Emekçiler bu sefer ‘sizi enflasyona ezdirmedik’ yalanını yutmayacak!

Fotoğraf:Murat Uysal/Evrensel
Cumhurbaşkanı Erdoğan, önceki gün memurlara ve emeklilere 2023’ün ilk yarısı için yapılacak maaş zammını yüzde 25 olarak açıkladı.*
Cumhurbaşkanı Erdoğan “müjde” olarak verdiği zam oranını yüzde 25 olarak açıklamasını TÜİK’in aralık enflasyonuna dayandırdı!
TÜİK, aralık ayında aylık enflasyonu yüzde 1.18 olarak belirlerken yıllık enflasyonu da yüzde 64.27 olarak açıkladı. TÜİK’e göre temmuz-aralık arasındaki altı aylık enflasyon ise yüzde 15.4 oldu.
Böylece iktidarın, yasalara göre enflasyonla mücadele için Merkez Bankasının görevlendirilmesinin gerekmesine karşın Merkez Bankasını “faizle mücadele” ile görevlendirip, enflasyonla mücadeleyi de TÜİK’e vermesinin hikmeti de bir kez daha belli oldu!
Nitekim; piyasalarda faizler yüzde 30-40’lar düzeyinde seyrederken Merkez Bakası “politika faizi”ni yüzde 9’a çekip, “Faizi tek haneye indirdik” övünmesi yapması gibi yüzde 100’leri de geçip yüzde 200’lere vurmuşken, TÜİK de halkın gerçek enflasyonunu topladığı verileri maniple ederek, enflasyonu aralık aylında 1.18’e, yıllık enflasyonu da yüzde 64’e indirerek, “Enflasyonun boynunu kırdık” propagandası yapmaktadır.
KAMU EMEKÇİLERİ VE EMEKLİLER ENFLASYONA BÖYLE EZDİRİLDİ!
TÜİK’le aynı “sepet” üstünden enflasyon araştırması yapan Enflasyon Araştırma Grubunun (ENAG) hesaplarına göre aralık ayında enflasyon yüzde 5.18 olurken yıllık enflasyon yüzde 137.55, altı aylık (temmuz-aralık) enflasyonu ise yüzde 38.57 olmuştur.
Emekçinin yaşadığı enflasyon ise ENAG’ın enflasyonunun bile ötesinde. Bunun belki bir ölçütü yok. Ama çarşı-pazara çıkan emekçiler görüyor ki, tükettikleri zorunlu mallarda enflasyon, yüzde 100-300’lerde seyretmektedir. Kuru soğandan patatese, mutfakların başlıca malzemesi olan sebzelerden meyveye, ete, süte, süt ürünlerine, kiradan giyim kuşama, temizlik malzemelerinden elektrik ve doğal gaza, ulaşıma… bir yılda fiyat artışları yüzde 100-300 arasında değiştiğini emekçiler yaşamlarında görüyorlar. Nitekim kendilerine mikrofon tutulan ev kadınlarının, emeklilerin hoşnutsuzluklarının öfkeye dönüştüğünü, düne göre çok daha sık görüyor ve çok daha isyankar konuştuklarına tanık oluyoruz.
Böylece TÜİK’in enflasyonu düşük göstermesinin nedeni de emekçilerin yaşadığı gerçek enflasyonla TÜİK enflasyonu arasındaki devasa farkın sadece enflasyonu düşük göstermek için değil, emekçinin enflasyonun altında ezdirilerek yoksullardan zenginlere servet aktarmaya meşruiyet sağlamak için kullanıldığını emekçiler bir kez daha yaşayarak görmüş oluyorlar.
Aslına bakılırsa, iktidar da TÜİK enflasyonunu gerçekleri yansıtmadığını biliyor, herkesten daha iyi biliyor. Bunu bildiği için de devletin vatandaştan aldığı vergilere, cezalara, harçlara TÜİK enflasyonu kadar değil onun iki katına yakın, yüzde 122 zam yapıyor!
Bu durumu dün gazetemiz, “Devlete 5, memura 1” diyerek manşetine çekmişti!
KAMU EMEKÇİLERİ MEMUR SEN’İN İŞ BİRLİKÇİ ROLÜNÜ GÖRMELİDİR
Memur ve emeklilerin maaşlarına yapılan zammı açıklarken Cumhurbaşkanı Erdoğan, mücadeleci sendikacıları, “…Marjinal yapıların sözcülüğünü yapan, teröristlere aleni destek veren sendikalar gördük…” diyerek ağır biçimde suçladı. Tabii iktidarın arka bahçesi oluğunu göstermek için elinden gelenin fazlasını yapan sendika ve sendikacılara da övgüler yağdırdı. Ki, onların başında da memur ve emekli maaşlarına yüzde 25 zam yapıldığını açıkladığı salonda olan ve Cumhurbaşkanının açıklamasını alkışlayarak onayladığını gösteren Memur Sen’in Genel Başkanı Ali Yalçın vardı.
