Tek adam yönetiminin ‘seçim rüşveti’yle işçileri yedeklemesi bu sefer sökmeyecek!

Fotoğraf: Evrensel
Altılı masa sözcüleri; Erdoğan’ın, emekçilerin taleplerini seçim rüşvetine dönüştürüp asgari ücrete (yüzde 54.5), memurlara ve emeklilere (yüzde 30) TÜİK enflasyonunun üstünde zam yapması, EYT ve “3600 ek göterge”yle ilgili düzenlemeler yapması, TOKİ üstünden arka arkaya “konut kampanyaları” düzenlemesi… ve bütün bunları bir kara propaganda eşliğinde yapması karşısında halk yığınlarının yedeklenebileceği endişesi, hatta paniği içindeler. Anketlerde AKP’ye desteğin yaz aylarına göre birkaç puan yükselmiş olmasını da seçim rüşveti faslından yapılan hamlelere bağlayan sermaye muhalefeti kendi yaptıkları ve yapmadıklarına, oy verme dışında halkı siyasetin dışında tutma pratiğine bakmak yerine bunu iktidarın rüşvetçiliğine bağlayarak kendilerini temize çıkarmayı, dolayısıyla halkı “Rüşvete kanmış olmak”la suçlamayı tercih ediyor.
Oysa iktidarın rüşvet politikasına karşın daha asgari ücret, memur ve emeklilere yapılan zamlı ücret ve maaşlar emekçilerin eline geçmeden “ek zam” talebi geçmiş yıllarda görülmedik biçimde ve TİS yapmış sektörleri de kapsayarak hızlı bir biçimde yaygınlaşmaktadır.
Çünkü emekçiler, TÜİK’in maniple edilmiş yüzde 85’lik yıllık enflasyonuna göre yapılan ücret ve maaş zamlarının yüzde 185’lik ENAG enflasyonunun ve onun da çok üstündeki yüzde 200-300’lük emekçinin gerçek enflasyonu karşısında pek bir anlamı olmadığını ilk zamlı ücret ve maaşlarını daha almadan bilmektedir.
EK ZAM TALEBİNDE METAL İŞÇİLERİ ÖN SAFTA
Nitekim, asgari ücretteki son artış sonrası sendikalı iş yerlerindeki “kök ücretler” asgari ücret düzeyine inmiş bulunmaktadır.
Metal iş kolunda, MESS kapsamında olan Ford, Arçelik, Man, Türk Traktör, Mercedes, BOSCH, Renault, MMK Metalurji, Sarkuysan, Kroman Çelik, Çimsataş… gibi iş yerlerinde işçilerin ek zam talebi var.
Gazetemize gelen haberlere bakıldığında bu işyerlerinde “ek zam” talep eden işçilerin tepkileri; “İşçilerin kendi arasında ek zam tartışması başlatması”, “Bu talebi sendika temsilcilerine iletmeleri”, “Örgütlü oldukları şubelere gidip sendikacılara iletmeleri”, “Fabrika içerisinde çalışma alanlarını ek zam yazılarıyla doldurmaları”, “Sosyal medyada bu konuyu gündem yapma”ya başlamaları biçiminde.
İlk bakışta pasif gibi görünen tepkilerin kitleselliği ve yaygınlığı, MESS sözleşmesinin altında imzası olan Birleşik Metal-İş, Türk Metal ve Özçelik-İş’i de harekete geçmeye zorlayacak düzeyde. Birleşik Metal-İş yüzde 20 ek zam talebiyle mücadele kararı alındığını duyurdu. 17 Ocak günü (yarın) örgütlü olduğu tüm iş yerlerinde 1 saat üretimi durduracağını açıkladı. Türk Metal ise “Bir sosyal paket üzerinde çalışıldığını” duyurdu ama işçiler ise “Saat ücretlerine yansıyacak bir ek zam” talep ediyor. Özçelik-İş ise “konuyu MESS’le görüştüğünü” söyleyerek her zamanki gibi ipe un sermeye devam ediyor.
Yaygınlaşan hoşnutsuzluğu MESS de hissetmiş olmalı ki sendikalara; “Mart zammını öne çekerek ocak ayında yüzde 15 enflasyon zammı verelim. 44.48 olan saat ücretlerini 48.04 düzeyine çekelim. Daha sonra da 12 yıla kadar olan tüm işçilere kıdem yılına göre saat ücretine 20 kuruş zam uygulayalım” şeklinde bir teklif sunduğunu ama bu teklifin Birleşik Metal-İş tarafından reddedildiği belirtiliyor.
