29 Mart 2023 04:50

Niyazi Dalyancı’ya

Fotoğraf: TGC

Paylaş

Can yoldaşım, seni de sonsuzluğa uğurladıktan sonra işte kalan ömrümde yapayalnızım. Biliyorsun, haftalık yazılarımı son okuma için sana gönderirdim hep. Senin yazım bilgine, dünyaya bakışına gereksinim duyardım. Editörlük zor iştir, bilirim. Oysa sen yıllarca bu zor işin üstesinden kolaylıkla kalktın. Hem de kimseyi kırmadan, incitmeden. Benim yazılarıma ise ayrı bir özen gösterirdin sanki. Bu inceliğin için sana yeterince teşekkür ettim mi? Anımsamıyorum. Hayatımda sen varken her şeyi konuşabileceğim bir dostluğun varlığı, beni nasıl da mutlu ediyordu bilemezsin. Şimdi yalnızlık daha ilk günlerden çöküverdi omuzlarıma. Cemiyetteki cenaze törenini görmeliydin. Israrla sürdürdüğün alçak gönüllülüğüne rağmen bu denli sevgi gören bir insana az rastlanır. Sen o istisnalardan biriydin. Sahi ne kadar çok sevenin varmış. Benim bildiğimden de fazla. Kadim dostun Haluk Şahin, genç başkan yardımcımız Doğan Şentürk, acımızı paylaşmaya koşturarak gelen İlter Turan Hoca, Sedat Ergin ve Sibel Güneş ile ben duygularımızı paylaştık törene katılanlarla. Gözlerinin duru bakışıyla her zamanki şefkat dolu gülümseyişinle hep karşımızdaydın sanki. Ülkemde iyi sözcüğünün belki de en çok yakışan insanıydın sen. Şimdi ardından bakıyorum da daha ilk günden eksikliğin duyumsatıyor kendini. Çevremizdeki saçmalıklara gülüp geçecek bir kadeh rakı eşliğinde ülkenin siyasi panoramasını özetleyebilecek kaç dost kaldı ki artık. Sen bir bilge gibi davranır, alçak gönüllülüğünden hiç ödün vermezdin. Oysa günümüzde cahil cühela, ciğeri peş para etmez insanlar çokbilmişlikleriyle ekranlarda sırıtıp duruyorlar. Algı operasyonlarının neferleri olarak güce tapınıyorlar. Hatırlarsın, sıkça söylerdim sana: “Mütevazı olma, sahi zannederler.”

Can dostum; umuyorum bundan sonra da ara sıra sana da mektup yazacağım. Bu topraklarda süregelen yalan dolandan, kandırmacadan, acılardan değil yeşermeye başlayan hak ve özgürlük fidanlarının boy atmasından söz edeceğim. Hani hep konuşurduk ya biz umudu hep yüreğimizde taşıdık, barışı sevgiyi rehber kıldık hayatımıza. Senin beni duyumsayacağını biliyorum. Ariana artık benim kardeşim onu merak etme. Ayşe Dalyancı’yı çok sevdim. Her haliyle senin kızın. Damadın Christof ve tatlı torunların da öyle. Seni hem cemiyetten hem Paşabahçe’den alkışlarla uğurladık. Çünkü sen o alkışların tümünü hak eden bir iyi yürektin.

Geçtiğimiz hafta yitirdiğimiz güzel insanlardan biri de Şair Kirkor Yeteroğlu’ydu. Onu da zamansız kaybettik. Bu yazıyı da Kirkor Yeteroğlu’nun bir şiiriyle sonlayalım: “Bütün İklimler Kış”

Sessizliğin içinde büyüdüm
Adsız bir renkti gün
taşların ağırlığında
Bilinmeyen zamana eklendim

Kanat çırparak anlattı
sözlerini kuşlar
bütün iklimler kıştı

Alnında yağmalanmış tarihin
talan izleri
yalvaç suskundu
zamanın kirli ırmağı
dökülürken saf sulara

Gözlerinde yarasa bakışlar
kilitli düşler dudaklarda
söylenmemiş acının kül sözleri
içimde sonsuz uğultusu günlerin

Tarihin tanıklığı yeşerir mi yeniden

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa