13 Mart 2015 01:00

Ege Üniversitesinde neler oluyor?

Geçtiğimiz haftalarda eli satırlı, sopalı, bıçaklı grubun Ege Üniversitesi öğrencilerine yönelik saldırısında Ülkücü Reis Fırat Yılmaz Çakıroğlu’nun, ambulansın da geç gelmesiyle kan kaybından ölmesi sonucu kampüste her gün farklı gelişmeler yaşanıyor.

Paylaş

Mazhar UZBEK
Ege Üniversitesi Fizik Bölümü Öğrencisi

Geçtiğimiz haftalarda eli satırlı, sopalı, bıçaklı grubun Ege Üniversitesi öğrencilerine yönelik saldırısında Ülkücü Reis Fırat Yılmaz Çakıroğlu’nun, ambulansın da geç gelmesiyle kan kaybından ölmesi sonucu kampüste her gün farklı gelişmeler yaşanıyor. 

Olaydan sonra çok şey yazılıp çizildi ve bazı basın kurumlarında olay gerçekle hiç ilgisi bulunmayan, “PKK yandaşları, sınava giden masum bir genci öldürdü” şeklinde yer aldı. 

Gerçekte olan ise Edebiyat Fakültesi önünde gazete standı açan Kürt öğrenciler ile edebiyat fakültesinde okuyan devrimci demokrat öğrencilerin hedefe konularak 150 kişilik eli sopalı bıçaklı ve satırlı grubun saldırısına uğraması ve kendi canını kurtarma çabasından başka bir şey değildi. Nitekim olaylar yaşanıp bir genç hayatını yitirdikten sonra görüntüler kaybedilerek dava gizlilik kapsamına alındı. Olayın üstünü örtmek için de binlerce polis okulu ablukaya aldı. Bu da yetmezmiş gibi demokratik eylemler yapan üniversite öğrencileri terörist ilan edildi, her türlü saldırıya açık hale gelecek şekilde sosyal medyada fotoğrafları servis edildi. 

FIRAT YILMAZ ÇAKIROĞLU’YU KİM ÖLDÜRDÜ?

Geçtiğimiz yıllarda İstanbul’da bir eylem sırasında bir otobüse atılan molotofkokteyli ile Serap Eser hayatını kaybetmişti. Ardından “PKK ve Kürtler bu gencin katili” denilerek linç kampanyası başlatılmıştı. Sonradan Eski İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin aslında Serap’ı MİT mensubunun öldürdüğünü açıklamış, gündemi değiştirme ve kutuplaştırmanın işlerine gelmesinden dolayı üstünün örtüldüğünü itiraf etmişti.
Ülkücü Reis Fırat Yılmaz Çakıroğlu’nun öldürülmesinden sonra birçok üniversitede silahlı saldırılar yaşandı, Kürt öğrenciler başta olmak üzere devrimci, demokrat, düşünen, tartışan herkes hedefe alınarak ülkücüler harekete geçirildi. DTCF’de silahlı saldırı yaşanırken, Marmara Üniversitesinde Ege’dekine benzer saldırılar yaşanmış, Akdeniz Üniversitesinde ise beli silahlı ülkücü reislerin fotoğrafları ortaya çıkmıştı.

KARŞILIKLI SAĞDUYU AÇIKLAMALARI GELDİ

Yaşanan olayların ardından Selahattin Demirtaş ve Devlet Bahçeli’den karşılıklı sağduyu açıklamaları geldi. Buna rağmen birilerince kontrol edilen ülkücü gruplar silahlanmış şekilde saldırılar başlattı. Yaşanan bu olaylar karşısında Devlet Bahçeli’nin hiçbir açıklama yapmaması çaresizliğini mi, samimiyetsizliğini mi yansıtmaktadır?

İÇ GÜVENLİK PAKETİ’NE MEŞRUİYET 

Mecliste İç Güvenlik Paketi’ne MHP-CHP-HDP birlikte karşı duruş sergilemişti. Tam da bu sırada daha önce Gezi’de sokaklarda şu ya da bu parti demeden AKP’ye karşı birleşen gençler öldürülmüş, Kabataş ve benzeri binlerce senaryo ile insanlar ayrıştırılmaya çalışılmış, söylenen yalanlar sonunda ortaya çıkmıştı. Şimdi de görüntülerin saklanması, davaya getirilen gizlilik gene akıllara aynı senaryoları getirmekten geri durmuyor.

ÜNİVERSİTELERDE OHAL UYGULAMALARI 

AKP iktidarı ODTÜ ayaklanmalarından bu yana üniversiteleri ve üniversiteli gençleri hedefine koymuş durumdaydı. Binlerce koruma olmadan ve özel güvenlik “önlemleri” alınmadan hiçbir üniversiteye giremeyen AKP iktidarı, üniversitelere karşı yoğun bir saldırı başlattı. 

Şimdiki senaryo ile de yıllar önce yaşanmış olan, gençliği karşıt görüşlü öğrenciler olarak ayrıştırma ve “Bu yüzden okuyamayan masum gençleri kurtarmak” için üniversitelere karakollar kurarak,  tartışan, sorunlarına çözüm arayan gençlerin önünü kesmek isteniyor. Düşünce ve ifade özgürlüğünü savunan akademisyenleri de baypas edip susturma ya da uzaklaştırma kampanyası da devreye sokulmuş durumda. 

EGE ÜNİVERSİTESİ REKTÖRÜ NEDEN SUSUYOR?

Ülkücü Reis Fırat Yılmaz Çakıroğlu’nun ölümünden sonra Rektörlük olayla ilgili suskun kaldı, yapılan onca yalan habere karşın tek bir açıklama yapmadı. Örneğin Çakıroğlu’nun sınava giderken öldürüldüğü söylenirken olayın olduğu dönemde sınav yoktu. 

Rektörün tehdit edildiği ve korumalarla gezmeye başladığı belirtiliyor. Öğrencilere girişlerde kimlik sorulması, üst araması gibi çağ dışı uygulamalara Rektörlük İzmir Emniyetiyle birlikte imza attı. Bu da yetmezmiş gibi şimdi de Edebiyat Fakültesi öğrencilerinin kantinleri elinden alındı, gençlerin zaman geçirdiği alanda ise inşaat başlatıldı. Bazı akademisyenler öğrencilerin aklına girip turnike sistemleri için imza toplatmaya başladı. Bilimden, çevreden, halktan korkan bir üniversite yaratma çabasına giren Rektör ve İzmir Emniyetinin AKP diktatörlüğünün tohumlarını Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesinden atmaya çalıştığı görülmektedir. 

Rektörlük en ufak eylemde okula giren binlerce polisin neden bu olayda gelmediğini, gelen ambulansın ne hakla okula 45 dakika boyunca sokulmadığını sorgulamak yerine suçlu olarak Edebiyat Fakültesinin öğrencileri ve akademisyenlerini ilan etti. Bunda tehdit edilmesinin payı var mıdır bilinmez ama bunun bir bilim insanına yakışan tutum olmadığı ortadadır. Umarız Rektörlük bu sorunu İzmir Emniyetiyle çözmek yerine kendi okulunun akademisyenleri ve öğrencileri ile birlikte çözmeyi tercih eder. Çünkü hiçbir sorun despotizm ve çağ dışı uygulamalarla çözülememiştir. Olayın üstünü örtmek yerine olayın aydınlanmasını sağlamak insanlık görevi olarak Ege Üniversitesi yönetiminin önünde durmaktadır.

ÖNCEKİ HABER

İşçiler Türk Metal seçimlerinden bi’haber

SONRAKİ HABER

Seçim meydanında fatura Başçı’ya...

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...