12 Şubat 2016 00:10

‘Şerafettin animasyon film ezberlerini bozuyor’

Bülent Üstün’ün 'Kötü Kedi Şerafettin' karakteri animasyon film olarak sinemaseverlerle buluştu. Antikahraman Şerafettin’in sinema yolculuğunu filmin senaryosunu Levent Kazak’la birlikte yazan Üstün, Yönetmenler Mehmet Kurtuluş ve Ayşe Ünal anlattı.

Paylaş

Hakan GÜNGÖR
İstanbul

Karikatürist Bülent Üstün’ün çizgi karakteri Kötü Kedi Şerafettin, beyazperdeye aktarıldı. Senaryosunu Üstün’le birlikte Levent Kazak’ın kaleme aldığı animasyonun yönetmenliğini ise Mehmet Kurtuluş ve Ayşe Ünal üstlendi. Uğur Yücel, Demet Evgar, Güven Kıraç, Okan Yalabık, Gökçe Özyol, Ayşen Gruda, Cezmi Baskın, Yekta Kopan ve Ahmet Mümtaz Taylan’ın seslendirme yaptığı filmde, antikahraman Şerafettin, Fare Rıza ve Martı Rıfkı’nın maceraları anlatılıyor. Şerafettin’in bir oğlu olduğunu öğrenmesi, yaşadığı evden kovulması, aşık olması ve kendisini öldürmeye çalışan bir ‘zombi’den kurtulmaya çalışmasının beyazperdeye yansıtıldığı filmi, karakterin yaratıcısı ve filmin senaristlerinden Bülent Üstün ile Yönetmenler Mehmet Kurtuluş ve Ayşe Ünal’la konuştuk.

Dergilerden sinemaya doğru Kötü Kedi Şerafettin’in nasıl bir yolculuğu oldu?
Bülent Üstün: Kötü kedi Şerafettin’i 1996 yılında L-Manyak dergisinde çizmeye başladım. Şero bu sene tam 20 yaşına bastı, filmi de bir tür doğum günü kutlaması ve ona verilen büyük bir doğum günü hediyesi gibiydi. Şero çizgi romanlarındaki çizim tarzı bir hareket illüzyonu yarattığından okuyanların kafasına da hareketli olarak geçiyordu. Okurlar çizgi film olsa da izlesek demeye başladıklarından beri bunun yollarını aradık. Girişimlerde bu işin memlekette olamayacağını görüp yurt dışı deneyimleri yaşadığımız da oldu. Nihayetinde artık bunun yapılamayacağını kanaat getirmişken Anima’dan yönetmenimiz Mehmet Kurtuluş kısa bir Şero teaserı hazırlayarak bana izletti. Çok beğendim ve el sıkıştık. Filmin yapımı uzun sürdü, çünkü çok para sarf edilmesi gereken bir tür animasyon. O açıdan dalgalanmalar oldu, hızlanma, durma, yavaşlama noktalarına geldi. Nihayetinde son üç yıldır net olarak çalışıyoruz ve bu üç sene sonunda ortaya çok parlak bir film çıktı.

Ayşe Ünal: Çizgi romanla animasyon sineması arasında bir bağ var, biz de 2000’lerin ortasında, karakter animasyonunda 10 yılı aşan deneyimi olan bir stüdyo olarak artık bir film yapmaya hazır hissediyorduk. Kafamızı çevirdik ve Şero oradan bize bakıyordu. Koca kafalı, aksi, ahlaksız, lanet bir kedi, keyif peşinde, manita peşinde. Her cins hayvandan muhabbetçi bir çevresi var. Delikanlı, arıza. Konuşuyor bir kere, hepimizin tanıdığı ağır abi, suratı façalı. Dik dik bakıp insanı tırstıran kediler vardır, Bülent Üstün gidip tam da o mahalle kedisini sokak argosu ile var etmişti. Animasyon bir film için birebirdi. Kötü Kedi Şerafettin, bir karikatür dizisi değil, hep çizgi roman olarak var oldu, o yüzden aksiyon komediye de uygun.

