8 Mart 2003 22:00
Kadıköy'de bir tatlı huzur...
Kadıköy Bahariye Caddesi'ne yolu düşenlerin herhalde ortak gözlemi buraların bir tür "gençlik mekânı" olduğudur. Söğütlüçeşme üzerindeki otobüs duraklarında bekleyenler hariç, çoğunluk 20'li yaşlardaki gençlerden ibarettir. Bahariye Caddesi esnafı da, çoğunlukla gençliğe hitap eder, ya da öyle varsayılır.
Fast-food restoranlar, barlar, kitapçılar gibi kaset dükkânları da böyledir. İki kasetçi arası mesafeler o kadar kısadır ki; müzik sesi duyulmadan tek adım bile atmak mümkün olmaz. Elbette, genel eğilim pop, rock, fantezi gibi türlerde ritimli şarkılardan oluşur. Fakat, bin bir sesten oluşan bu "çöl"ün ortasında bir bardak su misali hoş bir sıcaklık da çalınır kulaklara... Tam 45 yıldır...
"Beklerim her gün bu sahillerde O mahsun Böyle ben... Gün batar Kuşlar döner Dönmez bu yoldan Beklenen"
Kısık, sakin, derinden çalmasına rağmen diğerlerine farkından olsa gerek hemen herkesin özellikle dikkatini çeker bu "eskilerden" ses... Dört beş adımlık da olsa insanı bir an geçmişe götüren istediği kadar koşturup dursun insanın kafasını çevirmekten alamadığı bir küçük dükkândan; Kalaycıoğlu Türk Sanat Musikisi Nota, Kaset ve Poster Merkezi'den gelir bu akıp giden melodi.
Genç kuşaklara Kimbilir; 45 yıl önce kurulan bu dükkân belki de o zamanın gençlerine hitap etmekteydi. 1950'li yıllar Kadıköy'ünün gençleri Bahariye'nin bütününde, belki de Türk Sanat Müziği'nin popüler seslerini dinleyerek yol boyu yürürlerdi. Ama aradan geçen 45 yıl içinde değişenler, gelişenler, farklılaşanlar, her on yılda değer olarak yaratılıp tüketilenler, son dönemin "trend"leri ve geriye kalan "Babalardan, dedelerden kalma bir müziğin nostaljisi"... İşte bu nedenle Kalaycıoğlu Türk Sanat Musikisi Nota, Kaset ve Poster Merkezi'nin içinde dışarı bakan duvarında hayli büyükçe ifade edilen bir ibare; "Amacımız, Türk Sanat Musikimizin güzelliğini, özelliğini, zenginliğini halkımıza ve bilhassa genç kuşaklara aktarmaktır"...
Yoğun emek Aslında bir kasetçiden çok bir müze ya da sergi edasında bir dükkân burası. Bütün camekânlar, Türk Sanat Müziği'nin usta seslerinin, bestecilerinin posterleri, albüm kapakları ile dolu. Elbette sadece camekânlar değil, dükkânın içine giren müşteriler musiki tarihinde yer eden sanatçıların resimleri, kısa tanıtımları ile karşılaşıyorlar. Bunlara ek olarak bir de ünlü bestecilerin nota dökümleri bulunan kitapçıklar da mevcut. Toplam olarak yoğun bir "emek" gözlenen temel nokta. Dükkânın her metrekaresi bir laboratuvar titizliğiyle işlenmiş ve gerçekten de ifade edildiği üzre bu müziği tanıtma yeniden sevdirme misyonunun altı yeterince doldurulmuş. Zaten, sahibi Rahmi Kalaycıoğlu da sadece bu alandaki çalışmaları dükkân ile sınırlı değil. Hatta anlaşılan o ki bu, müzikle ilgili yaptığı çalışmaların sadece küçük bir parçası bu müzik mağazası. Nitekim, 77 yaşındaki Kalaycıoğlu'nun Türk Musikisi Külliyatı adlı ansiklopedik çalışması da var.
Bir tatlı huzur İstanbul'un en yoğun bölgelerinden birinde oradan oraya savrulan nice insan kalabalığının gürültüsüne eklenen otomobil klanksonları, birbirine karışan ve geriye sadece birkaç "çıstaktan" öte algılanması hayli güçleşen bir yerde, kulakların kısa zamanlı bir "soluklanması" olarak tanımlanabilir burası. Kimbilir; belki de aklında iş güçten gayrı hiçbir şey kalmamamış birçok insana İstanbul'un en güzel yerlerinden biri olan Kadıköy'de bulunduğunu ve o Kadıköy'ün deniz kenarında şehrin bin bir silüetinin görülebileceğini hatırlatır bu eski dükkân... Ola ki; gramofonlu yıllar İstanbul'unu anımsatır, şöyle eski mutlu insanlardan kalma bir tebessüm ikram eder misafirlerine...Ve bir tatlı huzur almaya gelenlere hizmet eder Münir Nureddin'in kadife sesinden...!
