Emeklilere intibak yetmez “Tahrir Meydanı” gerek
Yıllardır Emekli-Sen intibak yasasının çıkarılması için çaba sarf etti. Bu konuda kitlesel basın açıklamaları yaptı, sokaklarda imza topladı. Topladığı on binlerce imzayı TBMM’ye gönderdi. Ancak bu güne kadar intibak yasası bir türlü çıkmadı.
İntibak’ın kelime anlamı Türk Dil Kurumu Sözlüğünde “uyum; iki şeyin ölçülerinin birbirini tutması” anlamında.
2000 yılından önce ve 2000 yılından sonra emekli olan SSK emeklileri arasında maaş bağlanmasında bir eşitsizlik bu güne kadar düzeltilmeden geldi. Bu anlamda bu eşitsizliğin giderilmesi için “intibak” yani bir uyum düzenlemesine gereksinim vardı.Bu günlerde Sosyal Güvenlik Bakanının intibak konusunda “Bu eşitsizliği düzelteceğiz” deyince gazeteler bunu öyle bir verdi ki sanki tüm emekliler arasındaki maaş eşitsizlikleri giderilecek. Başlıklar “Emeklilere intibak müjdesi” ya da “9 milyon emekliye intibak müjdesi” şeklinde verildi.
Bu haberleri gazetelerden okuyan ya da TV kanallarından duyan emekliler de beklenti içerisine girdiler. Yakınlarda elektriğe, doğalgaza ve yumurtaya vb. tüketim maddelerine yüzde 10 ile 50 arasında zam yapıldığını duymuş olan on milyon emekli bu yeni düzenleme ile az da olsa kendi bütçe açıklarının bir miktar kapanacağı umuduna kapıldı. Bu zamların dışında 2008’de çıkarılan sağlıkta dönüşüm yasasının uygulanmaya başlamasıyla sağlık paralı hale geldi.
Emekli aile hekimine her muayene olurken 3 TL verecek. İlaçların her kutusunda 10 tabletten fazla bulunmayacak. Her kutu için ayrı muayene gerekecek. Bu da kronik hastalıklarda emeklinin normalin iki üç misli para ödeyeceği anlamına gelmektedir.
Emekli Sandığından emekli olan emeklilerin intibak sorunu olmamakla birlikte; onlarda altı ayda bir yüzde 4’lük zamlarla avutulmakta ekonomik büyümeden pay alamamaktadırlar. Neden Emekli Sandığı emeklilerinin intibak sorunu yok? Çünkü Emekli Sandığı emeklileri çalıştığı süre içerisinde yükselebildiği derece ve kademe üzerinden emekli olmakta; ister on yıl önce ister şimdi emekli olsun aynı derece ve kademeden emekli olanların maaşları arasında fark olmamaktadır. Ancak ek gösterge vb. ödemeler bakımından fark yine de vardır.
Bağ-Kur emeklileri arasında da hem 2000 öncesi hem de 2008 sonrası emekliler arasında eşitsizlik olmasına karşın Bakan, Bağ-Kur’da böyle bir sorun yok dedi. Böylece Sorun sadece 2000 öncesi SSK emeklilerine indirgenmiş oldu. Onların sayısı da yaklaşık olarak 2.5 milyon civarındadır. Buradaki eşitsizliği de bütçeye yük getireceği gerekçesiyle Bakanlık bir defada vermek istememektedir. Hatta 1200–1300 TL’den az olan işçi emekli maaşlarını yıllık maaş zamlarında farklı zam vererek, örneğin az alanlara çok zam vererek 3 ila beş yıl arasında aradaki farkı kapatmayı düşünüyor. Bu da her yıl yapılacak zammın 100 TL civarında olacağı anlamına gelmektedir.
İntibak yasasının, bu haliyle emekliler arasında var olan eşitsizlikleri gidermediği gibi, açlık sınırının 903 Lira olduğu bir yerde yaşamlarında da bir değişiklik yaratmayacağı ortada.
12 Eylülde referanduma sunulan anayasa değişikliğine göre memur emeklileri de memurların yaptığı toplusözleşmeden yararlanacak. Ancak burada memurlara grev hakkı tanınmadığı için uzlaşmazlık halinde uzlaşma kuruluna gidilecek; bu kurulun dokuz üyesinden beşinin hükümet tarafından atandığı düşünüldüğünde nasıl bir sonuç çıkacağını tahmin etmek zor olmasa gerek.
Sonuç olarak on milyon emekli insanca yaşayacağı bir aylığa; bedelsiz sağlık hakkına ve yaşlılığında kendisine sahip çıkacağı kurumlara kavuşmak istiyorsa hükümetlerin vereceği üç beş kuruşluk zamlara bel bağlamamalı; kendisine sağlam bir sendika ve bir “Tahrir Meydanı” bulmalı.
Evrensel'i Takip Et