CAMDAN BELEDİYELERE, MEMURLARDAN EMEKLİLERE EMEKÇİLER ‘EK ZAM’ İSTİYOR
Hoşnutsuzluk sadece metal iş kolunda değil; 2021 yılı sonunda sesiz sedasız TİS imzalanan cam iş kolunda da işçiler ek zam talep ediyor.
Kristal-İş Sendikası işçilerle yapılan toplantılar sonrasında “Yüzde 20 ek zam isteneceğini” açıkladı. Şişecam işçilerinin ise yüzde 20’lik ek zammın kabul edilemeyeceğini, asgari ücrete yapılan oranda (yüzde 54.5) ek zam olması gerektiği belirtiliyor.
Tekstil iş kolunda da işçilerin asgari ücrete yapılan zam oranında bir ek zam talep ettikleri belirtiliyor.
Belediyelerde de süren görüşmelerde ek zam talepleriyle teklifler yenilenirken önceden yapılmış sözleşmeler için de ek protokollerle zam talepleri yaygınlaşıyor.
Yandaş sendika merkezleri dışındaki memur sendikaları “En düşük memur maaşının yoksulluk sınırının üstüne çıkarılması”nı istiyorlar. Bu isteklerini çok sayıda sendika merkezi bir araya gelerek yaptıkları basın açıklamalarıyla, iş bırakma eylemleriyle duyurmaya çalışıyor.
Ücret-maaş piramidinin en altındaki emekliler ise, yapılan yüzde 30’luk zammın dertlerine deva olmadığını belirterek, “Emekli maaşlarının alt sınırının asgari ücrete endekslenmesi”ni istiyor. Emekliler yurdun her yerinde alanlara çıkarak taleplerini dile getiriyorlar.
Mersin Limanında iki farklı taşeronda çalışan işçiler ücretlerinin artırılması ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi talebiyle iş bıraktı.
Sigortasız ve günde 14 saat çalışmaya zorlanan Diyarbakır fırın işçileri de iş bırakarak Dağkapı Meydanı’nda yaptıkları basın açıklamasında “Sendika istiyoruz”, “Tam yevmiye istiyoruz” taleplerini dile getirdi.
EK ZAM MÜCADELESİ İKTİDARI SANDIĞA GÖMECEK BİR GÜCE DÖNÜŞEBİLİR Mİ?
Asgari ücretin tespit edilmesinin üstünden daha bir ay geçmeden oluşan tablo;
- Metal, cam gibi en önemli ve nispeten yüksek ücretlerin alındığı iş kollarında bile “kök ücret”in asgari ücretin altında kaldığını, dolayısıyla geçtiğimiz yıl daha çok sendikasız işyerlerinde gerçekleşen “ek zam” talebi etrafındaki eylemlerin bu yıl ekonominin lokomotifi olarak görülen metal ve cam gibi iş kollarını da içine çekeceğini, önümüzdeki aylarda ise diğer sendikalı iş kolu ve iş yerlerinde de bu talebin gündeme gelebileceğini,
- Belediyelerde son günlerde giderek çoğalan “ek zam” talebinin de önümüzdeki haftalarda daha yaygın biçimde gündem olacağını,
- Sendikasız iş yerlerinde “ocak zamları”nın belirlenmesi mücadelesinde “Şalter indirerek” girilen eylemlerin önümüzdeki haftalarda yeniden gündeme gelebileceği gibi birer birer iş yerlerinde de yaygın “ek zam” temelli mücadelelerin sürpriz olmayacağını,
- Milyonlarca kamu emekçisi ve emeklinin daha şimdiden sokaklara ve meydanlara da yansımaya başlayan “ek zam” talepli eylemlerinin giderek ivme kazanacağını göstermektedir.
Kısacası yukarıdaki tablo; iktidarın “seçim rüşveti” tarzı zamlar, esnaflara kullanamayacakları oranda kredi yağdırılması, emekçilerin ulaşamayacağı konut kampanyaları, büyük ölçüde hayal kırıklığı ihtimalini de içinde taşıyan EYT düzenlemesi, “3600 ek gösterge”… gibi pansuman düzenlemelerin, emekçileri yedekleme politikasının geçmiş yıllardaki kadar bile tutmayacağının tablosudur.
Tersine bu rüşvet politikasına karşı tepkilerin giderek yoğunlaşması, seçim sürecinde tek adam yönetiminin sermaye yanlısı; emekçilere yoksulluk, baskı ve şiddet olarak yansıyan uygulamalarına tepkilerle ve seçim sürecinin siyasi iklimiyle de birleşerek tek adam yönetimini sandığa gömecek bir güce dönüşmesi hiç de az ihtimal değildir.
Seçim rüşvetiyle işçilerin, emekçilerin yedeklenmesi bu sefer mümkün olmayacak!
Evrensel'i Takip Et