Çanakkale Zaaf'eri
Erdoğan dünya başkanlarını 24 Nisan'da Çanakkale Zaferi kutlamaları için Ak Saray'a çağırdı. Dünyaca kabul edilen Ermeni Soykırımının üstünü bu şekilde kapatabilecek mi merak konusu doğrusu. Aklı selim bir devlet başkanı da gelip Cumhurbaşkanının kulağına fısıldayacak mı acaba 'Güneş balçıkla sıvanmaz!' diye.

Ezgi AĞBULUT
Ege Üniversitesi
Tarih Bölümü
Bugün 18 Mart!
Bize yıllarca MEB müfredatında Çanakkale Savaşı'nın yalnızca Türk halkının ve Mustafa Kemal'in kazanımı olduğu öğretildi. 1915 yılının Mart ayında başlayıp 1915'in son günlerine kadar devam eden Çanakkale Muharebeleri, Türkiye ideolojik ve siyasal yapılanmasında önemli rol oynadı bugüne kadar. Türkiye 1915'in gerçeklerinden ve bilimsel tarih anlayışından yıllarca kaçtı ve halkların varlık mücadelesi bu yıllara kadar geçmişle yüzleşmeyi mecbur kıldı ve kılıyor.
Çanakkale'ye dönersek;
Çanakkale cephesinin açılma sebebi İstanbul Boğazı üzerinden İtilaf Devletleri'nin Rusya'ya yardım göndermek ve Osmanlı'yı saf dışı ederek İttifak Devletleri'nin gücünü azaltmaktı. Osmanlı ordusunun karada ve denizde bertaraf edilememesi üzerine Osmanlı saf dışı bırakılamamış, 1. Dünya Savaşı 1918'e kadar uzamış ve 1917 Ekim Devrimi'nin önüne geçilememiştir.
KOLEKTİF BİR ORDU
1914 yılının Ekim ayında iki Alman zırhlısının Karadeniz'deki Rus donanmasını ve limanlarını topa tutmasıyla Osmanlı Devleti savaşta taraf olmuştur. Böylece İtilaf Devletleri'nin dikkatini kendine toplamış ve saldırıya davet etmiştir. İmparatorluğun yöneticilerinin emperyalist bir yaklaşımla savaşa dahil olması açısından bu savaş bir yurt savunması olarak görülemez. (Kurtuluş Savaşı'na kadar) Bu muharebelerin ulusal olarak nitelendirilmeleri yanlıştır. Çünkü Türk ve Kürtlerin yanında Çerkez, Laz, Gürcü, Arap, Tatar hatta Ermeni ve Rumlar da bulunuyordu. Örneğin Mustafa Kemal'in emrindeki üç alaydan ikisi (72-77) Yezidi, Nusayri ve Araplar'dan oluşuyordu. Hatta topçu birliklerinde Alman ve Avusturyalılar da vardı. Osmanlı Devleti 5. Ordusunun ve tümenlerinden birinin komutanı da Almandı. (Liman von Sanders) bkz: Fahrettin ALTAY, 'On Yıl Savaşı ve Sonrası'Fahrettin ALTAY'ın kitaplarında da bahsettiği üzere ordu milli bir ordu değil, tüm Anadolu halklarının da katıldığı kollektif bir ordudur.
RESMİ TARİH BİLİMSEL DEĞİL
Bir diğer mesele de Mustafa Kemal'in ön plana çıkarılması...
Kolordu komutanı Esat Paşa 25 Nisan 1915 sabahı ileri hatlara hareket edip Mustafa Kemal'i görünce neden geri geldiğini sormuştur. Mustafa Kemal de ilerleyemeyeceğini ve okuduğu bir raporda düşman kuvvetlerinin Kabatepe kumsalına çıkmaya başladığını öğrendiğini ve mevcut yeni durumlar için yeni emirleri almaya geldiğini söylemiştir. Esat Paşa da raporun yanlış olduğunu ve Kabatepe kumsalına geri dönmesi gerektiğini söylemiştir. Sonradan anlaşılmıştır ki raporu yazan subay Merkeztepe'yi Kabatepe zannetmiştir. Bu olay Mustafa Kemal'in her zaman isabetli karar veremediğini ve mevki gereği de veremeyeceğini gösterir.
Mustafa Kemal'in, Arıburnu'ndan ve Anafartalar'dan düşman çıkamaz demesine rağmen muharebenin en büyük çıkarmasının Arıburnu ve Anafartalar bölgesinde olması da tarihin büyük cilvelerindendir.İngiliz birliklerinin geri püskürtüldüğü savaşın son dönemlerinde Anafartalar, Çanakkale muhaberelerinin askeri açıdan zirve yapmış olduğu dönemdir. Aynı dönem Mustafa Kemal'in askeri açıdan gerçekten başarı gösterdiği dönemdir.Tüm bunlara bakarak savaşta yalnızca Mustafa Kemal'in ön plana çıkarılması tarih yazıcılığı konusunda problem yaşanıldığının göstergesidir. Olayın resmi haliyle akademik olarak değerlendirilmesi bilimsel ve gerçek değildir. Tarih yazıcılığının resmi tarihe bağlı kalmayarak tarafsız bir şekilde yapılması gerekmektedir. Çanakkale Savaşı'nın, başarılı diğer komutanların ve mücadele eden tüm halkların da hakkı yenmeden tekrar yazılması gerekiyor.
GÜNEŞ BALÇIKLA SIVANMAZ!
Bugünlere gelecek olursak; Türkiye halklarını sermaye ve emperyalist politikalara yedeklemek için 'Tarihsel değerler' aynı yöntemle kullanılmaktadır. Geçtiğimiz aylarda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Çanakkale Zaferi olarak anılan 18 Mart'ı 24 Nisan Ermeni Soykırımının tarihsel gününe çekti. Bunu yapmasının altında yatan nedenlerden biri de açıktır ki; milli duyguları kullanarak halk arasında tartışılan "Ermeni soykırımı var mıdır, yok mudur?" tartışmasının üstünü kapatmak.
Erdoğan dünya başkanlarını 24 Nisan'da Çanakkale Zaferi kutlamaları için Ak Saray'a çağırdı. Dünyaca kabul edilen Ermeni Soykırımının üstünü bu şekilde kapatabilecek mi merak konusu doğrusu. Aklı selim bir devlet başkanı da gelip Cumhurbaşkanının kulağına fısıldayacak mı acaba 'Güneş balçıkla sıvanmaz!' diye.
Evrensel'i Takip Et