Japon mühendisin intiharı ve tartışmalar üzerine
Japon mühendisin intiharını överek Türkiye’deki çarpık sistemi eleştirmek isteyenler fena halde yanlışa düşüyor.

Ercüment AKDENİZ
23 Mart günkü gazetelerde ilginç bir intihar haberi yayınlandı; İzmit Körfezi Geçiş Köprüsü inşaatında kopan halattan kendisini sorumlu tutan Japon Mühendis Kishi Ryoichi intihar etmişti!
Haberi okuduktan sonra bu intiharı “erdemli davranış” mertebesine çıkaran insan sayısının hiç de az olmadığını fark ettim. Bizim ülkemizde iş cinayetleri, yolsuzluklar, skandal projeler hırla giderken bırakalım intiharı, “İstifa eden onurlu bir tek insanın çıkmaması” sanırım bu tepkinin ana nedeni olsa gerek!
Oysaki Japon mühendisin intiharını överek Türkiye’deki çarpık sistemi eleştirmek isteyenler fena halde yanlışa düşüyorlar. Önümde, biri Ayşe Kulin’in yazısı, diğeri ise İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesinin basın metni olmak üzere iki yazı var. Meseleyi bu iki yazı üzerinden anlatmaya çalışayım.
AYŞE KULİN JAPON OLMAK İSTERSE
İntihar haberini görünce Ayşe Kulin almış kalemi eline ve Cumhuriyet’teki yazısına şu başlığı atmış; “Japon olmak istedim”! Kulin hayatında iki defa Japon olmak istediğini söylüyor. Bu duyguyu ilk defa 2011 yılının 11 Martı’nda hissetmiş. Zira Japonya’da 9 şiddetindeki depremden sonra tsunami on binlerce can almış ama Japonlar birbirlerini itip kakmadan, yağmaya talana başvurmadan; felaket karşısında büyük bir insanlık örneği sergilemişler! Kulin’i, saçlarını boyayıp Japon olmaya cezbeden ikinci vaka ise İzmit Körfezi’ndeki Japon mühendisin intihar haber olmuş! Kulin özetle: “Ahlaki değerlerin altüst olduğu ülkemde, haysiyetimi korumak adına, ben illa Japon olmak istiyorum” diyor.
Yazıyı okuyunca hemen 2011 yılına ait gazeteleri karıştırdım, gördüğümü hemen paylaşayım; “Ülkede son 5 yılda, 5 Başbakan yolsuzluk iddiaları ya da görevlerini layıkıyla yerine getiremedikleri eleştirileri sonucunda istifa etti. Japonya’da son olarak 11 Mart tarihinde meydana gelen deprem ve tsunami faciaları sonrasında önlemlerin yetersiz kaldığı gerekçesiyle eleştirilen Kan koltuğuna veda etti” (26. 08. 2011 Milliyet) Bu habere geçen yılın Ekim ayında iki Japon bakanın seçim fonunu usulsüz kullanmaktan istifa ettiği haberlerini de ekleyelim.
Demek ki yolsuzluklar sadece bize özgü değil ve o çok övülen Japonya’da bile 5 Başbakanı devirecek seviyede!
Gelelim İMO’nun açıklamasına. Japon mühendisin de haklarını savunması gereken bir meslek örgütü olarak İMO özetle açıklamasında şu ifadeleri kullanıyor:
* “...Japon meslektaşımızın intiharı mesleki ve insani ders niteliğindedir
* “Umuyoruz ki mühendislerimiz ve kamu otoritesi “onur intiharından” gerekli dersi çıkarır” !
“...İntihar son derece hüzünlü, dramatik bir olaydır; bir insanın canına kıyması sözün tükenmesi anlamına gelmektedir; üstüne yorum yapılması insanı değildir ancak pek çok toplumda istifa müessesesinin toplumsal vicdanın bir sonucu olarak doğrudan devreye girdiği, doğrudan ve dolaylı sorumluların erdemli bir davranış olarak istifayı seçtiği bilinmektedir”
“...Soma’daki, Ermenek’teki iş cinayetlerinin akıbetini, depreme bile hacet kalmadan yıkılan binalarla ilgili yargı sürecinin sonunu öğrenmeye çalışalım, “hatalıyız” diyen bir işveren, bir mühendis, bir kamu yöneticisi, bir bakan, bir başbakan çıkmadığını hatırlayıp insan hayatının ve mesleki etik ilkelerin ne kadar değersizleştirildiğini görelim”
DÜŞÜNÜLMESİ GEREKEN SORULAR
Özetle İMO intiharı doğru bulmuyor ama Japon mühendisin bir hatadan dolayı kendine ceza kestiği hazin intihar eyleminin, içselleştirilmesi gereken bir erdem olduğunu söylüyor. Kanımca bu talihsiz açıklamayı yapan İMO yöneticilerinin, intiharı tırnak içine alınmış bir onur kelimesiyle sunmak yerine öncelikle düşünmesi gereken başkaca soruları olmalı:
1- Japon kapitalizmi, ekonomik atılımını esas olarak imparatorluk yıllarından devraldığı “feda geleneği” üzerinden sağladı. Buna göre imparatorluğun, devletin ya da şirketin çıkarları her şeyin üstündedir ve bu kurumlar zarar gördüğünde bireyin kendi canına kıyması kutsal bir erdemdir. Bu felsefe Japon milliyetçiliği kadar 1. ve 2. emperyalist paylaşım savaşında Japon faşizminin de temelini oluşturmuştur. Bir meslek örgütü olarak İMO’nun bu konuda herhangi bir araştırma yapmadan açıklama yapması ne kadar doğrudur?
2- Son yıllarda zirve yapan iş cinayetlerinde acaba kaç mühendis yaşamını yitirmiştir? İş kazalarında nasıl oluyor da şirket sahipleri işin içinden hemen sıyrılabilmekte ve sorumluluk mühendislerin üzerine yıkılmaktadır?
3- “Üniversite kapılarında yığılmayı önlemek” adına adeta bir işsiz mühendisler ordusu yaratan, “kümes üniversitelerde” öğrencilere mühendislik diploması dağıtan AKP’nin eğitim ve öğretim politikaları sorgulanmadan, meseleyi sadece her bir mühendisin “erdemli davranışı” üzerinden tartışmak ne kadar doğrudur?
4- Şirket sahipleri ve yöneticileri, bu tür haber ve açıklamalardan sonra Türkiyeli mühendisler üzerinde acaba nasıl bir psikolojik baskı ortamı oluşturacaklardır?
Bu soruları çoğaltmak hem mümkün, hem yararlı hem de zaruridir. Çünkü üzerine konuşulması gereken şey bir sistem sorunu olarak kapitalist sömürü ve insan canıdır.
Evrensel'i Takip Et