"İstanbul'u sevmezse gönül aşkı ne anlar Düşsün suya yer yer erisin eski zamanlar Sarsın bizi akşamda şarap rengi dumanlar Bir tatlı huzur almaya geldim Kalamış'tan ah
Kalamış'tan"....
"Beklerim her gün bu sahillerde O mahsun Böyle ben... Gün batar Kuşlar döner Dönmez bu yoldan Beklenen"
Kısık, sakin, derinden çalmasına rağmen diğerlerine farkından olsa gerek hemen herkesin özellikle dikkatini çeker bu "eskilerden" ses... Dört beş adımlık da olsa insanı bir an geçmişe götüren istediği kadar koşturup dursun insanın kafasını çevirmekten alamadığı bir küçük dükkândan; Kalaycıoğlu Türk Sanat Musikisi Nota, Kaset ve Poster Merkezi'den gelir bu akıp giden melodi.
Genç kuşaklara Kimbilir; 45 yıl önce kurulan bu dükkân belki de o zamanın gençlerine hitap etmekteydi. 1950'li yıllar Kadıköy'ünün gençleri Bahariye'nin bütününde, belki de Türk Sanat Müziği'nin popüler seslerini dinleyerek yol boyu yürürlerdi. Ama aradan geçen 45 yıl içinde değişenler, gelişenler, farklılaşanlar, her on yılda değer olarak yaratılıp tüketilenler, son dönemin "trend"leri ve geriye kalan "Babalardan, dedelerden kalma bir müziğin nostaljisi"... İşte bu nedenle Kalaycıoğlu Türk Sanat Musikisi Nota, Kaset ve Poster Merkezi'nin içinde dışarı bakan duvarında hayli büyükçe ifade edilen bir ibare; "Amacımız, Türk Sanat Musikimizin güzelliğini, özelliğini, zenginliğini halkımıza ve bilhassa genç kuşaklara aktarmaktır"...
Yoğun emek Aslında bir kasetçiden çok bir müze ya da sergi edasında bir dükkân burası. Bütün camekânlar, Türk Sanat Müziği'nin usta seslerinin, bestecilerinin posterleri, albüm kapakları ile dolu. Elbette sadece camekânlar değil, dükkânın içine giren müşteriler musiki tarihinde yer eden sanatçıların resimleri, kısa tanıtımları ile karşılaşıyorlar. Bunlara ek olarak bir de ünlü bestecilerin nota dökümleri bulunan kitapçıklar da mevcut. Toplam olarak yoğun bir "emek" gözlenen temel nokta. Dükkânın her metrekaresi bir laboratuvar titizliğiyle işlenmiş ve gerçekten de ifade edildiği üzre bu müziği tanıtma yeniden sevdirme misyonunun altı yeterince doldurulmuş. Zaten, sahibi Rahmi Kalaycıoğlu da sadece bu alandaki çalışmaları dükkân ile sınırlı değil. Hatta anlaşılan o ki bu, müzikle ilgili yaptığı çalışmaların sadece küçük bir parçası bu müzik mağazası. Nitekim, 77 yaşındaki Kalaycıoğlu'nun Türk Musikisi Külliyatı adlı ansiklopedik çalışması da var.
Bir tatlı huzur İstanbul'un en yoğun bölgelerinden birinde oradan oraya savrulan nice insan kalabalığının gürültüsüne eklenen otomobil klanksonları, birbirine karışan ve geriye sadece birkaç "çıstaktan" öte algılanması hayli güçleşen bir yerde, kulakların kısa zamanlı bir "soluklanması" olarak tanımlanabilir burası. Kimbilir; belki de aklında iş güçten gayrı hiçbir şey kalmamamış birçok insana İstanbul'un en güzel yerlerinden biri olan Kadıköy'de bulunduğunu ve o Kadıköy'ün deniz kenarında şehrin bin bir silüetinin görülebileceğini hatırlatır bu eski dükkân... Ola ki; gramofonlu yıllar İstanbul'unu anımsatır, şöyle eski mutlu insanlardan kalma bir tebessüm ikram eder misafirlerine...Ve bir tatlı huzur almaya gelenlere hizmet eder Münir Nureddin'in kadife sesinden...!
"İstanbul'u sevmezse gönül aşkı ne anlar Düşsün suya yer yer erisin eski zamanlar Sarsın bizi akşamda şarap rengi dumanlar Bir tatlı huzur almaya geldim Kalamış'tan ah
Kalamış'tan"....
Evrensel'i Takip Et