08 Mart 2023 04:50

Masaya oturma ve masadan kalkma adabı

Altılı masa liderleri

Fotoğraf: İBB

Paylaş

Krizsiz hiçbir işimiz yok bu ülkede. Muhalefetin adayının açıklanması da krizsiz olmadı nitekim. Meral Akşener masadan kalktı, masayı devirdi, bir de tekme salladı, al sana kriz. İki gün sonra şart koşarak -öğrendiğimize göre meğer fikir de kendilerine ait değilmiş- tekrar masaya oturdu, o da başka bir kriz. Kaç gündür oturuyoruz kalkıyoruz Millet İttifakının masasını ve Meral Akşener’in masadan kalkmasını ve bu durumun seçimi nasıl etkileyeceğini konuşuyoruz. O yetmiyor, Akşener masaya yeniden oturuyor, hadi bir de onu konuşuyoruz. Yan masada oturanlar, yolda yürürken yanımızdan geçenler, telefon edenler, hemen herkes başka her şeyi unutmuş ve bu gelişmelere kilitlenmiş gibi. Adrenalin adrenalin.

Akşener’in tavrı yemek masasından saygısızca ve yemek bitmeden kalkan, ebeveynlerinden azarı yiyince de “Yarın arkadaşlarımla dışarı çıkmama izin verirseniz masaya dönerim” diyerek kös kös gelip masaya yeniden oturan ergen gibi. Bu tavır herhangi bir ergenin aile içi tavrı olarak kalabilseydi bizi ilgilendirmezdi, ancak ne yazık ki bu şımarık ve siyasi ahlakla bağdaşmayan davranış toplumun büyük bir bölümünü bağladı.

Başka diyarlardan bir örnekle bu şımarıklığı anlamaya çalışalım. Fransa’da Cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında Emmanuel Macron’un partisi La République En Marche (LREM, Cumhuriyet Yürüyüşü) ile François Bayrou’nun MoDem’i (Demokrat Hareket) seçim ittifakı yaptı. Bayrou, LREM’e “Hayır Macron seçilemeyecek aday, İçişleri Bakanı Gérald Darmanin aday olsun, ben ancak öyle bu ittifakı sürdürürüm” diye ayar vermeye kalksaydı ve Darmanin aday gösterilmeyince de “Küstüm ben oynamıyorum” deseydi, ona gülen ve “De git oradan” diyen sadece LREM üyeleri ve Macron olmazdı, bütün Fransa “eti ne budu ne bunun” der, dalga geçerdi. Olay Türkiye’de geçince durum farklı oluyor tabi. İkna için gidip gelmeler, elinden tutup getirmeler, aman küsmesin deyip hangi mantıkla getirildiği belli olmayan şartları tepsiyle sunmalar, vs. Biraz kendini bilen insan inanamıyor, ağza alınmayacak laflarla tekmelediği masaya dönüp nasıl oturulur? Hadi o oturdu, diğerleri onun yüzüne nasıl bakar ve aynı masaya oturmayı kabul eder? Siyasette oluyor işte.

Bu masa devirmenin bizim açımızdan iki negatif sonucu oldu. İlki, aylardır beklenen aday açıklamasına dair coşkuyu köreltti. Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığı açıklandığında seçmenin heyecanı büyük ölçüde sönmüştü. İkincisi de adayın elini kolunu bağlamaya yönelik adımın kabul görmüş olması. Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlarının Cumhurbaşkanı yardımcısı olarak önümüze konması sadece bir hukuk garabeti doğurmadı, aynı zamanda kent yönetimlerinin hafife alınması gibi bir anlayışı da görünür kıldı. Mesele sadece yasal düzenlemelerin buna olanak verip vermemesi değil. Belediye başkanlıklarını bırakacaklarsa bu ayrı bir sorun, yapılacak bir yasal düzenlemeyle iki görevi aynı anda yürüteceklerse ayrı bir sorun. İlk durumda, sonuçların ne kadar ağır olabileceğini Murat Karayalçın örneği bize göstermişti. Dönemin Ankara Belediye Başkanı iken bu görevi bırakıp Sosyal Demokrat Halkçı Partinin başına geçmesi ve başbakan yardımcılığı görevini üstlenmesinden söz ediyorum. Ankara’nın yeniden sosyal demokrat bir partinin adayı tarafından yönetildiğini görmek için beş dönem beklemek gerekti. Çeyrek yüzyıl yani! Üstelik bugünkü durumda her iki belediye başkanı da belediye meclisinde çoğunluğa sahip değil, yani başkanlık görevini bırakmaları durumunda belediye başkanlıkları AKP’ye geçecek.

Görevlerinden ayrılmadan cumhurbaşkanı yardımcısı olacaklarsa, yani iki görevi bir yasal düzenlemeyle birlikte yürüteceklerse bu da başka bir sorun. Devasa kentleri yöneten bu iki belediye başkanı hangi ara cumhurbaşkanı yardımcılığının gereğini yerine getirecekler? Bir de sormadan edemeyeceğim: CHP’nin diğer dokuz büyükşehir belediye başkanının başı kel mi? Hadi bizimkinin başı kel de (İzmir :)) diğerlerinin adı neden geçmiyor? Meral Akşener’in Ankara ve İstanbul Belediye başkanları konusundaki bu ısrarının kaynağı ne? “Onlar ittifak sayesinde seçildiler” açıklaması doğrusu beni hiç ikna etmiyor. Mansur Yavaş’la ideolojik ortaklık var tamam, peki İmamoğlu ısrarının nedeni ne? Muamma.

Biz gelecek kaygısı içinde kıvranırken onlar bir oturup bir kalkıyorlar. Peki, siyaseti teknik olarak çetrefilleştirmekten başka neye hizmet etti şimdi bu siyasi adap bilmeyen oturup kalkmalar?

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...