04 Şubat 2023 04:45

MESEM’de itinayla çocuk işçi imal edilir

Mesleki eğitim merkezi

Arşiv | Fotoğraf: DHA

Paylaş

Gözden ırak olunca gönül sızlamıyor galiba. A101’in, kamuoyunun fark edip tepki göstermesi üzerine imzasını çekmek zorunda kaldığı süreçte MESEM’ler, yani ucuzun ucuzu çocuk emeği kaynağı, kısa bir süre için gündem oldu, sonra aday kim olsundu, olmasındı tartışmalarının tozu dumanı içinde unutuldu gitti. Oysa 2021 yılında başlatılan Mesleki Eğitim Merkezi uygulaması için Eğitim Bakanının 2023 yılı için hedeflediği 1 milyon öğrenci-işçi hedefi, 11 ayda fazlasıyla gerçekleşti.

Dört gün işçilik, 1 gün öğrencilik yapılan bu hibrit okullara başvuru sayısı memleketin bir resmini veriyor adeta. İki yakasını bir araya getiremeyen aileler için örgün eğitim neredeyse bir lüks haline geldi, daha doğrusu getirildi. Hem lise diploması hem meslek sertifikası hem de bir miktar ücret ve sigorta gibi parlak vaatler yoksulluk içindeki, çocuk okutmanın bir külfet haline geldiği aileleri cezbediyor. Çocuklar açısından ise ağır bir yükümlülük daha.

MESEM çocuk emeğini piyasaya sürmek yoluyla yoksulluğu sermaye için fırsata çeviren bir girişimden başka bir şey değil. Sürekli sipariş yetiştirme gayretindeki işyerlerinde zamanla yarışan, gün yüzü görmeyen, çeşitli hastalıklara yakalanan çocuklar içinse bir beden ve kalp ağrısı.

14-15 yaşlarında aileleri tarafından programa yerleştirilen öğrencilere ödenen miktar asgari ücretin üçte veya dörtte biri civarında; çünkü meslek öğreniyorlar! Çoğunlukla organize sanayi bölgelerinin yakınında kurulu merkezlerden iş hayatına çekilen öğrencilerin sigortalarını devlet üstlenmiş durumda. Bu yüzden firmalar, işletmeler, KOBİ’ler işveren için emek gücünü nasıl daha ucuza satarız mantığıyla kurulu bu merkezlerin kapısında kuyruğa girmiş durumda. Bu arada MESEM’lerde kayıtlı öğrencilerin üçte biri de kız öğrencilerden oluşuyor.

MESEM programının içinde yer alan çocuk işçilerin yaşadıkları son derece hazin. Hepsi mecburiyetten geldikleri bu ‘okul’lardan dağıtıldıkları işyerlerinde baskıya, şiddete maruz kalabiliyor ve sürekli takip altındalar. Bunun detayları için 2 Ocak tarihli Evrensel’de Hilal Tok’un MESEM işçileriyle yaptığı röportaj-habere bakılabilir. Bunlar ‘merkezler’le ilgili uygulamanın yakın insani sonuçları, ama bu sorun sadece çocukları ilgilendirmiyor.

MESEM’lerin daha geniş toplumsal sonuçları var. Birincisi; zaten son düzenlemeyle bütün ücretler asgari ücret düzeyinde eşitlenmiş bulunuyor. MESEM pratiği ucuz çocuk emeği aracılığıyla asgari ücretin azami ücret haline gelmesinin yolu olarak da görülüyor. Kimse hiç öyle olur mu demesin? Geçen hafta Eyüp Devlet Hastanesindeki yemekhane işletmesinin firma değiştirmesinin ardından altı yemekhane personelinin MESEM uygulaması kapsamında çocuk işçi çalıştırmak üzere işten atılması münferit bir hadise sayılamaz. MEB-MESEM projesiyle Bakırköy, Baltalimanı başta olmak üzere onlarca hastaneden proje değişikliği gerekçesiyle yüzlerce işçinin tazminatları bile ödenmeden işten çıkarılmasında bir halkadır sadece.

İkincisi de şu; yasa dışı veya kayıt dışı emek türünün piyasaya kayıt dışı çalışmanın önemli koşulları esas kalmak üzere kaydedilmesi anlamına geliyor bu. Yani kayıt dışının bir kural haline gelmesi için MESEM formülü. Reşit olmayan ve bu nedenle medeni yasanın reşitleri kapsayan haklarından mahkum bir milyona yakın iş gücü bu sayede piyasaya akmış durumda.

Üçüncüsü; üniversitelerde teknoparklar ve kariyer odaklı formalitelerle başlayıp yerleşikleşen okul-piyasa iş birliği artık ortaöğrenim düzeyine inmiş bulunuyor. Eğitim sisteminin tamamının piyasanın ihtiyaçlarına göre düzenlenmesinde bir adım daha atılmış sayılır.

Türk tipi kalkınma vizyonu veya Çinlileştirme denen formül çocuk emeğine programlı bir biçimde el attı kısacası. Bu emekteki akışkanlık, sosyal haklar bakımından taşıdığı hamlık, işçi sınıfı mücadele deneyiminden yoksunluk, piyasadaki emek düzenini yeniden biçimlendirmek için bir kaldıraç durumunda.

Bu durumun farkında olan çok az kesim var. Birkaç açıklama yapan SES, Eyüp’te yemekhane işçilerinin işten çıkarılmaları üzerine hastanede ortak basın açıklaması düzenleyen Gıda-İş ve SES dışında sendikalardan ses seda yok denebilir. Oysa tehlike büyük ve olmaz denilen her şeyin olabildiği bir yerdeyiz biz.

Çocuk sömürüsüne sadece MESEM’deki çocuk işçilerin geleceğini kurtarmak için değil bütün emekçilerin geleceği için dur demek gerekiyor.

Bu arada ailenin yıkımı için LGBT’yi suçlayan ve bunun için bir anayasa maddesi hazırlayan iktidar kopardığı vaveyla ile kadınlara yönelik şiddeti, çocuk emeği sömürüsünü, işsizliği, açlığı gizlediğini zannediyor. Ama emekçilerin elinde aile diye bir şey bırakmayan o. Şimdi de onu bir de ağır yükün altında kalan çocukların ahıyla parçalıyor. Sonra iktidarın bakanı MESEM kayıtlısı çocuk sayısında 1 milyonu geçtik diye müjde veriyor. Neydi ekonomi gözlerdeki ışıltıydı… Haydi bakalım.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...