28 Ocak 2023 04:00

Kadının fendi…

Görsel: Maskeli Balo filminin afişinden alınmıştır. 

Paylaş

Fransız edebiyatının hele de sinemasının en gözde mevzularından birisi ‘burjuvazinin gizli çekiciliği’ne dair sert eleştiriler yöneltmektir. Burjuva yaşamının ikiyüzlülüğü, kibri, umursamazlığı ve yıkıcılığı türlü çeşitli biçimlerde onlarca kez kendisine yer buldu beyaz perdede. Bu hafta bunlara eklenen yeni bir film var salonlarda.

2019’da “Yeni Baştan” (La belle époque) ile adından çok söz ettiren, aynı zamanda oyuncu da olan Nicolas Bedos bu kez bol entrikalı bir filmle karşımızda. İlk gösterimi yarışma dışı olarak Cannes’da gerçekleştirilen “Maskeli Balo” (Mascarade) bir kumpas içinde kumpas filmi.

Bedos’un henüz yayımlanmamış romanından uyarlayarak 35 mm olarak çektiği film, alt sınıftan iki gencin Fransız Riviera’sının burjuvalarını dolandırma hikayesini anlatıyor. Bir kaza sonucu kariyeri sonlanan yakışıklı Dansçı Adrien, kolay hayatın yolu olarak yaşlı ama zengin kadınların ‘gönlünü eğlemeyi’ seçmiştir. Kendisini roman yazarı olarak tanıttığı Eski Sinema Yıldızı Martha’nın lebiderya malikanesinde yaşamaktadır. Bu malikanedeki partide deli dolu, kabına sığmayan, güzel ve seksi Margot ile tanışır. Margot’da yaşlı ve zengin adamların sırtından geçinmektedir.

İlk görüşte birbirlerinin çekimine kapılan Adrien ve Margot baştan sona bir maskeli baloyu andıran bu ilişkiler ağına dahil olup büyük bir dolandırıcılığa imza atma ve hayatlarını kurtarma hayali kurarlar. Bunun için Adrien’in bir dönem ‘Hizmet verdiği’, eski kocası tarafından oteli ve restoranı elinden alınmış Giulia’dan yardım alırlar. Çünkü Giulia, şehrin ileri gelenlerini iyi tanımaktadır. Kolay lokmanın kim olacağına o karar verir. Dolandırılacak kişi, emlak işleriyle uğraşan Simon Laurenti’dir. 60’larındaki bu mazbut adam Margot’nun cazibesine karşı koyamaz ve gönlünü ona kaptırır. Tabii beklendiği üzere, plan kusursuzca işlemez, işler sarpa sarar ve olaylar kontrolden çıkar.

Nicolas Bedos, bir yandan da mahkeme filmi olarak tasarlamış yapımı. Her şey olup bittikten sonra Simon’un yargılandığı davadan geri dönüşlerle kuruluyor hikaye. Bu tür filmleri izlememiş okurun tadını kaçırmadan değerlendirmek çok zor. Çünkü spoiler vermemek imkansız hale geliyor. “Maskeli Balo”, türün bildik yollarını bir kez daha arşınlamaktan çekinmiyor açıkçası. Bedos’un senaryosu, bir matruşka gibi açıldıkça açılıyor, kumpas içinde kumpaslar ortaya çıkıyor ama daha önce görmediğimiz bir yeni durum da yaratmıyor yönetmen. Bunu yaparken, seyirciyle tanıştırdığı ‘burjuvaları’ biraz hırpalıyor ama fazla da kıyamıyor açıkçası. Yıldız eskisi Martha Duval (Isabelle Adjani) üzerinden biraz sinema dünyasına, Simon (François Cluzet) üzerinden iş dünyasına göndermelerde bulunsa, buralardaki sahteliklere değinse de yeterince güçlü bir eleştiri yönelttiğini söylemek zor. Hele de Fransız aydınlarının bu konudaki şanlı geçmişi düşünüldüğünde. Öte yandan Adrien ve Margot arasında iyi bir kimya çıkıyor ortaya, bunda Pierre Niney ve Marine Vacth ikilisinin payı büyük.

“Maskeli Balo” adının hakkını tam olarak veremese de kadın dayanışmasının gücünün hakkını veriyor. Erkeklere rağmen erkeksiz bir dünyanın mümkünlüğünü, kadınların birbirinin yurdu olduğunun gerçekliğini göstererek veda ediyor bize yapım.

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...