6 Eylül 2011 08:17

'En ağır karar tutuklamadır'


KİMLER KATILDI?

2011-2012 adli yılı Ankara Ticaret Odasının Kongre Merkezinde düzenlenen törenle açıldı. Törene Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Danıştay Başkanı Hüseyin Karakullukçu, Başbakan Yardımcıları Bülent Arınç, Beşir Atalay ve Bekir Bozdağ, Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç ile çok sayıda Yargıtay üyeleri ve yargı mensupları katıldı.

‘EN AĞIR KARAR TUTUKLAMA’

Kaynak adli yıl açılış töreninde yaptığı konuşmada, şunları söyledi: “Adil yargılanma hakkını düzenleyen Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesi davaların makul sürede hakkaniyete uygun olarak yapılmasını ön görür. 2010 yılında bu ilkenin ihlalinden dolayı ülkemiz 25 milyon avro tazminat ödemek zorunda kaldı. Makul sürede yargılanma hakkı, adil yargılanmanın en önemli unsurudur. Özel hayatın gizliliği hukukumuzda en güçlü şekilde koruma altına alınmıştır. İletişimin denetlenmesi ancak suçun işlendiğine dair kuvvetli şüphenin bulunduğu durumlarda en son başvurulacak çare olmalıdır. En ağır karar ise tutuklamadır. Tutuklama için kişinin suçu işlediğine dair çok kuvvetli bir kanaat olması gerekir.”

MAHKEMELERİN İŞ YOĞUNLUĞU

Konuşmasında mahkemelerin iş yoğunluğuna da vurgu yapan Yargıtay Başkanı şöyle devam etti: “Koruma tedbirlerine başvurmanın gerekli olup olmadığına dair takdir yetkisi yetkili makamlara aittir. Gereksiz yere bu tedbirleri uygulamak ne kadar yanlışsa gerektiği takdirde bu tedbirleri uygulamamak da soruşturma ve kovuşturmanın selameti açısından sakıncalı olabilir. Ülkemizde tutuklu sayısının hükümlü sayısından fazla olması mahkemelerin iş yoğunluğu nedeniyle davaların yeterli sürede bitirilememesidir. Adaletten uzaklaşan zorba yönetimlerin ömrü fazla uzun olmamıştır. Teminatı olmayan bir hakimin bağımsız olması mümkün değildir.”

Hakimlerin dürüst olmalarının aslolduğunu dile getiren Kaynak,  “Hakimler de bir insandır. Ancak hakimler siyasal düşüncelerinin etkisinde karar veremezler. Adalet dağıtmak çok zor ve fikir çilesi barındıran bir iştir. Hakimler sürekli kendilerini yenilemelidir. Hakimler yargılayan ancak yargılarken yargılanan kişilerdir. Hakimlerin dürüst ve namuslu olmaları övünç nedeni değildir. Asıldır. Hakimin dürüst olması önemli değildir. Hakim aynı zamanda dürüst görüntü vermek zorundadır. Dürüst görüntü vermek dürüstlüğün ve tarafsızlığın gerektiği yönde görüntü vermektir” dedi.

GÜÇLER AYRILIĞI

Konuşmasında güçler ayrılığına da vurgu yapan Yargıtay Başkanı Kaynak, “Devlet meşruiyetini halktan almaktadır. Gücün tek elde toplanması yerine birlikte çalışılması ve birbirinin denetlenmesi kuvvetler ayrılığını oluşturur. Esas olan erklerin uyumlu çalışmasıdır” diye konuştu.

YENİ ANAYASA

Kaynak, 12 Eylül referandumunun ardından Anayasada özellikle yargıyı ilgilendiren değişiklikler yapıldığını ifade ederek, bu değişikliklerin yeterli olmadığını ve Türkiye’nin yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğunun bütün kesimler tarafından dile getirildiğini kaydetti. Yapılacak yeni anayasanın toplumun beklenti ve ihtiyaçlarını karşılayan demokratik standartlara uygun temel hak ve özgürlükleri koruyan çoğulcu, uzlaştırıcı, insan hakları ve hukukun üstünlüğü ilkesini önce tutan bir anlayışla hazırlanması gerektiğini belirtti.

Anayasaların toplumsal uzlaşma belgesi olduğunu kaydeden Yargıtay Başkanı sözlerine şöyle devam etti: “Yeni anayasa toplumun bütün kesimlerin görüşleri doğrultusunda geniş, katılımcı bir anlayışla hazırlanmalı ve toplumun değerlerine aykırılık teşkil etmemelidir. Yeni anayasa yapılırken evrensel hukuk ve evrensel demokrasi ilkeleri de göz ardı edilmemelidir. Yargıyı ilgilendiren değişiklikler yapılırken yüksek mahkemelerin, ilk derece mahkemelerinin Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun, Barolar ile üniversitelerin görüşlerine de başvurulmasının yerinde olacağı kanaatindeyim.” (ANKARA)


PERSONEL SAYISI ARTIRILMALI

Yargıtay Başkanı yargı sorunlarının aşılması için alınması gereken tedbirleri şöyle sıraladı:
“Adli Tıp Kurumunun hızlanması için gerekli değişiklikler yapılmalı. Hakim, savcı ve personel sayısının arttırılmalı. Tebligat kanunu gözden geçirilmeli. Suç olarak kabul edilen bir kısım eylemlerin suç olmaktan çıkartılmalı. Kamu denetçiliği bir an önce yaşama geçirilmeli. İdari para cezası verme yetki ve sınırları genişletilmeli. Temyiz yasa yolunun kuruluş amacıyla bağdaşmayan başvurular iş yükünü artırdığından bu tür temyizlerin önlenmesine ilişkin düzenlemeler yapılmalı. Hukuk davalarında temyiz sınırı ile ceza davalarında kesinlik sınırı yükseltilmeli. Ceza davalarının temyizinde aleyhte bozma yasağı kaldırılmalı. Koşullar oluştuğunda istinaf mahkemeleri kurulmalı.”

Evrensel'i Takip Et