Memur Sen’i iktidarının başından beri yanlarında olduğu için öven Erdoğan, “Memur-Sen’e bir kez daha teşekkür ediyorum… Memur-Sen’le inşallah gelecekte de omuz omuza yürümeye devam edeceğiz” diyerek, Memur-Sen’in, hayallerindeki sendika anlayışının merkezi oluğunu da ilan etmiş oldu.
Ne patronlar ne de sermaye iktidarları sendika bürokrasiyle iş birliği yapamadan işçileri, emekçileri açlığa mahkum edemezlerdi. Bunu her yıl asgari ücreti tespit ederken gördüğümüz gibi memur sendikalarıyla yapılan görüşmelerde, sendika bürokratlarıyla yapılan TİS’lerde de görüyoruz.
Bu sefer de bunu Cumhurbaşkanı tarafından kürrsüden yapılan övgülere mazhar olacak kadar bir iş birliği içindeki Memur Sen’in şahsında gördük.
Kamu emekçileri, kedilerini açlığa mahkum eden maaş zammında sadece Cumhurbaşkanını değil, Memur-Sen’in de rolünü görmek ve ona göre tutum almak durumundadırlar. Çünkü Memur-Sen’in güçlü desteği olmadan iktidar, memurları ve emeklileri böyle yüzde 25’lik artışa mahkum edemezler, sefalet zammı demenin bile karşılayamayacağı yüzde 25’lik zammı “müjde” olarak sunamazdı!
İLERİ İŞÇİLER VE MÜCADELECİ SENDİKACILARIN SORUMLULUĞU
Cumhurbaşkanı ve hazine bakanı başta olmak üzere iktidar sözcüleri ve iş birlikçi sendikal bürokrasinin de desteğindeki “Emekçileri enflasyona ezdirmedik” iddialarına inandırmak için yürüttükleri kara propaganda kampanyası halkı geçmişteki kadar bile inandıramayacaktır.
Nitekim aralık ayında asgari ücrete yapılan zammın da geçen yılın tersine alkışlarla karşılanmadığı ve daha yılın ilk haftası içinde;
Antep’in Küsget Sanayi Sitesindeki 200 metal işçisi ücretlerine yüzde 50 zam ve çalışma koşullarının ağırlaştırılma teklifini de reddederek, Adana’nın saya işçileri, ücretlerine yüzde 120 zam talep ederek greve çıktıklarına, Diyarbakır’da inşaat işçilerinin işçileri ise yevmiyelerinin en az 500 TL olmasını isteyerek eyleme geçtiğine,DİSK’e üye Birleşik Metal-İş Sendikası, geçen yıl ocak ayında bağıtlanan MESS grup sözleşmeleri kapsamında yapılacak zamma ek olarak “yüzde 20 ek zam” talep etmek için mücadele başlattığına tanık olduk.
Yılın ilk günlerinde ortaya çıkan bu girişimler açıkça gösteriyor ki, işçilerin ek zam talebiyle sahneye çıkmak içen haftalarca beklemeyeceği, tersine sendikalı iş yerlerindeki işçilerin de “ek zam” talebiyle harekete geçmesinin geçen yıllarla ölçülemeyecek boyutlara varabileceğini göstermektedir.
Bu da ileri işçilere ve mücadeleci sendikacılar ile her sektörden mücadeleci sendikacıların etkisindeki sendikalara (ve şubelere), yerel emek platformlarına önemli sorumluluklar yüklemektedir.
Bu sorumluluk da;
1- İş yerindeki taleplerini tartıştırarak belirlenmesini, bunun aynı zamanda işçilerin taleplerinin ortaklaştırılması anlamına geldiğini,
2- Eylemin birleştirici gücüne güvenilmesi, dolayısıyla eyleme geçerek patrona ve arkasındaki yerel ve merkezi iktidarın karşısına çıkan işçilerin aralarındaki sınıfa yabancı ayrımlara ve ayrılıkların üstüne çıkarak birleşeceklerine güvenerek inisiyatif alan bir mücadele çizgisinde hareket etme biçiminde belirlenmektedir.
Kısacası iktidarın ve patronların, bu yıl seçim rüşvetleriyle beslense de emekçilerin kafasının karıştırması geçmiş yıllar kadar kolay olmayacak görünmektedir.
(*) Memur ve tüm emeklilerin maaş zammı oranını önceki gün yüzde 25 olarak duyuran Erdoğan, dün zammın yüzde 30 olacağını söyledi. Bu rakam emekçilerin taleplerini karşılamaktan uzak olduğu gibi, “emekçinin enflasyonun altında ezdirilerek yoksullardan zenginlere servet aktarma”ya devam anlamına geliyor.
Evrensel'i Takip Et