18 Mart 2015 16:45

İşçiler Bize Hediye Edecek!

Siz hiç böyle güzel düşünen insanların kurduğu bir dünya düşlediniz mi? Umut var. Bu kokuşmuş, çürümüş dünyayı güzelleştirmenin bir yolu var. Ezenin ezilenin olmadığı bir dünya mümkün. Ve biz biliyoruz ki özlemini duyduğumuz bu dünyayı bize hediye edecek olanlar işçilerdir

İşçiler Bize Hediye Edecek!

Latif CAN
Gaziantep

İşçi sınıfının içinde olmak, onları daha yakından tanımak ve sorunlarını öğrenmek için bir anket çalışması başlattık. Anket sorularımız işçilerin yaşam standartlarını ve çalışma koşullarını ölçmeye dayalı sorulardı. Arkadaşlarımızla semt semt, kapı kapı dolaşıp "Hanenizde Başpınar Organize Sanayi Bölgesi'nde çalışan var mı?" diye sorduk. İşten yeni gelen de vardı, uykusundan uyanan da, hasta olan da. Hepsi de işçilerin sorunlarıyla ilgilenilmesinden çok memnundu. Her ne kadar özel bilgilerini almayacağımızı üstüne basa basa söylesek de anketimize işten atılmaktan korkup katılmayanlar da oldu. Haklıydılar. Sütten ağızları çok kez yanmıştı zaten.

Anket sırasında gerçekten de umduğumuzu bulduk. İşçi abiler-ablalarla çok samimi diyaloglar kurduk. Bize bütün sorunlarından, işyerindeki şartlardan, sendikal problemlerinden bahsettiler. Elbette başta bir tedirginlik vardı. Ama kısa sürede asıl amacımızın onların sorunlarına dikkat çekmek ve o sorunlara çözüm bulmak olduğunu anladılar. Hatta bizi gerçekten kardeşleri gibi gördüler.

ÜNALDI DİRENİŞİ TANIĞI 
ABDULLAH ABİ

Bize anılarından bahsettiler, neler yaşadıklarından, kendilerine nelerin dayatıldığından, nasıl bir hayat istediklerinden. Akrabaları fabrika açtığı için köy halkının tarlayı takımı satıp fabrikaya işçi olarak girişinden sendika tarafından bozguna uğramışlığa, pek çok hikaye mevcut ama bir Abdullah abi var ki sizinle tanıştırmadan edemezdik.

Abdullah abi ekonomik sıkıntılarından dolayı ilkokuldan mezun olur olmaz çalışmaya başlamış. Dokuma tezgahlarında yara bere olmuş, nasırlar içinde kalmış elleri 13-14 yaşlarında ekmek tutmaya başlamış. Aynı zamanda "Ünaldı Direnişi" tanıklarından. "17 yaşlarındaydım o zamanlar" diyor. O zamanlarda kavramış örgütlü mücadelenin önemini. Bugün de bunun bilincinde ve elinden geldiği kadar hakkını savunmaya ve arkadaşlarını bilinçlendirmeye çalışıyor. Bu yüzden şakayla karışık; "Hep kovarlar beni. Haksızlığa hiç gelemem, anında sesimi yükseltirim. Bu sebeple ayda bir fabrika değiştiririm." diyor.

KENDİ YAŞADIKLARIYLA FARKINA VARDI

Abdullah Abi hiçbir siyasi kurum veya partiye üye değil. Kendi okuduğu, araştırdığı ve en önemlisi "kendi yaşadığıyla" kan emiciler tarafından sömürüldüğünün; çocuklarını okutabilme derdiyle yanarken, patronların oturdukları yerden servetine servet kattıklarının farkına varmış. Bu farkındalığı diğer işçi arkadaşlarına da elinden geldiği kadar aşılamaya çalışıyor. Bir defasında işyeri servisinde arkadaşlarıyla siyaset konuşurken servisten atıldığını da gülerek anlatıyor bizlere. En çok işyeri koşullarıyla alakalı soruları cevaplamakta zorlandı Abdullah Abi. Aklında hep şu vardı, "Bu durum benim çalıştığım yerde bir nebze de olsa iyi belki ama diğer işçiler çok daha kötü şartlarda çalışıyor. Benim şartlarımın istatistiği etkilemesine göz yumamam."

Abdullah Abi bize çok şey öğretti. Ondan ve onun gibilerden öğrenecek daha çok şeyimiz olduğuna inanıyoruz. Biliyoruz ki onun gibi düşünen yüz binlerce, milyonlarca işçi var... Peki siz hiç böyle güzel düşünen insanların kurduğu bir dünya düşlediniz mi? Umut var. Bu kokuşmuş, çürümüş dünyayı güzelleştirmenin bir yolu var. Ezenin ezilenin olmadığı bir dünya mümkün. Ve biz biliyoruz ki özlemini duyduğumuz bu dünyayı bize hediye edecek olanlar işçilerdir.


 ABDULLAH ABİ BİZE ÇOK ŞEY ÖĞRETTİ

Bir diğer anısından da şöyle bahsediyor Abdullah Abi: "Servisle işe giderken fabrikanın birinde eylem yapan işçileri fark etmiş. Hemen samimi olduğu birkaç arkadaşıyla birlikte servisten inip direnen, hakkını arayan arkadaşlarına destek olmaya gitmiş. Talepleri o kadar masum ki; 'Sigortalarımız aldığımız toplam ücret üzerinden ödensin.' İşçiler ileriki zamanlarda bu durumun sıkıntısını yaşamamak için fabrika yönetimine bildirmişler taleplerini. Abdullah Abi'ye de yapıldığı gibi hakkını arayanı kapıya koymuş işyeri yönetimi. Abdullah Abi, o dertten yalnız eylem yapan işçilerin değil, Organize Sanayi Bölgesi'nde çalışan bütün işçilerin muzdarip olduğunu ve o eylemin yalnız kendileri için değil bütün işçilerin adına yapıldığının farkında. Hatta orada sesini duyurabilmenin, belki geleceğin işçileri olacak öz çocuklarının hakkını savunmak olduğunun da farkında. Bu nedenle arkadaşlarıyla birlikte eyleme verdiği manevi desteğin yanı sıra arkadaşları arasında aylıklarının yarısını toplayıp maaşlarını alamayan işçilere maddi destek vermeyi de teklif etmiş.

Evrensel'i Takip Et