‘YURT DIŞINDA ŞAŞKINLIKLA İZLEYECEKLER’

Filmin içeriği ve yetişkinlere yönelik animasyon olması itibariyle Türkiye’de ilki gerçekleştirdiği söyleniyor. Böylesi bir proje için altyapı hazır mıydı, nasıl zorluklar yaşandı?
Mehmet Kurtuluş:
Anima İstanbul, karakter animasyonu konusunda tecrübeli bir şirket. En önemlisi biz reklam yaparak var olduk. Biz derken, storyboard sanatçısından animatöre, kamera ve ışık yönetmenlerinden, teknik alt yapıyı çözenlere, efekt yapanlara, sanat yönetmenine hep, kısa sürede, yüksek kalitede ama az bütçeli işlerle eğitildik. Reklam bunu istiyordu. O yüzden bir anlamda hazırdık. Ama bir yandan da kolay olmayacağını biliyorduk. Bir tür imkansızı iste durumu.

B.Ü: Aslında şu “Bir şeyin ilki olma” iddiasının belirleyici bir unsur olarak kullanılmasını tuhaf buluyorum. Sonuncusu bile olsa işin niteliğini belirleyen yine işin kalitesidir. Ama bu Türkiye’de yetişkinlere yönelik “ilk” animasyon diyelim yine de. Çünkü Şero çizgi romanlarındaki sertlik dozajı beyazperdeye başka bir sıfatla aktarılamaz zaten. Tabii ki şartların yurt dışında olduğu kadar elverişli olamayacağı malum. Anima kendi olanaklarını sonuna kadar zorladı, Pixar’ın 1500 kişiyle yaptığı bir filmi 150 kişiyle yaptı. Buna rağmen yurt dışındaki filmlerin kalitesi ile yarışacak ve hatta biraz da onların üstüne çıkacak bir film oldu, ki bu bir mucize bence. Yurt dışında da insanların Şerafettin’i çok beğeneceklerinden eminim çünkü bu şimdiye kadar yapılmış bütün animasyon filmlerdeki ezberi bozuyor, filmi şaşkınlıkla izleyecekler bence. Amerika’da ve Avrupa ülkelerinde vizyona hazırlanıyoruz.

ŞERAFETTİN İÇİN ELEŞTİRİLER

Kötü Kedi Şerafettin karakterinin dergilerdeki yolculuğunda şiddet, taciz ve tecavüz gibi olayların yer alması eleştiri konusu oldu. Bu eleştirileri nasıl yorumluyorsunuz?
B.Ü:
Filmdeki “Misket” oldukça kuvvetli bir kadın, hatta Şero ondan dayak yiyor. Karakter olarak da kuvvetli güçlü bir kadın var filmde, zaten filmi değil 20 sene önceki hikayelerden bazı kareleri bulup bu kareler üzerinden eleştiri getirmek pek gerici bir tutum. Şerafettin adı üstünde kötü ve kaba bir kedi, sevişmeleri hoyrat, nazik bir kedi değil ama yine de kendi alemindeki kadın kediler tarafından çok beğenilen bir erkek kedi. Kültürel, sanatsal eserlere ahlak zabıtası gözüyle bakmak çok yoz bir çabadır. Taciz, tecavüz gibi şeylerin son bulması için meclis, yasalar, politika, siyaset arenasında savaş vermek gerekir. Bir ressamın çizdiği taciz temalı yağlı boya tablosunu taşlayarak değil. Bu, Süpermen insanları pencereden atlamaya teşvik ediyor demek gibi bir şeydir. Sanata bu tarz, şurasında cinayet var, burasında hırsızlık var, öbür tarafında taciz var şeklinde yaklaşılırsa sanat üretilmesi imkansız hale gelir.

M.K: Biz hep Şero’ya bir kedi olarak bakıyoruz. Zaten de bir kedi. Bülent Üstün onu bir insan olarak çizmedi, çizmezdi de, biz de filmini yapmak istemezdik hiç. Ama kedi dünyası ile bizimkisi aynı değil. Onların dünyasına insan filtresi ile bakınca katil, tecavüzcü, hiçbir şey olmasa fırsatçı varlıklar gibi gözükürler. Ama bu biraz kıt bir yorum olur.

A.Ü: Yine de tabii ki Şero’nun feminist bir tarafı yok. Hepimizin seveceği biri değil. Filmdeki dişi kedi karakteri için çok uğraştık aslında, daha güçlü olsun, dengelesin diye. Ama bizim kahramanımız Şero, o yüzden filmde diğer karakterlerin arka hikayelerini çok da vermek mümkün değil.

ÖNCEKİ HABER

Hamilelikte doğru bilinen 10 yanlış

SONRAKİ HABER

Amerikan Futbolu ligi finalinde ırkçılık tartışması

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...