05 Nisan 2015 08:39

En büyük şansım örgütlü olmak

Annem birçok şeye direnip mücadele ederken ve çocuklarını bu mücadele ruhuyla büyütürken ben kendi hayatımda dayağa, ihanete, aşağılanmaya sessiz kalıyordum. Böyle bir kadının kızı olarak şiddete maruz kalmışlığım, utanmama ve susmama sebep oluyordu.

Paylaş

Zeynep GÜVEN 

Evlilik öncesi başladı şiddetle tanışmam; nişanlılık zamanları, kına gecesinde, balayında… Dayak, aşağılanma, kısıtlanma, hayatıma tamamen müdahale, esir misali bir evlilik. 
Sahiplenilme biz kadınların geninde yatıyor diye düşündüğümüz şey, aslında esir oluşumuzu kabullenişimiz. Daha küçücük bir kız çocuğuyken çevrenin baskısı altında kalmak,  “Aman ayıptır”, “Günahtır”, “Sakın ha!”larla başlayan bir dönem. Etrafımıza daha o yaşlarda örüldü “El-alem” duvarları. Bu küçük yaşta ördüğüm duvarların önümde engel olacağını nerden bilebilirdim? 
Anne babası ayrılmış bir kız çocuğuydum. Babasız kız çocuğu nasıl mı büyüyor? Her atacağı adımda, alacağı her kararda iki defa düşünerek, ‘baba yok başlarında demesinler’le yapılacak hatalara ihtimal vermeden, hep daha dikkatli hareket etme zorunluluğuna esir olduğun bir çocukluk, ergenlik, genç kızlık dönemi…
Annem, kocası tarafından yıllarca dayak yemiş aşağılanmış horlanmış. Dırdırcı bir kaynana, hasta kayınbaba, kayınlar, köylüler… Sürekli hizmetçi konumunda dört çocuklu bir kadın… Ve bunca eziyete, dayağa, ihanete rağmen 35 yaşında dört çocuğuyla eşinden ayrıldıktan sonra, mücadele ederek, kadın örgütlerinde çalışmalar yaparak hayata daha fazla tutunan, direnen ve hep daha da güçlü olmayı başaran bir kadın. 
Ben kendi hayatımda boyun eğdiklerimi düşünürken böyle güçlü, mücadeleci bir kadının kızı olduğumu söylemeye utanıyorum. Çünkü annem birçok şeye direnip mücadele ederken ve çocuklarını bu mücadele ruhuyla büyütürken ben kendi hayatımda kocam tarafından dayağa, ihanete, aşağılanmaya sessiz kalıyordum. Böyle bir kadının kızı olarak şiddete maruz kalmışlığım, utanmama ve susmama sebep oluyordu. 
Bal ayı dedikleri o günlerde başlayan dayaklar hamile kalınca, geçer sandım, yine dayak yedim. Doğum sonrası haftada en az üç, dört gün dayak; sonrasında ihanet ve yalanlar… Ve ayrılık… Zor bir karardı. Anneydim, annelik duygularım ağır basmıştı. Babasız büyüyen bir kızın yaşadıklarını sindirememişken, kendi kızımı babasız büyütmenin kaygılarıyla ayrılmak zor geliyordu. Eşimin çocuğu benden alma tehditleri, ailemin eşimi kötü bilmemelerini istemem, ailesi üzülmesin, çevre bilmesin vs…
İhanet mesajı, ayrılmak için somut bir neden vermişti bana; sevinmiştim. Artık ayrılmam için bir kanıtım vardı. ‘Bunca dayağa rağmen ayrılmadın da ihanette neden ayrıldın?’ diye sorarsanız, ne ailem ne de ailesi bilmesin istedim. Üzülmesinler, eşimi kötü bilmesin ailem istedim. Böyle bir kadının kızı bunca dayağa nasıl sessiz kalır diye annem benden utanmasın istedim. 
Bir dönem gittiğim psikolog vücudumdaki darp izlerini görünce rapor almam için ısrar etti. İstemedim çünkü rapor mahkemede sunulacaktı ve bütün ailemiz orada olacak, üzülecekti bu duruma ve eşimden nefret edeceklerdi. Bir defa karakola gittim darp için kâğıt istedim. Eşimi gözaltına almaları gerektiğini söyleyince vazgeçtim, çünkü kızımın babasıydı. Böylelikle bir tuğla da kızım için koydum ördüğüm duvarlara. 
Boşanmaya karar verdiğimde bir yoldaşımla konuştum, bana güç verdi yeniden. Kendime güven kazandım, partimin arkamda olduğunu hatırlattı. Bir defa daha örgütlü olmanın önemini gördüm. Ve bu yüzden çok şanslı olduğumu… Ayrılığım iki buçuk sene sürdü. Sonrasında uzun süre tekrar birleşmemiz ısrarları karşısında, kızımın da duygu sömürüsüne dayanamayıp ona kızım için bir şans verdim. Tahmin edersiniz ki değişen bir şey olmadı. Kızım içinse daha da kötü oldu. Yine ayrılmaya karar verdim. 
Evet, bu süreç zor oluyor. Ayrılık sonrası daha da zor... Erkek için çok da bir şey değişmiyor hayatında. Ama kadın için yeniden bir hayat kurma cümlelerdeki kadar kolay olmuyor. Bu toplumda kadın olmak zor, dul kadın olmak, hele de çocuğunuz varsa çok daha zorlaşıyor. Koşullar, kendi ayrılık sürecinizin travmasını anlamadan çocuğunuz için uğraşıyor, onun bu süreci daha rahat atlatması için çabalıyorsunuz. Maddi, manevi büyük bir yükün altına giriyorsunuz. Suçlu sizmişsiniz gibi bir muamele, eşinizin ailesinin ‘otur da katlanmasını bil’ gibilerinden yaklaşımları, eşinizin çocuğu alma tehditleri vs. Her şeyin yeniden başlaması gibi zorlu bir hayat… 
Doğru, ama inanın kendinizde gördüğünüz güven, direnme gücü, bütün zorluklarla mücadele etme çabası, hepsi size psikolojik bir tedavi oluyor. Tabii en büyük şansım ailem ve partim. Örgütlenin, nerede olursanız olun. Sokakta, iş yerinde okulda, her alanda örgütlenmenin farkını yaşayacaksınız.
Biz kadınlar ancak örgütlenirsek yalnız olmayız ve büyürüz, çoğalırız. Büyüdükçe kendi ördüğümüz, toplumun ördüğü bütün duvarları yıkarız. 

ÖNCEKİ HABER

Yırtık

SONRAKİ HABER

Bir kadın niye susar? Ve nasıl konuşur?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...