27 Ocak 2004 22:00

Kavel grevcilerinin türküsü

Bazı anlamlı günler vardır. Şairlerin ya da yazarların doğum ve ölüm yıldönümleri gibi. Anmaların yapıldığı özel günler. Oysa kimi şiirlerin de yıldönümleri olur. Bir tarihsel olaya tanıklık etmiş, onun üzüntü ve sevincini paylaşmış ve onu sanatın gücüyle birleştirmiş şiirlerin tanıklığıdır bu. Sinema ya da belgesel film gibi değilse de şiir, sözün gücü, çoğu zaman halkın gücüdür. Çünkü yüz yıllar boyunca ozanlar tarihsel olayların acılarını, zafer ve yenilgilerini şiirde işlemiştir. Hasan Hüseyin'in "Kavel" isimli şiiri de bunlardan birisidir. Kavel direnişi işçilerce anıldıkça bu şiir hatırlanacak, şiir okundukça Kavel edebiyatta yaşayacaktır. İşçiyle yan yana... Hasan Hüseyin, 1963 yılında Kavel işçilerinin hakları için geçtikleri direniş üzerine yazar bu şiiri. Onların mücadelesine duyduğu hayranlığı, güveni anlatır. Böylece bir grevin şiirini, Kavel fabrikasının bahçesine kurulan çadırdaki işçiyle yan yanaymış gibi acısıyla, sevinciyle yazar. Dediği gibi işçilerin grevini etinde hissetmiştir. Soğuk havada direnenlere acıyan değil, onların kollarındaki gücü gören "aydın"ın duygularıyla sarılır kaleme...

Kavel'in öyküsü Bugün Kavel direnişinin yıl dönümü. Bundan 41 yıl önce, yani 28 Ocak 1963'te 170 işçinin başlattığı bir grevdir Kavel direnişi. Fakat grevin en önemli özelliği; grev ve toplu iş sözleşme hakkını ülkemize kazandırmış olmasıdır. Kavel, İstinye'de kurulu bir kablo fabrikasıdır. İşçiler Kemal Türklerin başkanlığını yaptığı Türkiye Maden-İş sendikasına üyedirler. Patron bir vesileyle işçilerin ikramiyelerini ödemeyeceğini ve kimi işçilerin ücretlerinin yüksek olduğunu bunları düşüreceğini ilan eder. Bunun üzerine işçiler 28 Ocak 1963'te oturma eylemine başlar. Eylemin başlamasının ardından patron tüm işçilerin işlerine son verdiğini bildirir. 31 Ocak'ta işçiler fabrikayı terketmeden bahçede greve başlar. Ancak grev ve toplu sözleşme hakları anayasada bulunmasına rağmen özel bir hüküme tabiidir. Yani daha henüz yasal değildir. Polis grevi yasadışı ilan eder. İşçiler polisle çatışır. 9 işçi cop ve tabanca darbeleriyle yaralanır. Önce 2 daha sonra da 7 işçi tutuklanarak Sultan Ahmet Cezaevi'ne gönderilir.

Azıkları paylaşmak Ertesi günlerde yılmayan işçiler, çocukları ve eşleriyle birlikte polisin karşısına dikilir. Ve grevin etkisi yayılır. İstinye halkı işçilere destek verir. Bazen fabrika çevresine toplanarak polisi protesto eden sloganlar atarlar. Aynı patronun diğer fabrikasında işçiler, direnişteki işçi kardeşleriyle bir dayanışma örneği göstererek, 335 lira para yardımı toplarlar. Ama bunlar arasında en güzel örneği İstinye Tersanesi'nde çalışan işçiler göstermiştir. Tersanedekiler, sefer taslarıyla getirdikleri öğlen azıklarını grevcilerle paylaşmışlardır. 27 Şubat'tan sonra tüm işçiler mahkemeye verilir. Ancak, patronun oyunları tutmaz. Direniş sürer. Sonunda dönemin Çalışma Bakanı Bülent Ecevit'in de aralarında bulunduğu bir arabulucu heyetle grev nihayete erdirilir. Böylece 36 gün süren direniş kazanımla sonuçlanır. İkramiyeler ödenecek, atılan işçiler geri alınacak ve ücretlerde indirime gidilmeyecektir. Grev ve toplu sözleşme yasalarının henüz çıkmadığı, dahası kullanılmadığı bir ortamda yapılan Kavel Direnişi, Türkiye işçi hareketi tarihinde bir dönüm noktasıdır. Kavel Direnişi ülkemiz işçi sınıfına, grev hakkını hediye etmiştir. Dayanışmanın en güzel örnekleri sunulmuş ve bugünlerde çıkarılması gereken derslerle sınıfın taihine yazılmıştır.

Şiir ve direniş 1963'ün soğuk Şubat günlerindeki bu direniş aydınlar arasında elbette yankı bulur.

"ben işçi çocuğuyum evladım
demiryolu atölyesi işçilerinden
emekli Şükrü'nün oğluyum" diyen Hasan Hüseyin de Kavel şiirini yazar. İşte bu şiir Türkiye işçi sınıfı tarihinde bir döneme tanıklık eden şiirlerden birisidir. Günümüzde işçi ve emekçileri, onların mücadele ve duygularını anlatan şairlerin şiiri darlaştırdığı iddia ediliyor. Oysa, piyasada birbirinin kopyası olarak dolaşan şiirler, artık tüm gizi çözülmüş bireyin ve kendi iç dünyasının çöplüğüne gömülmüş entellektüelin umutsuz nağmelerini tekrarlayıp duruyor. İşçi sınıfı değil, şiiri darlaştırmak, 12 Eylül'le gelen apolitik eğilimin, ikinci yeni kopyacılığının, anlamsızlığın içinde boğulan şiirin önünü açacak potansiyeli, özgünlüğü ve farklılığı sunuyor. Toplumcu edebiyatımız bunun örnekleriyle dolu. 28 Ocak, Kavel direnişinin olduğu kadar, Hasan Hüseyin'in yazdığı Kavel şiirininde yıl dönümüdür.

KAVEL ŞİİRİ

İşime karım dedim, karıma Kavel diyeceğim.
Ve soluğum tükenmedikçe bu doyumsuz dünyada,
Güneşe karışmadıkça etim
Kavel Grevcilerinin türküsünü söyleyeceğim.
Ve izin verirlerse Kavel Grevcileri,
İzin verirlerse İstinyeli emekçi kardeşlerim,
İzin verirlerse Kavel Grevcileri,
Ve ben kendimi tutabilirsem eğer sesimi tutabilirsem
O çoban ateşinin yandığı yerde Kavel'de,
O erkekçe direnilen yerde, Kavel'de
Karın altında nişanlanıp dostlarımın arasında
Öpeceğim nişanlımı Kavel kapısında
Ve izin verirlerse İstinyeli emekçi kardeşlerim
İzin verirlerse Kavel Grevcileri
İlk çocuğumun adını Kavel koyacağım

Hasan Hüseyin Korkmazgil

Evrensel'i Takip Et