sinemaya ilgi yoğundu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...