18 Mart 2015 16:53

Kolları sıvadık

İstanbul Üniversitesi’nden ortaya çıkan tablo demokratik bir üniversite mücadele hattında bize önemli bir mevzi kazandırdı. Şimdi sıra yarım yüzyıllık mücadele deneyimi ve birikimimizden öğrendiklerimiz ve çıkardığımız derslerden oluşturduğumuz haritamızı kullanmakta

Paylaş

Elif ERGİN
İstanbul Üniversitesi

Yunus Söylet abimiz Erdoğan’ın doktorluğundan vekilliğine terfi edince rektörlük koltuğu tabi ki de boş kalamazdı. Ve vekil rektör olarak hemencecik Mahmut Ak koltuğa doğru kayıverdi. Mahmut Ak’ın geçmişine bakacak olursak partileşen bir devlet mekanizmasının işleyişini mikroskopta incelemiş kadar açık ve net görebiliriz. Yunus Söylet döneminde Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü ve rektör yardımcılığı yapan Mahmut Ak profesörlüğünden öte üniversite koridorlarında parti komiseri olarak anılıyordu. Ülkücü gelenekten gelip AKP’ye devşirilen kadrolar arasında sayılma özelliği de mevcut. Bu kadar parlak bir özgeçmişe sahip biri ‘Ak-rektör’ olmayacak da kim olacak diye düşünebilirsiniz. Tabi bu Ak adayımızın önce seçimlere girmesi gerekiyor ki Cumhurbaşkanı onu rektör yaparken prosedürel engellere takılmasın. Seçilmek için de sevgili komiserimizin iktidarın bütün olanaklarını kullanacağını söylersek niyet okuması yapmış olmayız. Mikroskobik incelememizdeki mekanizmanın gelişmiş ökaryot evresine geçiş diyebiliriz.

SANDIKSA BU DA SANDIK

Velhasıl kelam İstanbul Üniversitesi’nde (İÜ) rektörlük seçimleri gerçekleşti. 1207 öğretim üyesi ‘Demokratik Üniversite Girişimi’ adayı Raşit Tükel dedi. 12 yıldır sandık iradesi diye kürsülerden gürleyenlerin yüzünün ortasına onların çok sevdikleri Osmanlı’nın meşhur tokadını attı İÜ’nün akademisyenleri. İradeyse irade, sandıksa sandık, işte bu da bizim %50’miz dedi. Ancak oyların yarısına yakınını alması Raşit Tükel’in rektör olacağı anlamına gelmiyor. Çünkü AKP gibi burjuvazinin temsilcilerinin tanımladığı demokrasi, düşünce ve ifade özgürlüğünü burjuvazi ve onların çıkarlarını güdenlere veren bir demokrasidir. 

Bu anlayış da her alanda vücut bulur kendine. Biz milletin iradesi ile sandıkla geldik diyenlerin karşısında İÜ akademisyenlerinin sandık iradesi yetmiyor bu seçimlerde. Çünkü iradeniz iktidarın iradesinden değilse bir önemi yok. Cumhurbaşkanı’nın iki dudağı arasında bir irade olması lazım.

BİZ İÜ’DE İTAATE ÇİĞDEM DERİZ

Devlet mekanizmaları şimdi üniversiteleri kendi neoliberal muhafazakar ve itaatkar çizgilerine göre dönüştürmek isteyenlerin elinde. Bu planları çerçevesinde demokratik bir üniversiteden, itaat değil liyakattan yana olan bir ismin, hele ki İÜ gibi gençlik mücadelesi açısından da kilit rol oynayan bir üniversitenin rektörü olması AKP’nin satranç tahtasında kale taşının düşmesi anlamına gelir. Var mısınız peki o taşı düşürüp demokratik üniversite mücadale hattında AKP tarafında derin bir yarık oluşturmaya?

YARIM YÜZYILLIK HARİTA

Şimdi şöyle bir ‘bizim’ cepheye bakalım. Evet üniversite rektörlük seçimlerinden başlayarak bütün mekanizmalar iktidarın eline geçmiş olabilir. Ama bizim de yarım yüzyıllık bir demokratik üniversite mücadele deneyimimiz var. Bu deneyimin de çok ciddi bir birikimi var.
Demokratik bir üneversiteden kastımız öğrencisinden akademisyenine işçisine tüm bileşenlerin karar ve yönetim mekanizmalarına dahil olduğu bir üniversitedir. Özgürlükler ortamı olan ancak birilerinin daha özgür ve eşit olmadığı bir üniversitedir! Bilimin toplum için üretildiği bir üniversitedir. Tüm Türkiye açısından gerçekleşen rektörlük seçimleri antidemokratik olmasına karşın İÜ’den ortaya çıkan tablo demokratik bir üniversite mücadele hattında bize önemli bir mevzi kazandırdı. Şimdi sıra yarım yüzyıllık mücadele deneyimi ve birikimimizden öğrendiklerimiz ve çıkardığımız derslerden oluşturduğumuz haritamızı kullanmakta.

PARTİ KOMİSERLERİ DIŞARI!

Bir hatırlatma da yapmak gerekirse; bu haritada çeşitli grupların kendi amaçlarına bağlanmış ve kendini merkeze koyduğu bir üniversite mücadelesinin güdük olduğunun altı defalarca çizilmiş. En acil yapmamız gereken üniversitenin tüm bileşenlerini bir araya getirecek bir stratejiyle harekete geçmek. Toplulukları, kulüpleri, ÖTK’ları ile sınıf sınıf, fakülte fakülte tüm üniversiteyi bu strateji etrafında harekete geçmeye hazırlamak. Biz öğrencilerin üzerine düşen bu, hocalarımıza da seslenelim, bir kez tokadı attıktan sonra sıra iradenin arkasında durmak ve sıkıca birbirimize kenetlenmekte. Böylece satranç tahtasında onların önemli bir ‘kale’sini düşürebiliriz.
Üniversitemizin koridorları ve kürsülerinden parti komiserlerini kovmak için şimdi kolları sıvama zamanı.

ÖNCEKİ HABER

Politik Atmosferin Üniversiteye İzdüşümü

SONRAKİ HABER

Newroz Piroz Be

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...