Sağlıklı toplum yolunda Diyetisyenler Günü
“Ekmek zehirdir”,
“İstediğiniz kadar kebap, et yiyin”,
“Bol bol sakatat tüketin”,
“Sabahları zeytinyağı için”…
Sanırım bir yerlerden aşinasınız bu sözlere. Aman yanlış anlaşılmasın, ben tavsiye etmiyorum…
Ekseriyetin fikir sahibi olduğu bahislerde, nedense bizde bilgi de bir o kadar eksik kalabilmekte. Bu alanların başında beslenme ve diyet geliyor.
Dün ülkemizde Diyetisyenler Günü idi, tümünü kutluyorum. Görece genç bir meslek diyetisyenlik. Türkiye’nin ilk diyetisyenleri 6 Haziran 1966 tarihinde Hacettepe’den mezun oldular. Başlangıçta sadece on kişiydiler. İşte onların mezuniyet günü, 1986 yılından bu yana “Diyetisyenler Günü” olarak kutlanıyor.
Yasal boşluklar düzeltilmediği için henüz bir meslek odaları yok. Alandaki ilk derneğin kuruluşu ise 1969 yılına uzanmakta: “Türkiye Diyetisyenler Derneği.” İlk süreli yayın ise 1972’de yayımlandı: “Beslenme ve Diyet Dergisi.”
Başta büyük kentlerde olmak üzere artan tabela sayı ve içerikleri, sektörel bazda toplumun artan gereksinimini ve bir o kadar da kamusal alandaki boşluğu tanımlar. Son yıllarda sağlık alanında artan tabelalar diyetisyenliğe dair. Günümüzde “AB ülkelerinde 100 bin kişiye 16-25 diyetisyen düşerken, ülkemizde 100 bin kişiye sadece 5 diyetisyen” düşmektedir.
Heredot Tarihi’nde şimdiki İran’a dair bir anekdot aktarılır. O dönemlerde şifa bulunamayan hastalar yatağı ile sokakta tutulur, gelen geçenler deneyimlerini aktarırlarmış. Günümüzde sokağın yerini televizyonlar ve sosyal medya aldı. Hele bir de bahis sağlık ise anlatan anlatana…
“Mucize diyetten” geçilmiyor sosyal medya! Beslenme ve Diyetisyenlik Derneğinin de ifade ettiği üzere “Beslenme bir ilgi alanı değil, bilim dalıdır.” Ne acı ki beslenme konusunda eğitim almamış kişiler ekranlardan eksik olmuyor. Bir de sağlıklı yaşam koçluğu var ki sormayın. Bir aylık eğitimle sağlıksızlık yaymaktalar.
Beslenme ve diyetisyenliği, sağlıklı kalmanın değil de adeta formda kalmanın yani estetik kaygıların ihtiyaç alanı olarak topluma belletmek, şişmanlık ve şeker hastalığı ile hipertansiyona daraltmak, bu ülkeye yapılabilecek en büyük kötülüklerden birisidir. Obezite, estetik kaygı olmanın çok ötesinde bir olası metabolik hastalıklar toplamıdır.
Dünyada şeker hastalığını en hızlı arttığı ülkeler arasında olup şişmanlıkta Avrupa’da ilk sıraya yerleşen bir ülke olduğumuzu ve her ikisinin on bir farklı metabolik hastalığın davetkarı olduğunu unutmayalım.
Sağlıklı bir toplum olma yolunda yeni kuşak diyetisyenler umudumuz. Multidisipliner tıp ortamı içerisinde diğer tıp disiplinlerinin eski alışkanlıklarını bırakıp, diyetisyenlik disiplinine saygı duymaları, “her şeyi bilme hastalığından” uzak durmaları ise elzem.
Sağlıcakla kalın.
- Kelimesini arayan duygular 15 Nisan 2024 04:46
- Yakındaki uzak, uzaktaki yakın: Tıbbın girdabı 08 Nisan 2024 04:40
- Dil ya da dilsizlik 01 Nisan 2024 04:48
- Askeri vesayetten toplumcu hekimliğe 25 Mart 2024 04:45
- 14 Mart halkın da Tıp Bayramı 18 Mart 2024 04:25
- Mahcup eğilimler, insan hakları ve hekimlik 11 Mart 2024 04:40
- Penisilin kokan sokaklar 04 Mart 2024 04:20
- Üvey dilin panzehri çokdillilik 26 Şubat 2024 04:45
- “İnsan dünyadır” 19 Şubat 2024 04:35
- Tabip odalarını ‘güvercinin ruh tedirginliği’ ile sınamak 14 Şubat 2024 04:24
- Her şehir atığı ile malul 07 Şubat 2024 04:10
- Ne sağcılar ne solcu: Sağlık ideolojisi 31 Ocak 2024 04:40